Gazino çıkışında dövülerek öldürüldü

Kastamonu'nun Çatalzeytin ilçesinde bir kişi eğlenmek için gittiği gazino çıkışında dövülerek öldürüldü.

Edinilen bilgilere göre, Çatalzeytin ilçesinde bir gazinoya eğlenmeye giden Fahri Demirci (54) gazino çıkışında E.B, İ.T, Y.Y ve B.S adlı şahıslar tarafından darp edilerek ağır yaralandı. Çatalzeytin Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Demirci yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri, zanlılardan E.B. ve İ.T.'yi kısa sürede yakaladı. Olaya karışan Y.Y ve B.S isimli zanlıların yakalanması için çalışmaların devam ettiği öğrenildi. Demirci'nin cenazesi otopsi için Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Reklam
Reklam

Tekirdağ'ın Saray ilçesine bağlı Büyükyoncalı beldesinde bir kişi, tartıştığı babasını helallik aldıktan sonra av tüfeğiyle ensesinden vurarak öldürdü.

Büyükyoncalı beldesinde yaşayan N.Ö, henüz belirlenemeyen bir nedenle babası Ş.Ö ile tartıştı.

Öldüreceğini söylediği babasından helallik isteyen ve üç defa helallik alan N.Ö, babasını ensesine av tüfeğiyle bir el ateş ederek öldürdü.

Daha sonra ormanlık bölgeye kaçtığı tespit edilen Ş.Ö, güvenlik güçleri tarafından cinayeti işlediği av tüfeğiyle birlikte yakalandı.

Daha önce hırsızlık ve uyuşturucu bulundurmak suçlarından 1 yıl cezaevinde kaldığı öğrenilen Ş.Ö, sevk edildiği adli makamca tutuklandı.


19 yaşındaki Oğuzhan Kuzu’yu bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan 17 yaşındaki Semih A.’nın cezası, yargılanma sonucu bütün indirimlerin uygulanması halinde 2.5 yıla kadar inebilecek

Oğuzhan’ın katil zanlısı 2.5 yılla kurtulacak mı?

İstanbul Esenler’de oturan 19 yaşındaki Oğuzhan Kuzu, 1 Ocak günü evinin kapısını defalarca çalan “mahallenin serserileri” diye tanınan gençlerle tartıştı. Aşağı inen Oğuzhan, 5 kişilik gruptan 17 yaşındaki Semih A. tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Gözaltına alınan 5 gençten dördü serbest bırakılırken Semih A. “kasten adam öldürmek”ten tutuklandı. Semih A. ifadesinde Oğuzhan’ın aşağı inerek kendisine kafa attığını bunun üzerine cebinden çıkardığı bıçağı ona bir kez sapladığını söylediği öğrenildi.

Reklam
Reklam

Müebbetten kurtuldu

Katil zanlısı Semih A., 6 Haziran 1992 doğumlu olduğu için henüz 18 yaşını doldurmadı. “Kasten adam öldürmek” suçundan tutuklanan zanlı hakkında aynı suçtan dava açılması halinde 17 yaşında olduğu için müebbet hapisle yargılanmak yerine 12 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Eğer “tahrik indirimi” uygulanırsa TCK’nın 29. maddesine göre cezası dörtte birden dörtte üçe kadar indirilebilir. Eğer mahkeme taktirini en üst indirimden kullanırsa cezası 3 yıla kadar düşebilir. Tahrik indiriminden sonra bir de iyi hal indirimi uygulanırsa ceza altıda bir iner ve Semih A. 2.5 yıl hapis cezasıyla kurtulabilir.

12-15 yıl hapsi istenecek

Davayla ilgili görüşlerini açıklayan İstanbul Barosu avukatlarından Barış Çabuk “Semih A. hakkında müebbet hapis cezasını gerektiren bir suçtan ötürü kamu davası açılacak ise de TCK’nın yaş küçüklüğünü düzenleyen 31. maddesinin 3. fıkrası gereğince verilecek temel ceza 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Şüphelinin Cem Garipoğlu davasında olduğu gibi gerçek yaşının tespiti için incelemeler yapılacaktır. Akıl sağlığı yönünden de Adli Tıp’tan rapor alınması gerekmektedir. Cezai ehliyetinin olmadığı yönünde rapor gelmesi halinde sadece hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirilerine hükmedilecektir.”

