‘Gelenek ve törelerden kaynaklanan yanlışlıklar İslam’a mal ediliyor’

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadına şiddet, töre ve namus cinayetleri gibi konularda gelenek ve göreneklerin İslam dininin üzerine geçtiğini, yalancı hadislerle gerçek hadislerin karıştırıldığını söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de “Yerleşik geleneklerden, törelerden, cehaletten kaynaklanan yanlışlıklar doğrudan İslam’a mal edilebiliyor.” dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında işbirliği protokolü imzalandı. İmza töreninde konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, bugün imzalanan protokolü çok önemsediğinin altını çizdi. Modern dünyanın yaşadığı birçok sorunu, Türkiye’nin de yaşadığını kaydeden Şahin, “Toplumsal huzur ve barış için sorunlarımızı bilim ve aklı kullanarak iyi analiz etmeli, koruyucu ve önleyici gerekli tedbirleri almalıyız. Bu protokolle de bunu güçlendiriyoruz.” dedi.

Şiddetin bir sonuç olduğunu vurgulayan Şahin, güçlü birey, güçlü aile ve güçlü millet hedefine ulaşmak için aile temellerinin güçlendirilmesi, aile içi iletişimde yaşanan sorunların önlenmesi gerektiğini belirtti. Kadına şiddet ile ilgili bazı önyargı ve yanlış anlayışların var olduğunu dile getiren Şahin, şöyle devam etti: “Töre ve Namus Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanlığı yaptığım zaman öncelikle toplum içine girdiğimizde, birebir konuştuğumuzda sevgi ve barış dini olan, merhamet dini olan İslam dininin, bir takım sorunlara referans olarak gösterildiğini ve bu sorunu onaylayacak bir biçimde toplumda algılatılmaya çalışıldığını gördük. Gelenek ve göreneklerin dinimizin üzerine geçtiğini, yalancı hadislerle gerçek hadislerin karıştırıldığını gördük.”

MEHMET GÖRMEZ: YERLEŞİK GELENEKLERİN TESİRİ DİNİNİ ÖNÜNE GEÇİYOR
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, din hizmetinin sadece cami hizmetlerinden ibaret olamayacağını belirterek, “Nerede kanayan bir yara varsa oraya merhem olmak din hizmetinin ayrılmaz bir parçası. Nerede akan bir göz yaşı varsa onu dindirmek din hizmetinin ayrılmaz bir parçası.” ifadesini kullandı.
Kadına karşı ayrımcılık, aile içi şiddet, kadın ve çocuk istismarı, töre ve namus cinayetleri, küçük yaşta zorla evlendirmek, çocuklar, engelliler, yaşlıların Diyanet İşleri Başkanlığı’nın asli görevleri arasında bulunduğunu söyleyen Görmez, “Biz bu görevlerimizi beş aşamalı bir yol haritası ile izah ediyoruz.” diye konuştu. Tüm insanlığın yaşadığı bu önemli sorunların temelinde bazı önemli problemler olduğunu ifade eden Görmez, şöyle devam etti: “Özellikle İslam dünyasında bazı insanlar bu yanlışlıklarını dine onaylatma yolunu tercih ediyorlar. Maalesef İslam tarihi boyunca zaman zaman kadim din ve kültürlerin etkisi, yerleşik geleneklerin tesiri dinin önüne geçiyor ve zamanla insanlar yerleşik geleneklerden, kadim törelerden, cehaletten kaynaklanan yanlışlıkları doğrudan İslam’a mal edebiliyor. Başkanlık olarak birinci görevimizi öncelikle bunu önlemek. İkincisi dini metinlerin bu konuda doğru anlaşılmasını ve yorumlanmasını sağlamak. Üçüncü görevimiz, dinin bu konulardaki olumlu katkısını sunmak. Dördüncü görevimiz cami içinde ve dışında din görevlilerimiz ile bu konuda bir farkındalık, ortak bilinç oluşturmak."

Her Cuma 15 milyon vatandaşın camiye geldiğine dikkat çeken Görmez, şunları söyledi: "15 milyon insan en az bir saatini bize ayırıyor. Biz onlara dinin aydınlık mesajlarını anlatmaya çalışıyoruz. İşte onlara bu bilgileri verirken, bu konularda kadın konusunda, kadına şiddet, ayrımcılık konusunda, töre ve namus cinayetleri konusunda, cinsiyet istismarı konusunda, kadını cinsel obje haline getirmeye çalışan düşüncelerle ilgili ortak bir bilinç oluşturmak gibi bir görevimiz var. Son görevimiz, biz diyoruz ki, söylemden eyleme geçelim.” Sadece cami içinde vaaz ve nasihat ile yetinilmemesi gerektiğini söyleyen Görmez, “Şu anda Diyanet teşkilatında çalışan arkadaşlarımızın yüzde 60’ı yüksek okul mezunu. Artık her biri pedagojik formasyon almış, hizmet içi eğitimlerden geçmiş, tüm bu vazifelere öncülük yapabilecek konumda.” dedi.

İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN BAZI HÜKÜMLERİ
İmzalanan protokol ile, Bakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı dinin yanlışı onaylayıcı bir referans olarak kullanılmasını önleyecek, aile değerlerinin korunması, ailede rol paylaşımı, aile içi şiddet, çocuk yetiştirme, ev ekonomisi gibi konularda bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerini yürütecek görevliler için eğitim programları düzenleyerek uygulamak ve gerekli materyalleri hazırlamak konusunda işbirliği yapacak.

Ailelerin parçalanmasına yol açan göç, boşanma, aile içi şiddet, ihmal ve istismar, ebeveynlerin ölümü, ekonomik güçlükler, sağlık gibi nedenlerin aile fertleri özellikle de çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini en az seviyeye indirmek, bu fertlerin toplumda sağlıklı ve başarılı bireyler olarak var olabilmelerini sağlamak üzere toplumsal bütünleşme, psikososyal destek, eğitim ve istihdam konularında ihtiyaç duyulması halinde ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile kısa ve uzun vadede işbirliği yapılarak, ortak projeler hazırlanacak.

Ailelerin çocukları ile sağlıklı ilişki kurmaları, koruyucu ailelik, çocuk hakları, çocuk ihmal ve istismarlarının önlenmesi, çocukların suça yöneltilmemeleri, çocukların sokakta çalıştırılmamaları, sokakta bekleyen tehlikeler, çocukların küçük yaşta evlendirilmemeleri, töre cinayetleri, kadının insan haklarının geliştirilmesi, kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi gibi konularda toplumda bilinç ve duyarlılığın artırılması amacıyla çeşitli faaliyetler yapılacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen hutbe, vaaz ve benzeri faaliyetlerden işitme engellilerin yararlandırılmasına katkı sağlamak üzere, camilerde işaret dili tercümanı bulundurulmasına yönelik ortak çalışma yürütülecek. İbadethanelerin özürlüler için erişilebilir ve ulaşılabilir hale getirilmesi konusunda ortak çalışmalar yapılacak.