Diyanet camiasında hocaların hocası olarak bilinen Diyanet İşleri Başkanlığı Haseki Dini İhtisas Merkezi Öğretim Üyesi, Tefsir Uzmanı Emekli Müftü Yahya Alkın, milli eğitimdeki eksikliklere rağmen dershanelerin kapatılmasını anlayamadığını söylüyor. İslamiyet'te eğitimin devlet eliyle yapılmadığını hatırlatan Alkın, geçmişte en büyük en ünlü din ve ilim adamlarının halkın kurduğu medreselerde yetiştiğine dikkat çekiyor. Bu yanlıştan biran önce dönülmesini tavsiye eden Alkın, dershaneleri kapatmanın basiretsizlik olacağını aktarıyor.Dershaneleri kapatmanın bir eğitim cinayeti olacağını vurgulayan Alkın, “Basiretler bağlanmasın, bu kadar dua ve rica geri çevrilmez. Bütün bu ricaya rağmen dershaneleri kapatmaya kalkanların basireti mi bağlandı?” diye soruyor. Bir neslin kaybolmasına neden olacak dayatmadan biran önce vazgeçilmesini tavsiye ediyor. 37 yıldır eğitim camiası içerisinde olduğunu anlatan Yahya Alkın Hocaefendi, dershanelerin kapatılması konusunda gösterilen ısrardan dolayı çok üzgün olduğunu belirtiyor. Alkın Hocaefendi, “Gördüğüm kadarıyla dershanelerin kapatılmasını gerektirecek hiçbir haklı sebep yok. Haklı olarak dershaneciler hangi gerekçeyle kapatılmak istendiğini öğrenmek istiyor. Bakanlık yetkililerinin yaptığı açıklamaları takip ediyorum, fakat onların ortaya koyduğu sebepler inandırıcı ve mantıklı değil. Tabiri caizse biz bunu söyledik bu böyle olacak der gibi bir dayatma ile karşı karşıyayız. Bu şekilde sergilenen hava beni ikna etmediği gibi toplumun büyük bir kesimini de ikna etmiyor.” sözleri ile yapılan yanlışlığı dile getiriyor. 'İSLAM'DA DEVLET ELİYLE DAYATMACI EĞİTİMİN YERİ YOK'İslamiyet'in ilk yıllarında eğitimin halk tarafından yapıldığını anlatan Yahya Alkın Hocaefendi, devlet eliyle yapılan dayatmacı eğitimin İslamiyet'te yeri olmadığını ifade ediyor. Baskıcı ve dayatmacı bir sistemde ilim hareketlilikten söz edilemeyeceğinin altını çizen Alkın Hocaefendi, “İslami noktada sahabe-i kiram, tabiin, tebaut tabiin devrinde eğitim katiyen devletin kontrolünde değildi. Mesela eğitimini tamamlayan müderris, kendi medresesini açar ve isteyene parasıyla eğitim verir ve talebe okutur. Aşağı yukarı hicretin 2'inci asrının sonuna kadar, eğitim devletin kontrolünde değildi. Halkın kontrolündeydi. Dönemin en ünlü müderrisleri, müçtehitler ve âlimleri devletin kontrolü altında olmadan verilen eğitim kurumlarında ortaya çıktı. Nizamiye medreseleri kurulduğu zaman, resmi olarak devlet medrese kurmuştu. Bağdat'ta ve Buhara'da ulama bu gelişme üzerine demişler ki ‘buyurun bir cenaze namazı kılalım' bunun üzerine sormuşlar, ‘kim öldü de cenaze namazı kılıyoruz.' Ulemada şöyle cevap vermiş ‘İlim öldü onun cenaze namazını kılıyoruz. Çünkü eğitim resmi olarak devletin kontrolü altına alındı.' İslami esaslara göre sadece benim gösterdiğim şekilde eğitim yapılacak, eğitim sisteminin dışına çıkanlara eğitim imkanı vermem demek kesinlikle İslam'ın tasvip etmediği bir anlayıştır. İslam, ilim Çin de dahi olsa gidip alın demiştir. İslam'da eğitim tamamen serbesttir. Abbasilerde döneminde birçok âlimler, serbest eğitim anlayışı içerisinde yetişti. Bu ortamda birçok ilmi hareketlilikler yaşandı. İlmi gelişmeler oldu. Devlet eliyle sen eğitimi bir kalıp içerisine aldığın zaman, zihinler darlaşır, tefekkür hayatı sönmeye başlar.” diyerek endişelerini dile getirdi. 