Kocaeli'nin Gebze İlçesi'nde bulunan Anadolu Sağlık Merkezi'nin (ASM) Dahiliye Uzmanı Dr. Sadi Rüştü Vural, halsizlik, çabuk yorulma, çok üşüme ve baş ağrısı gibi şikayetleri olanların, 'anemi' ya da halk arasındaki adıyla kansızlık hastalığına yakalanmış olabileceklerini söyledi.
ASM Dahiliye Uzmanı Dr. Sadi Rüştü Vural, birçok kişinin şikayet ettiği halsizlik, çabuk yorulma, çok üşüme ve baş ağrısı ile hamile ve yeni doğum yapmış ya da genç kızlık dönemine girmişlerde, bu tarz şikayetlere, anemi ya da halk arasında bilinen adıyla kansızlık hastalığının yol açabileceğini söyledi. Kandaki alyuvar sayısının veya hemoglobin içeriğinin azalması sonucu ortaya çıkan anemi hastalığının genelde üç nedeni olduğunu belirten ASM Dahiliye Uzmanı Dr. Sadi Rüştü Vural, "Anemi hastalığı, kan kaybı, alyuvar (eritrosit) yapım bozukluğu ve alyuvarların yıkımında artma nedenlerinden oluşur. Anemi olduğu düşünülen bir hastada ise, ilk önce gerçekten söz konusu hastalığın bulunup bulunulmadığını tespit etmek gerekir. Bunun için eritrosit sayımı, hematokrit ve hemoglobin araştırmasına başlanır. İkinci olarak da, aneminin hangi tipte olduğunu bulmak esastır. Zira nedeni bulmak için alyuvarların büyük mü küçük mü olduğunun ve içlerindeki hemoglobin miktarlarının tayinine ihtiyaç vardır. Ayrıca, retikülosit denilen, eritrosit öncü hücrelerinin sayımı, lökosit sayımı ve formülü, kemik iliği incelemesi, demir ve demir bağlama kapasitesi tayini, coombs testi, hemoglobin elektroforezi, B12 ve folik asit tayini de, anemi hastalığının teşhisinde yapılması gereken diğer testlerdir. Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma, çalışma kapasitesinde azalma, sık hastalanma, iştahsızlık, bulantı, ciltte, göz kapaklarının iç kısmında ve avuçta solukluk, çarpıntı ve nefes darlığı, çok üşüme ve konsantrasyon bozukluğu ise kansızlık hastalığının genel belirtileridir" dedi.
Kansızlığa sebep olan nedenlerden birisinin kan kaybı olduğunu da ifade eden Dr. Sadi Rüştü Vural, "Kan kaybı, akut yani birden bire veya kronik yani yavaş yavaş olabilir. Çeşitli nedenlerle oluşan büyük çaptaki kanamalar, mide kanamasına, kazalara, dış gebeliğe, kanama pıhtılaşma bozukluklarına ve kan tükürmeye bağlı olabilir. Kanamayı izleyen ilk tehlike ise şoktur. Eğer hasta 1-1.5 litre kan kaybetmişse zaten şok kaçınılmazdır. Bir anda 2-2.5 litre kan kaybetmiş ise hasta ölür. Yüklü miktarda kan kaybeden hastanın demir depoları dolu ise, anemi 4-5 haftada düzelir. Demir depoları eksik kişilerde düzelme biraz gecikir. Akut kanama, iç kanama şeklinde gerçekleşirse sarılık oluşur. Böyle bir durumda, damar dışına çıkan hemoglobinin parçalanması sonucu indirekt bilirübin artmıştır. Kanamalar sırasında böbrek kanlanması da bozulduğu için, böbrek testisleri (üre, kreatinin) kötüleşebilir ve idrar miktarı azalabilir. Ancak hepsi zamanla düzelir. Kanama eğer yavaş yavaş oluyorsa, kronik kan kaybından söz etmek gerekir. Sonuçta demir eksikliğine bağlı kansızlık ortaya çıkar. Midedeki asit ortamı ve C vitamini, demir emilimini kolaylaştırır. Organizmanın demir ihtiyacına göre, ince barsak mukozası demir emilimini artırıp azaltabilir. Normal koşullarda günlük demir kaybı 0.5-1 miligramdır. Normal diyetten emilen demir (ortalama 1 miligram) bunu karşılamaya yeterlidir. Demir ihtiyacının arttığı durumlar da, bu miktar yetersiz kalır ve demir eksikliği anemisi oluşabilir. Bu nedenle büyüme çağındaki çocuklarda, ergenliğe giren kızlarda, sık doğum ve düşük yapan kadınlarda, demir ihtiyacının artmasına bağlı demir eksikliği ortaya çıkabilir. Gebelikte, vücudun günlük demir ihtiyacı ortalama 2-3 kat artar. Bunun başlıca sebepleri ise, hem annenin kendi dolaşımındaki kan hacminin artması, hem de bebeğin kendi doku ve organlarının gelişimi için, gerekli demiri anneden temin etmesidir. Gebelik dışında günde 1-2 miligram demir yeterli iken, erken gebelikte bu miktar 2.5 mg'a, doğuma yakın dönemde ise 6-7 mg'a kadar yükselir. Besinlerle alınan demir, normalde ihtiyacı karşılayabilir. Ancak böyle durumlarda genellikle demir takviyesi gerekli olacaktır. Anemi şiddetli ise, verilmesi gereken demir miktarı da artacaktır. Demir emilimi, özelikle süt gibi gıdalarla birlikte alındığında azalır. Ağızdan alınan tüm demir kana geçmez. Büyük bir kısmı dışkı ile atılır. Bu nedenle ağızdan alınması gereken elementer demir miktarı 60 mg'dır" diye konuştu.
"HASTALIĞIN BİR DİĞER NEDENİ ALYUVAR YAPIM BOZUKLUĞU"
Kansızlığa sebep olan bir diğer nedenin ise eritrosit (alyuvar) yapım bozukluğu olduğunu da vurgulayan Dr. Vural, "Anemi sadece demir eksikliğinden oluşmaz. B12 vitamini ve folik asit eksikliğinde de kansızlık oluşur. Ayrıca akut kan kanseri, C vitamini eksikliği, karaciğer hastalığı, alkolizm, kanser tedavilerinde kullanılan ilaçların etkisiyle ve diğer tüm kronik hastalıklarda da anemi oluşabilir. Halsizlik, dilde yanma, el ve ayaklarda karıncalanma veya uyuşma, iştahsızlık, mide bulantısı, kalp şikayetleri, nefes darlığı, çarpıntı, baş ağrısı ve dönmesi ve kulak çınlaması, B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlıkta görülen başlıca şikayetlerdir. Buna bağlı olarak karaciğer ve dalak da büyüyebilir. Folik asit eksikliği, özellikle hamilelerde çok sık görülür. Gebeliğin son üç ayında günlük folat ihtiyacı 50 mkg'den 800 mkg'ye kadar çıkabilir. Kemik iliği yetersizliğine bağlı kansızlıklar da, demir, B12 ve folik asit verilmesine rağmen anemi düzelmez. Bu durumda ya kemik iliğindeki hücrelerde ya da hücrelerin kemik iliğinde oluştuğu ortamda bozukluk vardır. Radyasyon, kimyasal maddeler, ilaçlar, hepatit virüsü veya bilinmeyen bazı faktörler kemik iliği yetersizliğine neden olabilir" şeklinde konuştu. Kan hücrelerinin yıkımında artmanın da kansızlık oluşturabileceğinin altını çizen Dr. Vural, ayrıca bazı kalısal hastalıklarında kansızlığa neden olabileceğini belirtti.
Kansızlık hastalığının tedavi edilmediği ya da geciktirildiği zamanlarda önemli sonuçlara neden olacağını da söyleyen ASM Dahiliye Uzmanı Dr. Sadi Rüştü Vural, "Kansızlık tedavi edilmediğinde ya da geciktirildiğinde gebelerde bebek ölümleri artabilir, erken doğum ve düşük kilolu bebek doğurma riski artar, vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür, doğum sonrası lohusalık dönemi problemleri artar ve doğumda kan verilmesi gerekebilir. Bebek ve çocuklarda ise, büyüme olumsuz etkilenir ve genelde yavaşlar. Fiziksel aktivite azalır. Hastalıklar daha sık görülür. Algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalarak okul başarısı düşer. Dikkat dağılması, yorgunluk ve ilgisizlik artar. Yetişkinlerde de, sürekli yorgunluk hissi vardır. Halsizlik oluşur ve iş gücü azalır. Hastalıklar daha sık görülür. Kansızlık hastalığında ayrıca beslenmeye çok dikkat etmek gerekir. Tüm besin gruplarının diyetinizde yer alması önemlidir. Eğer vejeteryansanız, bunu doktorunuzla konuşarak, uygun bir diyet programı düzenlemek, anemiden korunmak için gereklidir. Aneminin bir çok istenmeyen sonucu da vardır. Öncelikle kişinin performansını olumsuz etkiler. Çabuk yorulma, halsizlik, baş dönmesi ilk belirtilerdendir. Özellikle ağız ve göz mukozası renginde solukluk dikkat çeker. İş yaparken nefes kesilmesi ve sık sık nefes alma ihtiyacı ve çarpıntı da diğer bulgularıdır. Sizde bu tür şikayetler çekiyorsanız eğer, hemen bir doktora başvurarak, kansızlık hastalığına yakalanıp yakalanmadığınızı muayene ettirin" dedi.