Reklam
Reklam

TCK 32. MADDE ÜÇÜNCÜ BEND

FİİLİ işlediği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 18 yıldan 24 yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.


AĞRI’nın Tutak İlçesi'yle Adakent Köyü arasındaki ulaşımı aksatan köprünün 13 yıldır yapılmamasını öğrenciler ve veliler, ilginç biçimde protesto ettiler.
Sorunlarını duyurmak için yol üzerindeki Elmalı dereyi kış günü suya girerek geçen öğrenciler ile veliler, “Adakent köyüne artık bir köprü yapılsın” dediler. Adakent köyünde okuyan 20 erkek öğrenci ise Pazartesi ve Cuma günleri soyunarak dereyi geçip, okullarına gidiyor.
[ ****](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/okula-gidebilmek-icin-dereyi-asiyorlar-okula-gidebilmek-icin-dereyi-asiyorlar/5051/124582/sayfa/1/)
Tutak’ın Erzurum sınırına yakın Adakent köyü ile ilçe merkezi arasındaki stabilize yolu kesen Elmalı Deresi'nin üzerine bir köprü yapılması için 1996’da temel atıldı. Ayakları yapılan köprü inşaatı tamamlanmadan yarım kaldı. Dere, kışın buz tuttuğu, ilkbahar mevsiminde ise coştuğu için ulaşımda aksamalara neden oluyor. Ulaşımda çekilen sıkıntıyı duyurmak için Tutak YİBO’da okuyan 20 öğrenci ile veliler, kış günü dereyi paçaları sıvayarak geçtiler.
Tutak ile Adakent’in arasındaki yolun 31 kilometre olduğunu belirten Köy Muhtarı Abdulkerim Kutluay, derenin üzerine bir köprü yapılması için 13 seneden beri mücadele verdiklerini bildirdi. Yarım kalan köprünün bitirilmesi için verilen mücadelede başarılı olamadıklarını anlatan Abdulkerim Kutluay, “Müteahhit, köprünün ayaklarını yaptı ve gitti. Adakent’e otomobille gelmek imkansız. Minibüs, kamyonet ile gidip- gelmek zorundasınız. Köprü sorununu gündeme getirmek için öğrenciler ile vatandaşlar karakışta buz gibi suya girdiler” dedi.
**KAYMAKAM, KÖPRÜ PROGRAMA ALINDI**
Tutak Kaymakamı Gürbüz Saltaş, Adakent’te ilköğretim okulunun beşinci sınıfından sonra okumayan kızların okula gitmelerini sağlamak için çalışma yapacaklarını bildirdi. Kaymakam Gürbüz Saltaş, “Köprünün yapımını 2010 yılı programına aldık.13 yıl önce atılan köprünün temeli kullanılmayacak. Yerine çelik bir köprü yapacağız” diye konuştu.
**ADAKENT KÖYÜNÜN KIZLARI OKULA GİDEMİYOR**
Adakent köyündeki kızlar ise ilköğretim 5. sınıftan sonra okula gidemiyor. Okula gitmek isteyen 9 kız adına konuşan Melek Saf, köylerinde sadece erkeklerin okula gidebildiğini, köprü yapılması durumunda kendilerinin de eğitimlerine devam edebileceğini söyledi.
Saf, köydeki birçok kızın okula gitmediği için erken yaşta evlendirildiğini belirtti.
Tutak Kaymakamı Gürbüz Saltaş ise çocukların mağduriyetinden haberdar olduklarını ifade ederek, “Konuya vakıfız. Vali bey ile görüştük. Teknik çalışmalarımız tamamlandı. İklim şartları nedeniyle şu an müdahale edemiyoruz. Köprü yapımı 2010 programındaki önceliklerimiz arasında yer alıyor. 13 yıl önce atılan köprünün temeli kullanılmayacak. Yerine çelik modelli köprü yapacağız” diye konuştu.


Manisa'nın Gölmarmara ilçesinde evinin bahçesinde av tüfeğiyle öldürülen kişinin katil zanlısı, 17 yaşındaki oğlu çıktı.

Reklam
Reklam

Alınan bilgiye göre, Nurettin Kara'nın (38) öldürülmesi olayını araştıran Gölmarmara İlçe Emniyet Amirliği Asayiş Şubesi ekipleri, cinayette kullanılan av tüfeğini evin yakınlarındaki ormanlık alanda buldu.

Polis, cinayetin zanlısının aile içinden olabileceği ihtimalinden hareketle Kara'nın eşi A.K. ile oğlu E.K. ve kızı Y.K'yi gece saatlerinde gözaltına aldı.

Zanlılardan E.K'nin polisteki ifadesinde, ''Babasını, kendisine ve ailesine şiddet uygulaması nedeniyle öldürdüğünü ve cinayette kullandığı av tüfeğini mahallelerindeki ormanlık alanda çalılıkların arasına sakladığını'' itiraf ettiği öğrenildi.

Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan anne A.K ile kızı Y.K serbest bırakılırken, E.K. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

AA


Ankara'da izinsiz afiş asan 3 genç, polis ekipleri tarafından yaka paça gözaltına alındı.

Kızılırmak Caddesi üzerinde sabah erken saatlerde Kocatepe Camii'nin duvarlarına afiş asıldığı ihbarına alan polis ekipleri bölgeye gelerek arama yaptı. [** **](http://video.mynet.com/habervideo/Polisten-tekme-tokat-dayak/434549/) Şahısları Kızılırmak Caddesi üzerinde bulunan bir trafonun üzerine afiş asarken gören polis ekipleri, şahısların yanına gelerek afiş asmak için yetki belgelerinin bulunup bulunmadığını sordu. Polis ekipleri söz tartışmaya giren şahıslar, izin belgelerinin bulunmadığını belirterek afiş asmalarının yasal olduğunu söylediler. İzin belgesi olmadan şahısların afiş asmasının yasak olduğunu ve karakola gelmelerini söyleyen ekiplere zorluk çıkartan şahıslar, daha sonra slogan atmaya başladı. Bu sırada şahısları etkisiz hale getirmeye çalışan polis ekipleri ve 3 kişi arasında kısa süreli arbede yaşandı. Şahısları bir türlü etkisiz hale getiremeyen polis ekipleri, Kocatepe Camii'nde görevli özel güvenlikçilerden yardım istedi. Ekiplere direnen şahıslar yaka paça yere yatırılarak etkisiz hale getirildi. Güçlükle ekip otosuna bindirilen şahıslar ifadeleri alınmak üzere Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

Reklam
Reklam


SERUM TAKIP EVE GÖNDERDİLER

Mardin Kızıltepe’de 10 yaşındaki Gülizar Tunç, 17 Aralık’ta ateş ve kusma şikayetiyle Kızıltepe Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada serum takılan küçük kız evine gönderildi.
Ancak Gülizar’ın durumu kötüleşti. Ailesi Gülizar’ı tekrar aynı hastaneye götürdü. İddiaya göre burada Gülizar’a ‘Domuz Gribi’ teşhisi konuldu. Doktorlar, “112’yi arayıp Domuz Gribi olduğunu bildirdik. Bekleyeceksiniz. Gelip alacaklar” dedi.
**AMBULANS BİR TÜRLÜ GELMEDİ**
Gülizar hastanede 8 saat ambulans bekledi. Durumu giderek ağırlaşınca doktorlar alelacele Gülizar’ı Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk etti.
Hastaneye vardıklarında kızının çoktan öldüğünü söyleyen baba Nezir Tunç, “Kızımı doktorların ihmali sonucu kaybettik” dedi. Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı. Gülizar’ın ölüm nedeni, Adli Tıp’tan gelecek raporla kesinleşecek.


1 Ocak tarihinde doğurduğu kız çocuğunu istemeyen anne Sezin S., iddiaya göre 3 günlük bebeğini önce çamaşır ipi ile boğdu, ardından canlı canlı çöp kutusuna attı. Çöp kutusunda boğazı kesik olarak bulunan bebeği yaşatmak için sağlık ekipleri büyük mücadele verdi ancak başarılı olamadı. Bebeğin kolunda bulunan bilezikten yola çıkan polis, anne Sezin S.'yi Karabaş Mahallesi Aksu Sokağı'ndaki evinde yakaladı. Anne suçunu itiraf ederken çocuğun gayrimeşru bir ilişki sonucu doğduğunu söyledi. Sezin S.'nin, 1 Ocak 2010 tarihinde Alikahya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'nde sezaryenle 3 kilo 450 gram ağırlığında bir kız çocuğu dünyaya getirdiği, 2 hastanede yatıp çocuğu ile birlikte taburcu edildiği gün bindiği minibüsten Yahya Kaptan Mahallesi'nde inip bir süre düşündükten sonra bakkaldan satın aldığı iple bebeği boğup çöpe attığı öğrenildi. Sezin S.'nin ayrı yaşadığı eşinden bir çocuğu olduğu ve Köseköy Rehabilitasyon Merkezi'nde bakıcı anne olarak çalıştığı öğrenildi.

