Gebelikte şeker yüklemesi hakkında bilmeniz gerekenler

Hamilelikte oluşabilecek diyabet (şeker hastalığı) sık görülen durumlardan biridir. Bunu tespit etmek için de anne adayına bazı testler yapılır. Uzmanlar hamileliğin hem anne hem de bebek için sorunsuz geçmesi adına bu testlerin yapılması gerektiğini belirtiyor. Ancak şeker yüklemesinin zararlı olup olmadığı hala tartışılan bir konu. Hamileliğin bazı dönemlerinde ise anne vücudu bebeğin glikoz ihtiyacını gidermek için insülin direnci geliştirir.

Hamilelik sonrası bu durum normale döner ve tedavi gerektirmez. Buna gestasyonel diyabet adı verilir. Gebelikte şeker yüklemesi ne zaman yapılır, tanı ne zaman konur diye soracak olursanız; glikoz yüklemesi işlemi hamileliğin 24. ve 28. haftaları arasında yapılır.

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nasıl Yapılır?

Bu testte anne adayından kan alınır ve 50 gram miktarında glikoz yüklemesi yapılır (şekerli su içirilir). Sonrasında 1 saat geçmesi beklenir ve bu süre içerisinde anne adayı bir şey yiyip içmez. Daha sonra tekrar kan alımı yapılır ve kandaki glikoz seviyesine bakılır. Eğer bu seviye 140 ve üzeri çıkarsa anne adayının diyabeti olduğu sonucuna varılır. Ancak kesin tanı koymak adına 3 saatlik 100 gram şeker ile test yeniden uygulanır.

Reklam
Reklam

Teşhis konulursa bir diyet uygulanır ve durum tedavi edilmeye çalışılır. Bu tedavi etki etmezse insülin uygulanabilir. Şayet test sonucunda açlık kan şekeri 95 mg/dl'nin üstünde çıkarsa gestasyonel diyabet anlamına gelir. Gebelikte şeker yüklemesi aç karnına mı yapılır, tok mu sorusu da merak edilen sorulardan birisidir. Burada kesin bir şart yoktur, aç ya da tok karnına yapılabilir. Riskli görülen hamileliklerde bu test, 24 haftadan daha erken bir dönemde yapılabilir ve gerekli görüldüğünde tekrarlanabilir.

Gebelikte Şeker Yükselmesi Zararlı mı?

Bu durum üzerinde tartışmalar halen devam ediyor. Ancak uzmanlar bunun anne ve bebek sağlığı için çok önemli olduğunu ve kesinlikle yapılması gerektiğini belirtiyor. Şeker yüklemesi yapılmayan anne adaylarında olası bir şeker hastalığı durumunda kan şekeri düzeyi kontrol altına alınamıyor. Bu da böbrek enfeksiyonu ve vajinal mantar gibi rahatsızlıkların oluşma risklerine karşı vücudu savunmasız bırakıyor.

Kan şekerinin aniden yükselmesi, bebeğin anne karnında ölmesine yol açabiliyor. Kan şekeri düzeyindeki yükseklik, bebeğin aşırı kilolu doğmasına neden olabiliyor. Aynı zamanda doğum anında bebekte oksijen yetersizliği görülebiliyor. Bu da, bebeğin kan şekerinin düşük olması, kandaki kalsiyum oranının düşük olması ve akciğerlerin gelişememesi nedeniyle solunum yetmezliği ve sarılık gibi ciddi sorunlara sebep oluyor.

Reklam
Reklam

Gebelikte Şeker Hastalığı Riskinin Yüksek Olduğu Kişiler

  • Önceden ölü doğum yapmış olan veya anomali sahibi bebek doğuran anneler,
  • Fazla kilolu bir bebek dünyaya getiren anne adayları (4 kilogramdan fazla),
  • Bir defadan çok düşük yapmış olan,
  • Önceki hamileliklerinde şeker hastalığı yaşamış olan anne adayları,
  • Hamilelikten önce fazla kilolu olan ve 35 yaşını geçmiş adaylar,
  • Gebeliğinde normalden fazla kilo almış olan anne adayları,
  • Hamilelik sırasında amniyos sıvısının artış göstermesi,
  • Bebeğin anne karnında hayatını kaybetmesi,
    1. dereceden akrabalarında şeker hastalığı olan anne adayları risk grubundadır.

Bebeklerde Sarılık Nasıl Geçer?

Kandaki bilirubin pigmentinin artması ve bebek karaciğerinin henüz tam olarak işlev göremediğinden bilirubini işleyememesi sonucu sarılık oluşur. Önce gözlerin beyaz kısımlarında görülür ve daha sonra vücuda yayılır. Sarılık genelde kendiliğinden düzelme gösterse de tedavi uygulanmazsa kalıcı hale gelebilir. Eğer bebeğinizde sarılık olduğundan şüphe ediyorsanız;

Reklam
Reklam
  • Bebeğinizi düzenli olarak doktor kontrolüne götürmelisiniz.
  • Bilirubin seviyesi ile anne sütü arasında bir korelasyon olduğu biliniyor. Bu sebeple bebeğinizi emzirme sıklığını artırmanız sarılık riskini ve sıvı kaybını azaltır.
  • Sarılık belirli bir seviyenin üstündeyse fototerapi adı verilen ışın tedavisi uygulanabilir.
  • Kan değişimi tedavisi de kullanılan etkili bir yöntemdir. Ancak fototerapiye göre yan etki yapma oranı daha yüksektir. Daha çok kan uyuşmazlığına bağlı olarak gelişen sarılıklar için uygulanır.
  • Uzmanlar ayrıca güneş ışığının sarılığı tedavi etmediğini ve bu yöntemin kullanılmaması gerektiğini öneriyorlar. Ayrıca bebeği güneş ışığına direkt olarak maruz bırakmak da zararlıdır. Bu yüzden bebeğinizi kısa aralıklarla ve güneşin yoğun olmadığı saatlerde dışarı çıkarmanız en doğrusudur.