Düzenli olarak sinemaya gidiyorsanız izlediğiniz filmlerin de, fragmanların da giderek aynı filmin varyasyonları gibi göründüğünün siz de farkına varabilirsiniz.
Özellikle gençlere yönelik filmlerde bugünlerde sürekli işlenmekte olan yakın gelecek ya da alternatif gelecek senaryolarının çoğunun yıkılmış ya da çökmüş bir toplumda hayatta kalmaya veya toplumu düzeltmeye çalışan genç bireylerin öykülerini anlattığına dikkat edebilirsiniz. Yakın zamanda verebileceğimiz en ünlü örnek Suzanne Collins’in [
Açlık Oyunları](https://www.mynet.com/trend/sinema-tv) kitabından uyarlanan ve aynı isme sahip film ve peşisıra sinema salonlarında izleyici karşısına çıkan Divergent gibi benzer filmler olabilir.
Kitap uyarlamaları demişken eğer iyi bir okuyucuysanız ve bilimkurgu kitapları sizin için bir tutkuysa o zaman bu kötü ve karamsar gelecek tasvirlerinin İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri yakanızı bırakmadığının farkında olmalısınız ama artık bu konuyu paylaşan tek edebiyat tarzı bilimkurgu değil. Daha doğrusu sizin okumaya alıştığınız bilimkurgular değil. Son dönemde Harry Potter'ın fantastik kurguya yaptığı "gençleştirme" hamlesinin bir benzeri daha genç yetişkin okuyucular için "Açlık Oyunları" tarafından bilim kurguya ve özellikle de distopik kurguya yapılmış gibi görünüyor.
Akademik bir yayın olan ve Türkçe'ye Ergen Bireyler İçin Edebiyat olarak çevrilebilecek olan Alan Review dergisinde yayınlanan bir makaleye göre ergenlik dönemindeki bireylerin distopik bilim kurgu edebiyatına gösterdikleri ilgi ve aynı ilginin kaymağını yiyen sinema sektöründeki bu yönelim bir rastlantı değil. Aksine distopik kurguların ve asi genç kahramanlarının bu kadar ilgi görmesinin sebebi (okuyucuların çoğunun ergen olması dışında -eh yani...) birkaç maddede açıklanabilir!
Distopya'nın arka planında nasıl bir senaryo olursa olsun -vahşileşmiş bir toplum, bir diktatörlük rejimi ya da aşırı kapitalist bir toplum- baş kahraman bir noktadan sonra toplumunun kontrolden çıktığını ve insancıl özelliklerini kaybettiğini fark eder. Toplumundaki insanların tavırlarından ve eylemlerinden bıkar ya da tiksinir. Adaletsiz ve acımasız olan bu dünya, kahramanın etrafındaki gerçeklerin farkına varmasına sebep olur. Çoğu distopik örnekte hayata verilen değer bir kesimin rahatı ve güvenliği için feda edilmiştir. Distopik gençlik romanlarında bu adaletsizlik karakteri harekete geçirir. Baş kahramanın bu aydınlanma ve toplumu anlama sürecinde yaşadığı yalnızlık süreci ve zorluklar çoğu zaman ergenlik dönemindeki bir gencin kendini rahatlıkla baş kahramanla özdeşleştirebilmesini sağlar.
Birçok gençlik romanında baş kahraman kendi içinde ve dışarıdan gelen zorluklarla karşılaşır ve bu zorlukların üstesinden gelerek kendi kimliğini oluşturur ya da kendisini kanıtlar. Distopik gençlik romanları da benzer motiflere sahiptir. Karşılaşılan zorlukların çoğu toplumun başarısızlıkları sebebiyle oluşur. Örneğin Açlık Oyunları üçlemesindeki baş kahraman Katniss Everdeen toplumun karşısına çıkartığı zorluklarla oyunlar sırasında karşılaşmak zorunda kalsa da kendi içinde de çatışmalar yaşamaktadır.
Böyle zorluklar karşısında distopya kahramanları toplumun içindeki yerlerini anlayıp, kendi potansiyellerinin farkına varırlar. Gençler de benzer şekilde ergenlik döneminde kendi potansiyellerini ve toplumda bürünecekleri rolleri keşfetmektedir.
Toplumun çığrından çıkmış yapısını fark etmek ve gerek içsel gerek dışarıdan gelen zorluklara karşı mücadele etmek baş kahramanı ait olduğu topluluktan uzaklaştırıp yalnızlaştırabilir. Çoğu gençlik romanında bu yalnızlığı yenmek için bir başka karakter ile kurulan ilişki devreye girer. Kimi zaman romantik bir ilişki de olabilen bu bağ hem baş kahramana yolculuğunda yardımcı olur, hem de kahramanın topluma olan sorgulayıcı bakışına destek olabilir. Ayrıca romantizm her zaman okuyucuyu öyküye bağlamak için harika bir tutkal görevi görür.
Aşk ve arkadaşlığın gençler için ne kadar önemli kavramlar olduğunu açıklamanın hiçbir anlamı yok ancak distopik eserlerin romantizmi ve arkadaşlık ilişkilerini ele alma şekli bu kavramları sadece fiziksel yakınlaşmalar olarak tanımlanmaktan çıkarır. Okurun sorumluluk algısını geliştirmesine, başkalarının hayatına katabileceği bakış açılarının değerini görmesine ve başka insanlar ile kurulan ilişkilerin bireyi hem iyi hem de kötü yerlere götürebileceğini anlamasına yardımcı olur.
Eğer siz de bilim kurgunun bu karanlık aromasından her zaman hoşlanan kişilerdenseniz ne mutlu size! Bilim kurgunun yeni gelecek umutları taşımaktan çok içinde yaşadığımız toplumun neden istediğimiz geleceğe dönüşemediğini sorgulayan harika dünyasını takdir etmemek mümkün mü...
Ama elbette ki Distopik romanlar çoğu zaman sizin damak tadınıza uymayabilir. Siz içinde yaşadığınız toplumun yozlaşmış yönlerini çoktan fark etmiş ve buna alışmış ya da içinizdeki isyan ateşini yıllar önce söndürmüş olabilirsiniz ancak bir dahaki sefere sinemada oturup aynı filmin farklı versiyonlarının nasıl bu kadar çok tuttuğunu düşündüğünüzde etrafınızda oturan genç izleyicileri de hatırlamanızda ve o yaşta nasıl hissettiğinizi düşünmenizde fayda var.