Reklam
Reklam

Çocuğunun babasının ismini bir türlü vermeyen anne, yapılan sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi. Sezin S., adliyeye sevk edilirken yüzünü kapüşonla kapatarak gizledi.


EDİRNE - Polise yapılan bir ihbarla, Gaziömerbey Mahallesi Altınkum Sahilindeki Beyaz Saray Çay Bahçesi karşısında bir çocuk cesedi bulundu.

Denize 7-8 metre mesafede, başı gövdesinden ayrılmış çocuk cesedi ile ilgili Cumhuriyet Savcısı, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve sağlık ekiplerince inceleme yapıldı.

İncelemede cesedin 2-2,5 yaşlarında, 11-12 kilogram ağırlığında, siyah saçlı, beyaz tenli, 80 santimetre boyunda, sünnetsiz erkek çocuğa ait olduğu belirtilerek, yaklaşık bir hafta gün önce tanınmaması için başının kesildiği ve yüzünün sert bir cisimle çökertildiği tespit edildi.

Çocuğun yüz derisinin tamamen kaybolmuş vaziyette olduğunu belirten yetkililer, cinayetle ilgili çok yönlü soruşturma başlatıldığını, bilgi sahibi olanların emniyet güçlerine başvurmaları gerektiğini bildirdi.

Öte yandan, bir süre denizde de kaldığı tahmin edilen ceset kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmak üzere Edirne’ye gönderildi. (AA)

Reklam
Reklam

Kız çocuğunun, ailesi tarafından öldürülme korkusuyla evden kaçıp polise sığındığı belirtildi. Olayla ilgileri olduğu iddia edilen 2 kişi polis tarafından gözaltına alındı. Midyat'ta M.A.(15) adlı kız, şu anki erkek arkadaşıyla da kendi rızasıyla birlikte olduğunu ancak eski sevgilisinin tecavüzüne uğradığını söyleyerek polise sığındı. M.A., polise verdiği ifadesinde, arkadaşlık kurduğu A.K.'nın(19) kendisine tecavüz ettiğini öne sürerken korkudan durumu ailesinden uzun süre gizlediğini ve kendisine tecavüz eden A.K.'den ayrılıp A.G.(21) ile birlikte olduğunu anlattı. Ailesinin olaydan haberdar olması üzerine öldürülme korkusu yaşayan M.A. evden kaçarak polise sığındı.

Psikolog nezaretinde ifadesi alınan genç kızın isimlerini ve eşkallerini verdiği A.K. ve A.G. gözaltına alındı. Emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan A.K., "Küçük yaştaki çocuğa cinsel istismarda bulunmak" suçundan tutuklandı. A.G. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. M.A. bir kurumda korumaya alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Reklam
Reklam


Minibüsün çarpması sonucu bacakları kırıldı. Ancak sürücü yardım etmek yerine kaçınca...

