Genelkurmay çatı davası

Bugün görülen duruşmada esasa ilişkin savunmasını yapan sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski tümgeneral Mehmet Dişli, hakkındaki iddiaları reddetti ve "bu oluşumun üyesi olmadığını" ileri sürdü

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı davaya devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, sözde konsey üyesi eski tümgeneral Mehmet Dişli, dün görülen celsede başladığı esasa ilişkin savunmasına bugün de devam etti.

Sanık Dişli, olay gününü Genelkurmay karargahından Akıncı Üssü'ne geçişi ve Çankaya Köşkü'ne dönüşü olmak üzere çoğunlukla dönemin Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yanında geçirdiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Akıncı Üssü'ndeki darbecilerin vazgeçmesi konusunda Akar'ın talimatını 143. Filo'dakilere ilettiğini iddia eden Dişli, Akar'ın ifadesinde geçtiği gibi kendisine, "Komutanım beni dinlemiyorlar." diye bir söz kullanmadığını öne sürdü.

Akar ile bulundukları binada televizyondan gelişmeleri takip ettiklerini anlatan Dişli, Akar'ın darbe karşıtı halk ile karşı karşıya gelen ve içinde ağlayan askerlerin de bulunduğu görüntüler üzerine tepki göstererek kendisine, "Rezalet, Silahlı Kuvvetlerin düştüğü duruma bak. Bir haltı beceremedin." ifadelerini kullandığını dile getirdi.

Akıncı'da bulundukları yaklaşık 9 saatin 8'inde Akar'ın yanında bulunduğunu ileri süren Dişli, bunun dışındaki zamanlarda da Akar'ın kendisine verdiği emirleri filolardaki askerlere ilettiğini iddia etti.

Darbe girişiminin bastırılmasından sonra Akar ile aynı helikopterle Çankaya Köşkü'ne geçtiklerini, bu konuda talimatı Akar'ın verdiğini öne süren Dişli, gözaltına alındığı 16 Temmuz 2016 saat 16.30 sularına kadar kurulan kriz merkezinde Akar'ın emirleri doğrultusunda faaliyette bulunduğunu savundu.

Reklam
Reklam

- "Sekreterya görevi yaptım"

Eski tümgeneral Dişli, iddianamede yer alan, "darbenin başına geçmesi" teklifini kabul etmemesi üzerine "Akar'ın Akıncı Üssü'ne tahliyesi" yönünde talimat verdiği suçlamasını da kabul etmedi.

Söz konusu hususun Akar'ın ifadesinde dahi yer almadığını savunan Dişli, Akar'ın helikoptere bindirilmesine ilişkin görüntüleri izleterek burada bulunan kimseye emir verir bir hal tarzının bulunmadığını beyan etti.

Olay günü Akıncı'ya geçtikten sonra sözde konseyin diğer üyeleri Orhan Yıkılkan, Levent Türkkan ve Ramazan Gözel ile telefon irtibatını sürdürmesiyle de suçlandığını anımsatan Dişli, yaptığı telefon görüşmelerinde Akar'ın emirlerini ilettiğini ileri sürdü.

Dişli, "7 saat 14 dakika boyunca üs karargahında Akar'ın bulunduğu odadaydım. Komutanın yanından ayrılıyorum, telefon görüşmesi yapıyorum, emirlerini yerine getiriyorum, geri dönüyorum. Her ne kadar bu telefon görüşmeleri esnasında, filo binasına gittiğim sırada hiçbir kimseyle temasım yok. Bu darbe faaliyetlerini yerine getirme olabilecek kamera kaydı yok." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Darbeci olmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini savunan Dişli, "Ben olay günü tamamıyla bir karargah subayı gibi hareket ettim. Genelkurmay Başkanına sekreterya görevi yaptım. Başkanın emri doğrultusunda telefon görüşmesi yapmak, emirlerini iletmek darbe faaliyeti kapsamında değerlendirilemez. Her seferinde odasına girerken topuk selamı veriyorum, bunu orada bulunan astsubaylar da söylüyor. Bu nasıl bir darbeci profilidir?" iddiasında bulundu.

- "Buna kargalar bile güler"

15 Temmuz'un askeri kanadındaki planlayıcı ve icracılardan oluşan sözde yurtta sulh konseyi hakkında da ifade veren Dişli, "konsey üyesi olmadığını" ileri sürdü.

İddianamede de konseyin kimlerden oluştuğu yönünde kesin bir tespit olmadığını öne süren Dişli, "Bu oluşturulmuş bir listedir. Bu listenin hiçbir anlamı yok. Evet ortada bir konsey var ancak bu 38 kişi konsey üyesi olamaz. Hele hele bu 38 kişi ülkeyi yönetecek derseniz buna kargalar bile güler." savunması yaptı.

Dişli, "Ben darbeci değilim, kimse bana darbeci diyemez. Orduya girdiğimde daha 18 yaşındaydım, bugün 57 yaşındayım. Ben Mektebi Harbiyeliyim. Ettiğim askerlik yeminine ve sancağa ihanet etmedim, etmem." ifadelerini kullanarak mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.

Reklam
Reklam

Davanın görülmesine yarın devam edilecek.

Anahtar Kelimeler: