"Girit gibi Kıbrıs'ı da kaybedeceğiz"

ANKARA (İHA) - CHP Grup Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Kıbrıs konusunda hükümetin ve Meclis'in tarih karşısında sorumlu olduğunu vurgulayarak, "Kıbrıs'ı vermek şehitlerin kanını vermektir" uyarısında bulundu.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın hükümete karşı tavır aldığını kaydeden Öymen, hükümetin Denktaş'ı, sesini duymamak için Meclis'e çağırmadığını söyledi. "Demek ki biz sayın Denktaş'ı bile ikna edemedik" diyen Öymen, Türkiye'nin Girit gibi Kıbrıs'ı da kaybetmesinden korktuklarını bildirdi.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a anlaşmaya son şeklini verme yetkisinin bırakılmasının kabul edilemez bir durum olduğunu kaydederek, "Kendisine saygısı olan hiçbir devlet son sözü başkasına bırakmaz" dedi.

Reklam
Reklam

TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen 'Kıbrıs' konulu genel görüşmede CHP adına söz alan Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Kıbrıs konusunda son 30 yılın en önemli dönemicine girildiğini söyledi. Hükümetin izlediği yöntemi doğru bulmadıklarını kaydeden Öymen, Türkiye'nin dünyada bir örneği bulunmayan bir yöntem izlediğini savundu. Metne son şeklinin verilmesi yetkisinin BM Genel Sekreteri'ne bırakılmasının dünyada emsali görülmemiş bir uygulama olduğuna dikkat çeken Öymen, böyle bir yöntemin neden Ortadoğu'da, Keşmir'de veya Azeri-Ermeni ihtilafında uygulanmadığını sordu. "Kendisine saygısı olan hiçbir devlet son sözü başkalarına bırakmayı kabul etmiyor" diyen Öymen, uluslararası bir anlaşmanın referanduma sunulabilmesi için öncelikle ilgili hükümetlerin metin üzerinde anlaşması gerektiğini ifade etti. Kıbrıs'ta bunun tam tersinin yapıldığını kaydeden Öymen, hükümetlere kabul ettirilemeyen bir metnin halkın onayına sunulduğunu söyledi.
Kıbrıslı Türkler'in 9 bin sayfalık bir metni kabul ya da reddedeceğine işaret eden CHP'li Öymen, metnin henüz Türkçe çevirisinin bile yapılmadığını ve KKTC parlamentosunda onaylanmadığını bildirdi. Kıbrıslı Türklerin kendi kaderlerini, çocuklarının geleceğini ilgilendiren hayati bir konuda içeriğini tam bilemedikleri bir metin üzerinde, yabancıların yoğun propagandaları ve zaman baskısı altında karar vermek zorunda bırakıldığını vurgulayan Öymen, "Bunu yıllarca zulma uğramış, hiçbir kusuru olmadığı halde baskılara, ambargolara maruz kalmış bir halka reva görenleri tarih affetmeyecektir" diye konuştu. Diplomaside 'şeytan ayrıntıda gizlidir' yönünde bir söz olduğuna atıfta bulunan Öymen, bazen ayrıntı sayılan bir konunun ileride büyük işlere yol açabileceğini söyledi. Hükümeti 'Hiçbir belgeye ayrıntı deyip geçmeyin' diyerek uyaran Öymen, bir devleti sona erdiren, yeni bir devletin oluşturulmasını öngören metinlerin bütün ayrıntılarının incelenmesi gerektiğini dile getirdi. Öymen, "Bu metni bilmeden imzalayamazsınız. 9 bin saygının tamamı önemlidir" uyarısını yaptı.