Bursa’nın İnegöl İlçesi'nde minibüsün çarpıp tarlaya fırlattığı 47 yaşındaki Atanur Sert’in bacakları kırıldı. Sürücünün olay yerinde bırakıp kaçtığı yaralı sabah köylüler tarafından donmuş olarak bulundu. Jandarma ekiplerince yakalanan minibüs sürücüsü, çarptığının insan olduğunu bilmediğini ileri sürdü. İnegöl ile Cerrah Beldesi arasında dün gece meydana gelen trafik kazasında, Mustafa Bakır yönetimindeki 10 P 2452 plakalı minibüs, yürüyerek evine gitmekte olan Atanur Sert’e arkadan çarptı. Hızlı giden minibüsün çarpması sonucu tarlaya fırlayan ve bacakları kırılan Atanur Sert’i minibüs şoförü olay yerinde bırakarak kaçtı. Acılar içerisinde kıvranan Atanur Sert’in bu sabah saat 09.00’da köylüler tarafından cesedi bulundu. Hava sıcaklığının gece sıfırın altında 1 dereceye düştüğü İnegöl’de Atanur Sert’in donarak öldüğü öne sürüldü. Jandarma olay yerinde ele geçirilen tampon ve far parçalarından kaza yapan minibüsü ve sürücüsü Mustafa Bakır’ı Cerrah Beldesi’nde yakaladı. Gece aşırı hız nedeniyle aracıyla bir şeye çarptığını fakat neye vurduğunun farkında olmadığını söyleyen Bakır, “Ben yolda yürüyen kişiye çarptığımı şimdi öğrendim” dedi. Kazayla ilgili soruşturmaya İnegöl Cumhuriyet Savcılığı’nca başlandı. Gözaltına alınan sürücü sorgulamasının ardından adliyeye çıkartılacak.


Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde 17 yıldır kola bağımlısı olan Ahmet Gök, 200 kiloya ulaştı. Akçakale ilçesine bağlı Elveren köyünde oturan Ahmet Gök, 13 yaşından bu yana her gün en az 7 litre kola içiyor. 30 yaşındaki Ahmet Gök, yaklaşık 200 kiloya ulaştı. 10 yıldır evli olan Ahmet Gök, bugüne kadar gittiği doktorların kilo vermenin çaresini bulamadığını söyledi.Kola bağımlılığından dolayı şeker hastası olduğunu söyleyen Ahmet Gök, su içemediğini belirterek, "3 kutu kolayı bitirdim, ardından 2.5 litre kolayı içtim. 2.5 litreyi de içerdim ama şeker hastası olduğum için içemiyorum. Hastalığım olmasaydı bunu da içerdim. 13 yaşında kola içmeye başladım. Kilo almama neden olay ise koladır. Evde kola bulamadım mı yatamıyorum, sinir krizi geçiriyorum. Su hiç tüketmiyorum sadece kola tüketiyorum. Ağzımı yıkamak istediğimde, su ağzıma geldiği zaman kusuyordum. Şuan şeker hastasıyım. Çok ama çok az su içebiliyorum. Şuan kilom 200 kiloya ulaştı. Adana Araştırma Hastanesine gittim, doktorlar bana kola bağımlılığı olduğumu söylediler. Günde yaklaşık 10 litre kola tüketirim. Kola firmasına dava açacağım" dedi. Ahmet'in abisi Mehmet Gök ise, kardeşinin kolaya başlamadan önce çok zayıf olduğunu ifade ederek, "Ben Askerden geldikten sonra Ahmet kolaya başlamıştı. Onun şişmanladığını gördüm. Sudan çok kola tüketiyor. 2008 yılında şeker hastalığına yakalandı. Hastalığa yakalandıktan sonra biraz kola içmeyi düşürdü. Ahmet'i Adana Araştırma Hastanesi'ne götürdük. Doktorlar bize Ahmet'in koladan kilo aldığını söyledi. Elimizde doktor raporları var. Bundan sonra kola firmasına dava açmayı düşünüyoruz. Ahmet'in hakkını arayacağız. Ahmet hasta oldu, kola bağımlısı oldu. Ahmet kola yüzünden bu duruma geldi" diye konuştu.

Ahmet'in yeğeni olan bakkal ise amcasının günde 10 litre kola tükettiğini vurgulayarak, "Ben köyde bakkal işletiyorum. Amcamın ayda sadece 350 TL kola masrafı var. Yaklaşık amcama bir yıldan beridir. Ben kola satıyorum. Benden öncede amcam başka yerlerden alıyordu. Amcam kendi gelemediği zaman bana telefon açıyor. Ben kendim götürüyorum kolayı. Bu olaya birilerinin dur demesi lazım" dedi.


Adana'da bir meslek lisesinde öğrenim gören kız öğrenci D.A.'ya (19) tecavüz ettiği iddia edilen öğretmen M.D. (39) hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Tecavüzle suçlanan öğretmen M.D., öğrencinin duygusal yaklaşımına cevap vermediği için iftiraya uğradığını iddia etmişti.

