Gençlik döneminde kafalar neden karışır?

Karışık kafalar, kararsızlıklar, umutla umutsuzluk, neşeyle hüzün, özgürlükle bağımlılık arasında hızla sallanmalar... Çok aşık olmalar ve -hemen ardından- çok nefret etmeler,çok eğlenmeler, çok sıkılmalar,çok hareketliyken çok hareketsizleşmeler. Belirsizlikten yakınmalar ama belirlilikten de kaçınmalar!

Gençlik çağı için bu listeye daha pek çok çatışmalı durum eklemek mümkün. Kuşaklara göre dinlenilen müzikler, giyim kuşam modası ve/veya eğlence eğilimleri değişse de temel nitelikler benzerdir. O "bizim zamanımızda..." diye başlayan cümleden, tüm zamanların gençleri nefret etmiştir örneğin. Çünkü "artık o zaman değildir bu zaman" ve genç de kendi zamanının koşullarına göre yaşamak, kendi zamanını deneyimlemek istemektedir. Haklıdır da. Canı yanacak, can yakacaktır; mutlu edecek, mutlu olacaktır; sevecek sevilecektir ya da tam tersi!.. Ancak yaşayıp deneyimledikçe, eksikleri yanlışları görecek, tamamlamaya, düzeltmeye çalışacaktır. Daha doğrusu böyle olmalıdır. O eksik ve yanlışların üzerini örtüp, yokmuş, öyle değilmiş gibi davranmak (veya düşünmek), geleceği tehlikeye sokar.

Reklam
Reklam

Genç insanın deneyimlemek konusundaki ısrarlı tutumu ve cesareti yaşamı tanımak biriktirmek anlamında önemlidir. Ancak bunun sınırları da olmalıdır.Deneyimlerin devamı isteniyorsa (ki istenir !) cinsellik, uyuşturucu ve uyarıcılar, alkol, şiddet, hız yapmak vb. konularda, merakların törpülenmesi, hazların ertelenmesi şarttır.

Cinsel birlikteliğin hazzı tartışılmaz; ama insan yavrusunun bir kuzudan daha çok bakıma muhtaç olduğu da tartışılamaz. Her türlü uyuşturucu ve uyarıcı sizi önce kandırır, sonra da öldürür. Bu konuda hiç kimse istisna değildir. Unutmayın ki dünyanın en büyük ve güzel gençlik hareketini (68 kuşağı-çiçek çocukları-), Amerika, gençleri LSD'ye alıştırarak durdurabilmişti. Gençlerin sorgulayıp eleştirdikleri sisteme karşı, özgür ve cesur davranışlarını yok etmenin en iyi yolu, onları bağımlı kılmaktır. Bu da uyuşturucu ve uyarıcılar, alkol, televizyon, moda, aşırı tüketim vb. gibi kendinden uzaklaşma, sorgulamama yöntemleriyle rahatlıkla yapılabilir.

Gençler için hayat kısadır! 60 yaş ya da 15 yıllık evlilik gibi zaman dilimleri, onlara inanılmaz(!) gelir. Bu nedenle geleceği kurmayı akıl etmezler. Akıl etseler bile bu, süslü püslü, ayağı yere basmayan hayallerden ibarettir. O halde bu tür bilmemeleri çok doğal olan konularda, erişkinlerin uyarı ve bilgilerini dikkate almaları gerekir. Zira yapabilecekleri daha iyi bir şey, bir seçenek yoktur.

Reklam
Reklam

Günümüz gençliği (80 sonrası diye de tanımlanan), kendine has bazı niteliklere sahip elbette. Bunların olumluları bir yana, ben (mesleğim gereği) olumsuzlarını ortaya sereceğim: En büyük sorun, tersten düşünüyor oluşları. "Para olsa okuyacağım / çalışacağım" gibi. Oysa -zor da olsa- okuyup, çalışınca para kazanıldığı bir gerçektir. Her ne kadar günümüz sistemi aksi doğruymuş gibi gösterse de, binlerce yıllık insan deneyimi bize çalışınca para kazanıldığını gösterir. Hedeflerle, onlara ulaşmak için gereken aygıtlar ve yollar yer değiştirmiştir. "Para" hedef değil aygıttır. Bir konuda uzmanlaşmak, tatile gitmek, ya da balığa çıkmak, hedef olabilir; dünyayı dolaşmak, insan yetiştirmek, ozon tabakasındaki deliği yok etmek de birer hedeftir. Ama para, diploma, araba, elbise, parfüm, tekne, ev, vb. gibi şeyler hedef değildir. Çünkü onlar bir şey için size gereken araçlar/aygıtlardır. Araba bir yerden bir yere gitmeniz için, tekne balık tutup açık denizde yüzebilmeniz için, ev içinde huzur ve güvenle yaşayabilmeniz için, elbise beğenilmeniz için, parfüm çekici olabilmeniz, diploma uzmanlaşabilmeniz, para bu aygıtlara sahip olabilmeniz için birer araçtır. Bunları hedef olarak gördüğünüzde, sadece bunlara sahip olmuş, ama bunlarla ne yapacağını bilmeyen insanlar olmaktan öteye geçemezsiniz. Bu da hayal kırıklığı ve doyumsuzluk demektir.

Reklam
Reklam

Bir başka büyük sorun cehalet! Okumuş ya da okumakta olanlar bu bölümü atlamasın; çünkü lise/üniversite bitirmek cahil olmamayı gerektirmez. Dünyada, ülkemizde ve yaşadığımız yerde olup bitenler ve olmakta olanlara dair bilgi sahibi olmalısınız. Ne, neden, nasıl sorularına yanıtlar aramalı ve yorum yapabilmelisiniz. Bilgi ve görgü kaynağı televizyon ile sınırlı ise o kişi cahildir. Uğur Mumcu'nun dediği gibi "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz!" Felsefesi çalınmış bir gençlik olarak, televizyon, bilgisayar ve paraya kilitlenmiş bir yaşam dayatılmakta sizlere. Bu da bunalım, kompleks, yalnızlık demek. Bundan kurtulmanın yolu ise "bilgi"den geçer.

Anahtar Kelimeler: