'Gizli af: zamanaşımı' raporu

ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından hazırlanan 'Gizli Af: Zamanaşımı' Raporu'na göre, Türkiye'de her yıl 400 bin dosya zamanaşımına uğruyor.
Sadece 2000 yılında savcılık evresinde 117 bin 941, mahkemelerde 365 bin 174, Yargıtay'da 10 bin 728 olmak üzere toplam 493 bin 843 dosya zamanaşımı nedeniyle düştü. Ceza mahkemelerinin verdiği kararların yüzde 24.8'i gibi oldukça büyük bir kısmının başta zamanaşımı olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı düştüğü ortaya çıktı. Raporda özellikle batık bankalar ile ilgili davalarda zamanaşımından faydalanmak için çok sık avukat değiştirildiği ve dava dosyasının incelenmesi adı altında davaların uzadıkça uzatıldığına dikkat çekiliyor.

Reklam
Reklam

Türkiye'de adaletin yavaş işlediği yönündeki şikayetler ATO'nun 'Gizli Af: Zamanaşımı' Raporu'nda gözler önüne serildi. Türkiye'nin her yıl ortalama 400 bin dosyanın düşmesine neden olan bu 'gizli affın' pençesinde kıvrandığı tespitinin yer aldığı rapora göre, görevi kötüye kullananlara, çürük bina yapanlara, devleti dolandıranlara, hayali ihracat yapanlara, bankasının içini boşaltanlara, naylon faturacılara ilişkin davaların çoğu yargılama sürecinin çeşitli evrelerinde düşüyor. 80 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli adlar altında 100'ü aşkın affa imza atan Türkiye, her yıl ortalama 400 bin davayı sonuçlandırmadan rafa kaldırıyor. Rapora göre, sadece 1986-1999 yılları arasında ülke genelinde kapanan dosya sayısı yıllık ortalama 200 bini buldu. 1999 yılında yaklaşık 407 bin dosya zamanaşımı engeline takıldı. Raporda en çarpıcı sonuç ise, 2000 yılına ait oldu. Sadece 2000 yılında savcılık evresinde 117 bin 941, mahkemelerde 365 bin 174, Yargıtay'da 10 bin 728 olmak üzere toplam 493 bin 843 dosya zamanaşımı nedeniyle düştü. Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü'nün 2001 yılı verilerine göre ceza mahkemelerinin verdiği kararların yüzde 24.8 gibi oldukça büyük bir kısmı başta zamanaşımı olmak üzere çeşitli nedenlerle düşüyor.

Reklam
Reklam

Rapora göre, Türkiye'de ceza mahkemelerinde bir davanın ortalama yargılama süresi 2002 yılı verilerine göre 232 gün. DGM'lerde bu süre 364 olurken, çocuk mahkelerinde 557, ağır ceza mahkemelerinde 347, asliye hukuk mahkemelerinde ise 427 gün olarak tespit edildi.

BÜROKRATLARI ZAMANAŞIMI, VEKİLLERİ ZIRH KURTARIYOR Raporda Türkiye'nin yolsuzluk kıskacında kıvrandığı ancak siyasetçi-işadamı-bürokrat üçgeninde kimsenin ceza görmediğine vurgu yapıldı. Kimi suçlarda 5 yıl olan zamanaşımının bir hükümetten diğer hükümete geçene kadar dolduğu, gelen hükümetin yapılan yolsuzlukların farkına vardığında ise geç kalındığı uyarısında bulunuluyor. Rapora göre, bu sürede bürokrat ya zamanaşımı ya da milletvekili zırhına bürünerek davalardan kurtuluyor. Raporda, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nun da görev süresinin sınırlı oluşu ve zamanaşımı engeli ile karşılaşma ihtimali dolayısıyla son 5 yılı mercek altına almak zorunda kaldığına işaret ediliyor. Rapor Araştırma Komisyonu'nun önceki hükümet döneminde görev yapan ve haklarında suç duyurusunda bulunduğu 40'tan fazla bürokrat hakkında açılan 19 davanın düşmesini zamanaşımına çarpıcı bir örnek olarak veriyor. Raporda özellikle batık bankalar ile ilgili davalarda zamanaşımından faydalanmak için çok sık avukat değiştirildiği ve dava dosyası incelemek adı altında davaların uzadığına dikkat çekiliyor. Dava dosyalarıyla ilgili çoğu zaman görevsizlik, uyuşmazlık, yetkisizlik kararları verilerek zamanaşımının ortaya çıktığı vurgulandı.

Reklam
Reklam

MÜKELLEFLER DE VAR Vergi denetmenlerinin 'Vergi Denetiminin Yeniden Yapılandırılması' adlı raporuna da atıfta bulunulan roparda, vergi kaçıran bir mükellefin 5 yıllık zamanaşımı süresinde hiç incelenmeme olasılığının yüzde 85, bir kez incelenme olasılığının ise yüzde 13 olduğu belirtiliyor. Ancak zamanaşımı sürelerinin dolmasıyla vergi alacağı ortadan kalkmıyor. Sadece vergi idaresinin artık bu alacağı talep yeteneği ortadan kalkıyor. Bu nedenle mükellef zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen rızası ile ödemede bulunursa, bu ödeme de hukuken geçerli oluyor.

DEVLET HER ZAMAN KAYBETMİYOR Rapora göre zamanaşımı nedeniyle devlet sürekli kaybetmiyor. Bankalarda mevduat sahipleri tarafından unutulan paralar 10 yıllık zamanaşımı dilimleri halinde gelir kaydediliyor. 2002 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'nun bu nedenle elde ettiği gelir ise 6 trilyonu buldu. Benzer bir durumun Milli Piyango İdaresi'nde yaşandığı da ortaya çıktı. 1 yıl içerisinde almayan talihlilerin ikramiye tutarları gelir kaydediliyor. Milli Piyango İdaresi bu bir yıllık zamanaşımı süresini 3 aya düşürmeye hazırlanıyor. Raporda, Türk hukukunda bütün suçlar zamanaşımına tabii. Ancak zamanaşımı suçların niteliğine göre 6 ay ile 20 yıl arasında değişiyor. Zamanaşımını kesen nedenler devreye girmesi halinde mevcut süreler yarısı kadar daha uzayabilir. Yasalarımız 'dava zamanaşamı' ve 'ceza zamanaşımı' olarak iki tür zamanaşımını tanımlıyor. Dava zamanaşımına ilişkin süreler şu şekilde sıralanıyor:
" - Ölüm ve müebbet hapis cezalarını gerektiren suçlarda 20 yıl
- Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere muvakkat ağır hapis cezasını gerektiren suçlarda 15 yıl
- Beş yıldan fazla, yirmi yıldan az ağır hapis ya da 5 yıldan fazla hapis veya kamu hizmetlerinden ömür boyu mahrumiyet cezalarından birini gerektiren suçlarda 10 yıl
- Beş yıldan fazla olmamak üzere ağır hapis ya da hapis veya sürgün, kamu hizmetlerinden geçici mahrumiyet cezalarını ve ağır para cezasını içeren suçlarda 5 yıl
- Bunların altındaki cezaları içeren suçlarda 6 ay."

Reklam
Reklam

AYGÜN: "AFLARIN EFENDİSİ ZAMANAŞIMI" Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye'de ceza davalarında zamanaşımına uğrama oranlarının çok yüksek olduğunu belirterek, "Türkiye'de gizli bir af müessesi çalışıyor ve vicdanlar sızlıyor. Kim ne derse desin, afların efendisi zamanaşımıdır. Şimdi bu zamanaşımea Komisyonu'nun da görev süresı süreleri arttırılmaya çalışılıyor. Ancak bu da yeterli olmayabilir. Çünkü davalar çok uzun sürüyor. Bunun önü alınmazsa düzenleme bir işe yaramayabilir. Bir davanın mevcut zamanaşımı sürelerinde bitirilememesi hukuk ayıbıdır. Bazı davalar az sayıda da olsa 20-30 yıl sürebiliyor. Ceza davalarında çoğu dava 4-5 yılı buluyor. Bu sürenin 1.5 yıla kadar düşürülmesi gerekiyor. Zamanaşımına uğrayan davalarla ilgili olarak davaya bakan hakimler hakkında da soruşturma açılabilmelidir" dedi. (DA-