Adana'da bir meslek lisesinin Bilgisayar Bölümü'nün 11. sınıfında öğrenim gören D.A., 15 Mayıs 2008'de okulca Adana Fuarı'ndaki teknoloji fuarı sergisini gezmeye gitti. İddiaya göre, D.A. fuar alanında rahatsızlandı. Aynı okulda öğretmenlik yapan evli M.D., "İşim çıktı, ben okula gidiyorum. Gel seni de evine bırakayım" diyerek D.A.'yı otomobiline bindirdi. Öğretmen M.D., kendi evine gidip, "Evden bir şey alacağım. Gel sen de yukarı çık. Otomobilde görmesinler yanlış anlaşılır" diyerek D.A. ile birlikte eve çıktı. D.A.'ya su verip televizyonu açtı. Televizyon seyreden D.A. ile yine iddiaya göre, zorla cinsel ilişkiye girdi. Daha sonra, "Eşimden boşanacağım. Seninle evleneceğim" diyerek liseli D.A.'yı kandırıp evine götürdü.

İNTERNETTEN ŞİKAYET ETTİ

Öğretmen M.D. ile evlilik vaadi üzerine birkaç kez daha cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen D.A., kandırıldığını anlayınca olayı bazı öğretmenlerine anlattı ve Milli Eğitim Müdürlüğü'nün internet sitesine mail atarak, öğretmen M.D.'nin kendisine tecavüz ettiğini öne sürdü. İhbar üzerine yapılan incelemenin ardından dosya, dava açılması istemiyle Cumhuriyet Savcılığı'na gönderildi. Cumhuriyet Savcısı, soruşturmasını tamamlayarak öğretmen M.D. hakkında "Nitelikli cinsel saldırı" suçundan Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. Savcı, öğretmen M.D.'nin 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti.

'İFTİRA ATIYOR'

Önümüzdeki aylarda tutuksuz yargılanmaya başlayacak olan öğretmen M.D. polisteki ifadesinde, suçlamayı kabul etmemişti. Öğrenci D.A.'yı fuar alanında rahatsızlanınca otomobiliyle götürdüğünü doğrulayan M.D., "Bana cevapsız telefonlar geliyordu. Telefonu açtığımda bizim okulun öğrencisi D. olduğunu söyleyen bir kız çıktı. Bana duygusal yönden yaklaşım içinde olduğunu söyledi. Rahatsız oldum. Durumu öğretmen olan eşime anlattım. O da, (Öğrencilik yıllarında olur zamanla unutur. Üzerinde durma) dedi. Ancak, ilerleyen zamanda beni şikayet etmiş. Dediği tarihte eşim evdeydi. Raporluydu. Duygusal isteğine cevap vermediğim için iftira atıyor" demişti.

'KIZLIK ZARIMI BİLE DİKTİRDİLER'

Kendisine tecavüz ettiğini iddia ettiği öğretmeni M.D.'yi şikayet edip hakkında dava açtıran D.A. ise, "Fuar alanında rahatsızlanınca öğretmen M.D. yanıma gelip beni otomobiliyle eve götürebileceğini söyledi. Öğretmenlerden izin almak istedim, (Önemli değil) dedi. Evinden bir şey alacağını söyleyip önce kendi evine götürdü. Beni de (Gören olmasın ayıp olur) diye yukarı çıkarttı. Otururken, bir şey söylemeden üzerime gelip ayakları ve elleriyle beni etkisiz hale getirdi. Bir eliyle de üzerimdeki üniformamı çıkartıp zorla ilişkiye girdi. Niye böyle bir şey yaptığını sorunca beni sevdiğini, eşiyle ayrılıp benimle evleneceğini söyledi. Benimle eğlendiğini anlayınca durumu okulda birkaç öğretmenime anlattım. Hatta M.D. ve bir öğretmenim beni kadın doktoruna götürüp kızlık zarımı diktirdiler. Başka bir öğretmenim de, zamanın çok geçtiğini bir şey çıkmayacağını söyledi. Ben de, Milli Eğitim Müdürlüğü'nün internet sitesine suç duyurusunda bulundum. Genç kızlığımla oynayan öğretmenin cezalandırılmasını istiyorum" ifadelerini kullanmıştı.