Reklam
Reklam

9 bin sayfalık metni Başbakan'ın ve Dışişleri Bakanı'nın metni okuyup okumadığını bilmediğini kaydeden Öymen, inceledikleri 200 sayfalık metnin çok önemli belgeleri içermediğinden yakındı. Metinde kurucu devlet anayasalarına atıfta bulunulmasına karşın bunların metinlerinin bulunmadığını belirten Öymen, 9 bin sayfalık metin içinde birçok temel yasa metninin olduğunu ancak bunların büyük kısmının Rum kesiminde hazırlandığını ifade etti. Öymen, metinde yüzlerce uluslararası anlaşma olduğunu ancak bunların da Rumların çeşitli devletlerle ve kuruluşlarla imzaladıkları anlaşmalar olduğunu söyledi. Öymen, Denktaş'ın da metinlerin çoğunu görmediğini söyledi. Hiçbir siyaset adamının bu kadar kısa zamanda 9 bin sayfalık bir külliyatı inceleyerek onaylamasının mümkün olmadığına işaret eden Öymen, "Şimdi sayın Dışişleri Bakanı'na soruyorum, siz ekleriyle birlikte Kıbrıs halkının onayına sunulacak olan metnin tamamını okudunuz mu? Kıbrıs Türk halkından istenilen, içeriğini bilmediği, seçilmiş temsilcilerinin de içeriğini bilmediği, seçilmiş temsilcilerinin de içeriğini inceleyip onaylama fırsatı bulamadıkları, ansiklopedi büyüklüğündeki bir metni gözü kapalı kabul etmektir. Tarihin hangi döneminde hangi ülke böyle küçültücü bir muameleye maruz bırakılmıştır" diye konuştu. "Yapılan iş teslimiyetçilik değil,

Reklam
Reklam

teslimiyetçilikten de beterdir" diyen Öymen, şunları söyledi:
"Kaybettiğiniz bir savaşın sonunda bir teslimiyet belgesi imzalarken bile hiç değilse neyi imzaladığınızı bilirdiniz. Metni okuyup öyle imzalardınız. Tarihimizin yüz karası Sevr anlaşmasını imzalayanlar bile hiç değilse neyi imzaladıklarını biliyorlardı. Şimdi, hiç kimsenin baştan sona okumadğı bir metin hükümetçe kabul ediliyor ve Kıbrıs Türklerine de onaylatılmak isteniyor. Bu tarihimize bir utanç sayfası olarak geçecektir".

Hükümetin Kıbrıs Türklerini ve Türkiye'yi sürüklediği çözüm sürecini 'çözülmek' olarak nitelendiren Öymen, Türk tarafı yaptırabilen iyileştirmelerin çok yetersiz kaldığını, bazı noktalarda Rumları tatmin için eski metnin gerisine giden değişiklikler yapıldığını söyledi. Derogasyonlar konusunda bir garanti elde edilememesini eleştiren Öymen, hükümetin Kıbrıs Türklerini bir riskle karşı karşıya bırakmaya hakkı olmadığını söyledi. Hükümetin Kıbrıs politikası nedeniyle halk nezdinde puan kaybettiğini öne süren Öymen, "Tarih karşısında hükümet ve Meclis büyük sorumluluk içindedir. Hükümetin Kıbrıs politikasını destekleyen bir kişiye bile rastlayamadım. Kıbrıs'ı vermek şehitlerin kanını vermektir" tepkisini gösterdi. Öymen, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı bugün Meclis'e çağırdıklarını ancak Meclis Başkanı'ndan 'Kendisi başvurursa araştırırız' cevabını aldıklarını hatırlatan Öymen, Denktaş'ın hükümetin izlediği politikaya karşı açıkça tavır aldığını kaydett cmeti 'Hiçbir belgeye ayrınti. Öymen, "İlk defa KKTC Cumhurbaşkanı ile ters düştük. Demekki biz sayın Denktaş'ı bile ikna edemedik. Daha önce sayın Denktaş'ı AK Parti ile birlikte çağırdık. Şu an sayın Denktaş'ın sesini Meclis'te duymak istemiyorlar. Çünkü açıkladığı görüşlerden rahatsızlık duyuyorsunuz. Türkiye olarak Girit'i kaybettiğimiz gibi Kıbrıs'ı da kaybedeceğiz" dedi.

Reklam
Reklam

Öymen, sözlerinin sonunda Kıbrıs Türk halkının referandumda gerçekleri gözönünde bulundurarak en isabetli kararı vereceğini umduğunu söyledi. Hükümete, yabancı ülkelere ve uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunan Öymen, "Bu kader günlerinde Kıbrıslı Türkleri baskı altına almaya çalışmayın, onları propaganda bombardımanına tabi tutmayın. Çocuklarının geleceğini ilgilendiren bir konuda bırakın kararlarını özgür iradeleriyle versinler. Eğer Kıbrıslı Türkler, Annan Planı'nı reddetmeyi kararlaştırırlarsa biz saygılyla karşılayacağız" dedi.