Gezip gördükleri yerlerden paylaştıkları fotoğraflar ile yüz binlerce takipçi edinen gezgin Buğrahan ve Begüm çifti, tüm dünyanın etkilerini hissettiği korona virüs (Covid-19) sebebiyle aylardır evde kaldıktan sonra, 1 Haziran'dan itibaren ilan edilen yeni normalleşme süreciyle yeniden yollara çıktı. 103 günlük bir gezi gerçekleştiren ünlü çift, Covid-19 salgınının yaşandığı bu süreçte, Türkiye’nin farklı illerinde bulunan 28 ayrı otelde konaklayıp, 78 yerde yemek yemesine rağmen aldığı tedbirler sayesinde sağlıklı bir şekilde Eskişehir’deki evlerine geri döndü.
Daha önce de dünyanın farklı yerlerine yaptıkları gezilerle dikkat çeken çiftlerden Buğrahan Uzunca, Korona virüs sürecinde yaptıkları gezilerde aldıkları tedbirler sayesinde hasta olmadıklarını dile getirirken, vatandaşların pek çok konuya dikkat etmediklerini gözlemlediklerini ifade etti.
Yaptıkları gezi sırasında koronavirüse karşı aldıkları tedbirler hakkında konuşan Buğrahan Uzunca, “Şuna çok dikkat ettik; yanımda her zaman kolonyayla geziyorum. Çünkü illaki bir yerlere dokunuyoruz. Bankamatiğe gidiyoruz, etrafa dokunuyoruz, bir şeylere dokunduğum anda bir bilinç oluşuyor ‘Artık elim pis, aman bir yeri ellemeyeyim' şeklinde. Zaten yüzüme dokunmayı tamamen unuttum. Bu 103 gün boyunca gezdik, çok şükür bir şey olmadı. Bu süreçte 28 ayrı otelde kalırken, 78 farklı mekanda da yemek yemişiz. Bunu da tedbirli davranarak sağladığımızı düşünüyorum. Gittiğimiz tatil yerlerinde odaların ve diğer alanların çok güzel temizlendiğini gördük. Biz ona rağmen yanımızda hiç değilse yastık kılıfı götürdük. Nedir yani hiç yer bile kaplamıyor diye düşünüp aldık yanımıza. Onları düzenli yıkayarak yastıklarımıza geçirdik. Sonuçta kişisel eşyamız ve bunu gönül rahatlığıyla kullanabildik” şeklinde konuştu.
İnsanların hatalarıyla üzücü bir şekilde karşılaştığını ifade eden Uzunca, “Gittiğimiz yerdeki önlemlerden bahsedeyim öncelikle. Fena değildi diyebilirim, fakat insanlarda bu bilincin oluşmadığını çok net bir şekilde gördüm. Mesela birisi denizden çıkıyor, duşa gidiyor, duş kapağını açıp içeri giriyor ve suyla hemen ellerini yüzüne sürüyor. O duş kapağına kaç kişi dokundu nereden biliyorsun? Yani o bilinç oluşmadı insanlarda bir türlü. Örneğin birisi tırabzanla denizden çıkıyor. Sonuçta ne kadar tuzlu su, antiseptik falan deseler de bir önceki temas eden insan virüsü taşıyor olabilir, o demirlere dokunabilir ve sen de o demirlere dokunup duşa girdiğinde elini direkt yüzüne sürersen virüs bayram eder” diyerek yaşadığı olayları anlattı.
Restoran ve işletmelerin ne gibi önlemler aldığına ve müşterilerin nasıl davrandıklarına da değinen Uzunca, devamında şunları söyledi:
“Restoranlarda dikkat ettiğimiz hususlara gelelim. Masaların arasında hep bir boşluk var falan deniyor ama bana eskisi gibi geldi boşluklar. Yani öyle inanılmaz bir boşluk ya da çok seyrek bir oturuş yoktu. İnsanlar oturuyorlar, hemen önlerine gelen birayı içiyorlar, ondan sonra o kimin dokunduğu belli olmayan bardağı ellemesine rağmen ekmeğini tekrar alıyor, çatalı bıçağı dezenfekte etmeden yemeye başlıyor. Biz bunları çok üzülerek gördük ve bizden başka kimse maalesef önlem almıyordu. Biz hemen kolonyayı çıkarıp bir peçetenin üzerine döküp kullanacağımız şeyleri temizliyorduk. Sonradan da fark ettim aslında bunu eskiden yapmış olsaydık herkes bize hasta gözüyle bakardı ama şimdi bu dönemde ne kadar doğru bir hareket yaptığımızı öğrenmiş olduk.”
Yurt dışında gezmek için gidilen çoğu ülkede 14 günlük karantina süreci yaşanacağı için insanların yurt içinde gezmesinin daha mantıklı olduğunu ifade eden gezgin Buğrahan Uzunca, gezmek isteyenlere bazı tavsiyeler verdi. Uzunca, “Yurt dışında şu anda Balkan ülkeleri açık, Ukrayna açıktı ama tamamen kapattı kapılarını. Birçok ülke şu anda açık lakin 14 gün karantina şartından dolayı kimse gitmeyi tercih etmiyor. En son Kazakistan açmış. Gidebileceğimiz böyle birkaç ülke var. Yani vize varsa Bulgaristan gibi bazı Avrupa ülkeleri açık durumda. Şu anda vize alımları falan da çok güçtür. Bu tarz yerlere gidebilirler ama mesela oraya gittin diyelim ki, bir şey geldi başına veya virüs kaptın; ne yapacaksın? Herkesin kafasındaki soru işareti bu. Ülkende olsan hiç değilse hastaneye gidiyorsun, kendi dilin konuşuluyor, hallediyorsun bir şekilde. Bu anlattıklarım doğrultusunda ülke içinde gezmek en mantıklısı. Çünkü burada sosyal sigortan var, bildiğin yer, hangi numarayı alacağını biliyorsun, dilini biliyorsun. Burada eğer ki başına bir şey gelirse ve durumun kötüleşirse bu tarz bir avantajın var. Tabii biz de bundan korktuğumuz için şimdilik bir yurt dışı planı yapmıyoruz” diye konuştu.
Rotasını çizip gezi planı yapmak isteyenler için çok uygun bir döneme girildiğini ifade eden Buğrahan Uzunca, “Şurası daha güvenli diye bir yanlış yönlendirme yapamam, çünkü insan her yerde. İstanbul’dan, Ankara’dan insanlar gezilecek yerlere akıyorlar fakat Asos sakin bir yer diyebilirim. Bodrum inanılmaz kalabalıktı. Çeşme ve Alaçatı’yı hiç planımıza dahi almadık çünkü birkaç tane hikâye izledim, video izledim oralarda çekilmiş olan. Durum öyle ki; iğne atsan yere düşmüyor. Bu güveni nereden aldılar diye düşündüm kendi kendime. Sürekli de böyle devam ettiği için Çeşme ve Alaçatı’yı programımıza eklemedik ayrıca şu anda zaten orada sezon da bitti. Şu dakikadan sonra insanlar her yere gönül rahatlığıyla gidebilir. Dersler başladı, havalar soğuyor derken şu anda gezmek için en güzel zamanlar denilebilir. Bu dönemde bütün sahil kesimlerini herkese tavsiye edebilirim” diyerek yaşadıkları süreci anlattı.