'BİR BAKAN TAVSİYEMLE KIZINI DERSHANEYE VERDİ VE BİR YIL SONRA ARADI: HOCAM KIZIMI TEKRAR KAZANDIM'Türkiye'nin birçok ilinde ve ilçesinde görev yaptığını anlatan Alkın Hocaefendi, gittiği yerlerde karşılaştığı dershanelerde çocuklara iyi eğitim verildiği ve topluma kazandırmak için gösterilen fedakârlıkları yerinde gördüğünü belirtiyor. Bir hatıratından bahseden Alkın Hocaefendi, “Akrabamız olan eski bakanlardan bir siyasetçi, beni ziyarete geldi. Ziyaretime gelen eski bakanın, uzaktan yakından İslami yaşantıyla ilgisi yok. Bana bir tek evladı olan kızıyla yaşadıkları sorunlardan ve onu iyi yetiştirememenin vermiş olduğu endişelerinden bahsetti. Bende ona kızını hizmet hareketinin dershanelerine göndermesini ve onlara emanet etmesini tavsiye ettim. Bunun üzerine kızını dershanelere gönderen eski bakan, aradan bir yıl geçtikten sonra ‘Evladımı yeniden kazandım' diyerek bana geldi. Anlattığına göre kızı kötü alışkanlıklarını bırakmış ve büyüklerine karşı saygılı biri haline gelmişti. Bu değişim toplumun yararına mı zararına mı?” diye soruyor. Toplumda bu tarz örneklerin sayısının oldukça fazla olduğunu anlatan Alkın Hoca Efendi, bir neslin kaybolmasına neden olacak dayatmadan biran önce vazgeçilmesini tavsiye ediyor. DARBE DÖNEMLERİNİN KAYBI YAŞANIR UYARISITürkiye'nin geçmişinde birçok kez darbe dönemlerinde yaşanan kayıp nesil vakasının bu dayatma sonunda da yaşanmasından endişe duyduğunu anlatan Alkın Hocaefendi, “Bu camia elindeki imkânlarıyla vatanın evlatlarına iyi bir gelecek sunmak çaba gösteriyor. Bu gayretin karşısında haklı bir gerekçe gösterilmeden dershaneleri kapatmaya gidilmesini anlayamıyorum. Bu kullanacağım kelime tamamen bana ait, bu kadar duaya ve ricaya rağmen dershaneleri kapatmaya kalkanların bana göre basiretleri bağlanmış. Çünkü bu işin mantıki bir tarafı yok. Dua ediyorum çünkü biz bu insanları seviyoruz, bizimle aynı davaya gönül veren bu dostların biran önce bu basiretsizlikten kurtulmalarını için dua ediyorum. Bu insanların yaptığı hasenatları, seyyiatlarından çok fazla. Ama burada hayret içerisindeyim, neden böyle bir yola tercih ediliyor. Başka şeylerde söyleniyor fakat onlara inanmak istemiyorum.” diyerek duyduğu üzüntüsünü bu şekilde dile getiriyor. 'DEVLET ELİYLE YAPILAN BU KAPATMA CİNAYETTİR'Devlet eliyle yapılan bu kapatma dayatmasının bir cinayet olduğunu ifade eden Alkın Hoca Efendi, gönül köprülerinin bu şekilde yıkılmaması gerektiğini ve daha çok birlik beraberlik içerisinde olunması gereken bir zamanda yapılan yanlıştan biran önce dönülmesini umut ediyor. Eğitimde bu şekilde ortaya konan baskının yıkıcı ve kırıcı olduğunu belirten Hoca Efendi, “Benim okuttuğum müftü ve vaizler bana soruyorlar, kim bu durumda haklı neden camia ile hükümet kapatma meselesinde neden karşı karşıya geliyor. Biz çok üzülüyoruz, basiretsizlik var, basiret körlüğü oluşmuştur, bunlara lüzum yok” diyor. YAHYA HOCAEFENDİ KİMDİR? Rize'nin Çayeli ilçesinde 1942 yılında dünyaya gelen Tefsir Uzmanı Emekli Müftü Yahya Alkın, Diyanet İşleri Başkanlığı Haseki Dini İhtisas Merkezi'nde müftü ve vaiz yetiştiriyor. Din adamı yetiştirmede gösterdiği gayretinden dolayı kendisine ‘Hocaların hocası' diye hitap ediliyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz