İSTANBUL (AA) - Kamu Denetçiliği Kurumu Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, idare ile vatandaş arasındaki sorunların öncelikle dostane şekilde çözülmesine gayret etiklerini belirterek, "2017 yılında 17 bin 131 başvuru aldık. Hukuka uygun olan başvuruların çözüm oranı yüzde 80. Bunların yüzde 60'ını dostane çözdük. İnsanları ikna ederek çözüyoruz." dedi.
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ile Milli Eğitim Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü iş birliğiyle düzenlenecek "İstanbul Liselerarası İyi Yönetim İlkeleri Yarışması"nın tanıtım toplantısında Malkoç, Türkiye'de her alanda olumlu gelişmeler yaşandığını anlattı.
İnsanların aldıkları kamu hizmetinden memnun olup olmadıkları, memnuniyetsizlikleri varsa, işlerin düzeltilmesi için müracaat edecekleri yerler olduğunu anımsatan Malkoç, "Bunların başında mahkemeler geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız 2003 yılından sonra bunlara bir şey daha ilave etmeye çalıştı. Dünyadaki deyimiyle ombudsmanlık, Türkiye'deki ifadesiyle Kamu Denetçiliği Kurumu. 2003 yılında Ombudsmanlık Kanunu çıktı. Dönemin Cumhurbaşkanı (Ahmet Necdet Sezer) bunu geri çevirdi. Gerekçesi ise 'alternatif yargı oluşturuyor' şeklinde oldu. O dönem Türkiye'nin içinde bulunduğu durum ve gereksiz itirazları hatırlarsınız. Meclise tekrar geldi. Ardından Meclis aynı kanunu çıkardı." diye konuştu.
Kanun çıktıktan sonra bu sefer de işin Anayasa Mahkemesine taşındığını dile getiren Malkoç, şöyle devam etti:
"Anayasa Mahkemesi kanunu iptal etti. Vatandaşın derdini dinlemek bu kadar zor mu? Anayasada bunun yeri olmadığı ifade edildi. İdarenin, kamunun verdiği bir hizmetten dolayı bir derdi, sıkıntısı olanın dinlemek için anayasada bunun yerinin olması mı gerekiyor. Ardından Sayın Cumhurbaşkanımız bıkmadan, usanmadan çalıştı ve nihayet Kamu Denetçiliği Kurumu, anayasada yerini aldıktan 2012 yılında 6328 sayılı yasa ile kanunlaştı. 2013 yılında ise şikayetleri almaya başladık. Alternatif yargı falan oluşmadı."
Malkoç, KDK'nın çok güzel bir müessese olduğunu vurgulayarak insanların derdini gece gündüz dileyip sorunlarını çözmeye çalıştıklarını kaydetti.
KDK'ya başvurmanın çok kolay olduğunu, dilekçe sırasında kimseden herhangi bir harç alınmadığını ve taleplerin en geç 6 ay içinde karara bağlandığını anlatan Malkoç, şöyle konuştu:
"İdare ile olan derdin öncelikle dostane şekilde çözülmesi için gayret ediliyor. 2017 yılında 17 bin 131 başvuru aldık. Hukuka uygun olan başvuruların çözüm oranı ise yüzde 80. Bunların yüzde 60'ını dostane çözdük. İnsanları ikna ederek çözüyoruz. Çok değişik şikayetler alıp vatandaşın derdini çözmenin yanında değişik faaliyetlerimiz de var. Türkiye her alanda ilerlediği gibi üniversite ve lise alanında da çok mesafe aldı. Türkiye'de 206 üniversite var. 7,5 milyon üniversite öğrencisi var. Bu üniversitelerde 7,5 milyon öğrencimize ulaşıp, onlara hakkaniyeti, iyi yönetimi anlatmak için üniversitelerde ombudsmanlık kulüpleri kurmaya başladık. 2018'de başladığımız bu çalışmayı 60 üniversitede tamamladık. Önümüzdeki yıl bunu 150'ye çıkaracağız. 7,5 milyon öğrenciye bu şekilde ulaşmış olacağız."
- "Annem ve babam beni okula göndermiyor"
Yanlarından velisi veya vasisi olmadan da 18 yaşından küçüklerin başvurularını aldıklarını, bunun ise KDK'nin bir başka özelliği olduğuna dikkati çeken Malkoç, "Çok farklı şikayetlerle geliyorlar 18 yaşından küçükler. 'Annem fazla ders çalıştırıyor. Cep telefonumu aldı. Annem ve babam beni okula göndermiyor' gibi çok fazla şikayetler geliyor. İstanbul'da bir milyon civarında lise öğrencisi var. Bu lise öğrencilerimiz arasında, adaleti, hakkaniyeti, iyi yönetim ilkelerini yaygınlaştırmak için KDK'yı anlatmak, gençlerin anne ve babalarının dertlerinin çözümün yardımcı olmak için Türkiye genelinde yaptığımız çalışmaların bir benzerini de İstanbul'da yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Liselerdeki yavrularımız arasında yarışma düzenliyoruz" diyen Malkoç, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kompozisyon, resim veya dijital resim, sloganlı afiş tasarımı ve kısa film ile animasyon yarışması düzenliyoruz. Biz sizleri yarıştıracağız. Sizlerle beraber İstanbul'daki liseleri yarıştıracağız. Bu yarışmaların sonunda finali, eğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da uygun görürse ve zamanı da müsait olursa İstanbul'un güzel bir salonunda ödül törenini yapacağız. Koyduğumuz hedeflerimiz var. O hedeflere Türkiye'yi sizler taşıyacaksınız. Onun için sizin yetişmeniz çok önemli. Bütün gayretler bunun içindir. Emeği geçenleri kutluyoruz."
- "Hukuka uyacağız"
Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ise vatandaşa tepeden bakan anlayışın değil hizmetkar olduğu yaklaşımının doğru olduğunu belirtti.
"Hukuka uygunluk şart" diyen Kahraman, "Büyük devlet olmak istiyorsak, hukuka, adalete uygun hareket edeceğiz. Teraziyi tam tutacağız. Ailede de böyledir. Hukuka uyacağız. Nefsi olarak hukuka uyarsak, o ailede huzur ve saadet vardır. Aynı şey ülke için de geçerlidir." dedi.
Geçmişte devlet dairelerinde insanlara yapılan olumsuz muameleye ilişkin örnekler veren Kahraman, şöyle konuştu:
"Vatandaşın verdiği parayla o memur maaş almaktadır. Yani vatandaş veriyor onun maaşını. Yani vatandaşın hizmetçisidir. Yani hizmetkar memurdur, öbürü patrondur. Oysa o 'ben devletim der', 'Karşında kim var biliyor musun?', 'Benim bir düğmeyi sökmek 6 aydan başlar'.. Allah.. Allah. Şeref Bey bunu yıkacaksınız. Cumhurbaşkanımızın dediği bu. Halkla bütünleşmek. Tepeden bakmak değil. Cumhurbaşkanımız 'Garson Devlet' diyor. Hizmet eden devlet. Huzur öyle gelir. Dosyalar öyle azalır."
Bugünkü gençlerin eski eziyetleri bilmediklerini anlatan Kahraman, sözlerini, " 'Adalet mülkün temelidir'. Bu söz Hazreti Ömer'indir. Duruşma salonlarında görüyoruz bu sözü. Evet adalet mülkün temelidir ve adil olmak zorundayız. Türkiye adil olacak inşallah. Mazimize sahip olacağız, kendimize geleceğiz. Büyük devletiz adaleti sağlayacağız." diye tamamladı.
Konuşmaların ardından Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, eğitim ve sivil toplum kuruluşlarına katkılarından ötürü Bilal Erdoğan'a plaket hediye takdim etti.