ANKARA (İHA)- Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, TESEV'in anket sonucu ile ilgili olarak, "Bu araştırmada görünen o ki, genişleme süreci mümkün değildir" dedi.
Mesut Yılmaz, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı tarafından yapılan "Türk Halkının Avrupa Birliği (AB) Üyeliği'ne Bakışı" konulu raporun açıklandığı Ankara Shareton Otel'deki toplantıya katıldı.
Sadece araştırma sonuçları ile ilgili konuşmak istediğini belirten Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, kamuoyu araştırmalarının, günümüzde en sık kullanılan yöntem olduğunu söyledi. Yılmaz, bu tür araştırmaların, halkın görüşlerini yansıttığını, aynı zamanda da karar vericilere yön verdiğini belirterek, "Ama bilinmesi lazım ki yöneticiler kamuoyu araştırmalarına uygun olarak karar vermezler. Eğer AB'nin karar alıcıları kendi kamuoyu araştırmaları doğrultusunda karar almış olsalardı, Helsinki Zirvesi'ne gidilemezdi. Bu araştırmada görünen o ki, genişleme süreci mümkün değildir. Demek ki karar vericiler, kamuoyu araştırmalarındaki sonuçların aksine risk alarak bazı kararları alma durumunda kalabilirler" dedi.
"AB, DEMOKRATİK SİSTEMİN GÖSTERGESİ OLACAK" AB'nin, Türkiye'de demokratik sistemin göstergesi olacağını savunan Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Bugünkü sonuçlar bize gösterdi ki, Türkiye'deki karar alıcıların böyle bir riske girmelerine gerek yoktur. Son zamanlardaki kamuoyu araştırmalarında AB konusundaki görüşler sorulmaktadır. Kamuoyu araştırmalarına göre halkın yüzde 80'i AB'yi desteklemektedir. Türkiye'de halkın bu kadar desteğini kazanmış geleceğe ilişkin başka bir projemiz yoktur. Onun için AB üyeliği bugün veya yarın gerçekleştirecek bir projedir. Bizim AB'yi desteklememizin nedeni, Türkiye'nin tarihi süreci ile alakalıdır" diye konuştu.
Mesut Yılmaz, Türkiye'nin, 200 yıldan bu ayna Batılılaşma sürecinde olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "AB üyeliği bu sürecin doruk noktasını oluşturacaktır. Bizim AB'yi desteklememizin nedeni evrenseldir. Bugün insanlığın normları evrenseldir. Bu milletimizin hakkı olan bir durumdu. AB üyeliğine girmekteki başka bir neden de, hepimizin yakındığı Türkiye'deki bazı yapısal bozuklukların giderilmesidir. Mesela tek başına milli gelirimizin hiç olmazsa 10 bin dolara yükselmesi ve yabancı sermayenin ülkeye çekilmesinde AB'nin önemli araç olacağını düşünüyoruz. Türkiye'deki laik, antilaik kutuplaşmanın kaldırılmasında AB'nin son derece iyi bir araç oluşturacağına inanıyorum. AB'nin, Türkiye'nin bugün yaşadığımız bütün sorunlarının çözümünde en uygun çerçeveyi oluşturacaktır."
"GİZLİ BİR EL, AB KARŞITI HAREKAT YÜRÜTÜYOR" Son zamanlarda, Türkiye'de adate gizli bir el tarafından AB aleyhtarı bir harekat yürütüldüğünü ifade eden ANAP Genel Başkanı, "AB için atmamız gereken adımlar, adeta AB için verilecek bir taviz şeklinde yansıtılmaktadır. Kültürel haklar AB'ye verilecek bir taviz değil, aksine Türkiye'nin atması gerekip de atmamış olduğu bir noktadır. Son zamanlarda gözlediğim bir başka yanlış da, Avrupa'da, özellikle Almanya'da Türkiye'nin AB üyeliğini istemeyen bazı düşünürler, bazı politikacılar, bazı eski politikacıların sık sık dile getirdikleri bazı görüşler. Türkiye'nin AB yolunda engel oluşturan, karşı çıkan direnen çevrelerin bu hareketlerinden memnun olanlar, Türkiye'yi Avrupa'da görmek istemeyen Avrupalılardır. Nasıl dün AB'ye karşı çıkan görüşleri ile bugünkü tutumlarına baktığımız zaman dünkü tutumlarından pişmanlık duyuyorsa, bugün AB yolunda Türkiye'yi engelleyenler de meseleyi bir kez daha düşünmelidirler" diye konuştu.