Çoğumuz bacakta görülen varis ile ilgili bir bilgi ya da yaşanmışlığa sahibiz. Bazen de çevremizden yüzeyde görünmeyen ama içeride olduğu söylenen "gizli varis" kelimelerini duyuyoruz. Bazı hekimlerce de kullanılan ‘gizli varis’ / ‘iç varis’ tanımlarının aslında hastayı yanıltabileceğini söyleyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, konuyla ilgili ayrıntıları anlattı.
Gizli varislerle ilgili ayrıntılara geçmeden önce bacaklardaki kan dolaşımının nasıl gerçekleştiğini kısaca özetleyelim. Kalbin pompaladığı ve dokularımız için gerekli oksijeni barındıran temiz kan, ‘arter’ (atardamar) adı verilen damarlarca vücudumuzun her noktasına taşınır. Oksijen sunumu gerçekleştikten sonra geride kalan kirli kanı temizlenmek üzere akciğerlere taşıyan damarlara da ‘ven’ (toplardamar) denmektedir. Bacaklarımızdaki venlerin yerleşiminin düz bir merdivene benzediğini söyleyebiliriz. Merdivenin dik bacaklarından birini oluşturan, cilt yüzeyinden en uzak-derin katmanda ve kasların içine gömülü olarak seyreden, gözle görünmeyen , tüm kirli kanın toplanıp taşındığı, ‘Derin Venler’; Merdivenin ikinci dik bacağını oluşturan, kaslar dışında,yüzeye yakın,kendi kılıfı içinde ilerleyen, derin venler gibi gözle görünmeyen, ‘Yüzeyel/Trunkal venler’(‘Safen ve Bağlayıcı venler’) ve derinin hemen altında seyreden, eğer genişler ve büyürler ise gözle görülebilen ‘Cilt altı venleri’ bulunur.
Bacak venleri içindeki kapakçıkların bozulması, varisin en sık nedenidir. Hasta ayağa kalktığında, kanın aşağıdan yukarıya tek yönlü gitmesini sağlayan kapakçıklar geri kaçırırlar. Yanlış yöndeki bu kan akımına ‘venöz reflü/yetersizlik/kaçak’ adı verilir. Yüzeyel Venlerin reflüsünde kan, cilt altı venlerine doğru kaçmaya başlar. Bu durum, ciltte farklı renk ve çaplarda damar belirginleşmeleri, yani varisleri doğurur.
Bacak cildi üzerinde çıplak gözle gördüğümüz varisler, buzdağının görünen tepesidirler. Ana problem, bizim gözle görmediğimiz venlerdeki kapak yetersizliğine bağlıdır. Bazıları, kasların içinde yer alan, ana otoban gibi işlev gören derin venlerde bir sorun olduğunda, ya da ‘yüzeyel’ diye adlandırılmasına karşın gözle görülmeyen venlerde sorun olduğunda buna ‘Gizli varis veya İç Varis’ denmektedir. Aslında, varislerin nedeni çoğunlukla, içeride yer alan venlerdedir. Dolayısı ile varisleri ‘iç/gizli’ ve ‘dış’ diye ayırmak doğru bir yaklaşım değildir. Yüzeyel ven’lerinde kapak kaçağı bulunan olguların yaklaşık %50’sinde cilt altı venlerine doğru bir kaçak gelişmez. Hastada tabanlarda yanma veya huzursuzluk, ayak bileğinde şişlik (ödem), gece krampları, kızarıklık veya yara açılması söz konusu olabilmesine karşın, bacaklarda damar belirginleşmeleri olmayabilir. Doğru tanımlama ile, yüzeyel venlerdeki kapak kaçağına ‘Yüzeyel Venöz Reflü (SVR)’, ‘Yüzeyel Venöz Yetersizlik (SVI)’, ‘Kronik Venöz Yetersizlik (CVI)’adı verilir. Bu süreçte, gözle farkedilebilen varisler henüz gelişmemiş ise bunlara‘Gizli Varis’ tanımını kullanan hekimler mevcuttur(Dr. Mark Whiteley). Sonuçta, bir yandan ‘yüzeyel yetersizlik’ derken diğer yandan buna ‘gizli veya iç varis’ diye tanımlama yapılması, sorunu kafa karıştırıcı bir hale getirebilir.
Eğer bacaklarınızda ‘spagetti makarna’ görünüşlü kalın varisleriniz bulunmuyorsa bile ayakta durunca bacak ağrısı, yine ayakta durunca bacaklarda yorgunluk,ağırlık hissi ve hassasiyet, ince kılcal damarların belirginleşmesi, ayak bileklerinde şişlik veya çorap lastiği izinin kalması, ayak bileklerinde kırmızı noktacıklar tarzında lekeler (‘venöz egzema’), ayak bileklerinde kahverengi noktacıklar tarzında lekeler (‘hemosiderin’ birikimi),ayak bileklerinde yaralar (‘venöz ülser’) ve bacaklarda yüzeyel, ağrılı, sert alanlar farkedilmesi (‘tromboflebit’) durumunda mutlaka bir kalp damar cerrahisi uzmanına gitmelisiniz. Bacaklarınıza venöz doppler ultrason çektirmeli ve gizli varisiniz olup olmadığını araştırmalısınız.
Eğer 40 yaşın üzerindeyseniz, doğum kontrol hapı veya başka bir hormon içeren ilaç kullanıyorsanız, Tiroid hastalıkları gibi hormonal bir bozukluğunuz mevcutsa, aşırı kilonuz veya obeziteniz varsa, venlerinizde bir pıhtı oluşumu geçirmişseniz, uzun süre oturmayı gerektiren bir işle uğraşıyorsanız, uzun saatler ayakta kalıyorsanız veya hamileyseniz varis riski taşırsınız.
Rakamlara bakacak olursak varislerin görülme sıklığı şu şekildedir;
Çoğu kez ‘kozmetik’ bir sorun olarak düşünülüp önemsenmeyen veya aynı gerekçeyle uzman olmayan kişilerce sadece estetik açıdan tedavisi planlanan varisler aslında bir damar hastalığıdır. Tedavi edilmezse, aylarca geçmeyen ağrılı yaralara, damarlarda pıhtı oluşumlarına veya ‘akciğer embolisi’ denen ölümcül tablolara yol açabilirler.
Eskiden kullanılan klasik varis ameliyatları büyük oranda terkedilmiştir. Benzer biçimde, neredeyse ‘körlemesine’ konulan tanılar ve tedaviler yerine artık hasta damar ve kapakların %100 netlikle tespiti ve tedavisi doppler ultrason görüntüleme altında yapılabilmektedir. Günümüzde varis tedavilerinde , ‘yüzeyel köpük skleroterapi’, ‘yüzeyel lazer’; ‘endovenöz trunkal ablasyon-EVTA’, ‘doppler altında kimyasal ablasyon-DGS’ ve ‘ambulatuvar flebektomi’ kullanılmaktadır.