Gizli kalmış kalp hastalığı hamilelikte ortaya çıkabilir

Her anne adayı sağlıklı bir gebelik sonrası bebeğini kucağına almayı hayal ediyor. Ancak gizli kalmış bazı kalp ve damar hastalıkları, hamilelik sürecinde ortaya çıkarak kadınların anne olma hayalini riskli hale getirebiliyor.

Bu riskleri taşıyan anne adaylarının ancak gerekli önlemleri aldıktan sonra hamile kalması büyük önem taşıyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kalp Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, hamilelik döneminde ortaya çıkan gizli kalp hastalıkları hakkında bilgi verdi.

HAMİLELİĞİN 3. AYINDAN İTİBAREN SOL YANINIZA YATARAK UYUMAYA ÇALIŞABİLİRSİNİZ

Hamilelik sürecinde anne adayının dolaşım sisteminde önemli değişiklikler olmaktadır. Kalp debisi %30 ile %50 oranında artmakta, kalp ritmi normalden 10 ile 15 dakika daha yüksek olmaktadır. Arteriyel basınç ise bebeğin beslenmesinde rol oynayan plasentanın düşük dirençli dolaşımı nedeniyle daha düşük olmaktadır. Hamileliğin son 3 ayı içerisinde anne karnında belli bir büyüklüğe ulaşan bebek, karın arka duvarında yer alan damarlara baskı oluşturmaktadır. Bu durum özellikle sırtüstü yatar pozisyonda daha belirgindir ve “Vena kava kompresyon sendromu” olarak da adlandırılmaktadır. Bu nedenle düşük tansiyon ve bayılma riski taşıyan anne adaylarının sol kolunun üzerine yatması gerekmektedir.

Reklam
Reklam

KARDİYOMİYOPATİ 4 BİN GEBELİKTE BİR GÖRÜLÜYOR

Anne adaylarında görülen kalp hastalıkları genellikle doğumdan önce yapılan rutin muayeneler sırasında ortaya çıkmaktadır. Kalbin sol tarafındaki kapak hastalıkları özellikle darlık oluşturuyor ise tehlikelidir. Ayrıca gebelik sırasında “kardiyomiyopati” olarak adlandırılan kalp kasının zayıflaması durumu görülebilmektedir. 4 bin gebelikte bir görülen bu hastalık, doğumdan sonra iyileşmeyerek ciddi kalp yetmezlikleri ve hayati riske neden olabilmektedir. Gebelik kardiyomiyopatisinde anne ve bebeğin sağlığı için erken doğum yaptırılması gerekebilir, eğer düzelme olmuş ise hayati risk nedeniyle yeni bir gebeliğe izin verilmemektedir.

KALP YETMEZLİĞİ BELİRTİLERİ GEBELİK BELİRTİLERİYLE KARIŞABİLİYOR

Gebelikte sık görülen egzersiz sırasında nefes darlığı, çabuk yorulma, bacaklarda şişme, çarpıntı gibi belirtiler aynı zamanda kalp yetmezliğinin de belirtileridir. Bu nedenle bu hastalık gözden kaçabilir. Ancak gebelerde göğüs ağrısı, istirahat sırasında nefes darlığı, gece gelen nefes darlığı, uzun süren çarpıntı atakları normal olarak değerlendirilmemeli mutlaka araştırma yapılmalıdır. Kalp hastalığı olan gebelerin doğumları tam donanımlı merkezlerde bu konuda uzman bir ekibin gözetimi altında gerçekleştirilmelidir. Genellikle bebek ve annedeki dolaşımı en az etkileyen normal doğum tercih edilmektedir. Ancak gerekli tedaviler ile ağrı süresi kısaltılmalıdır. Sezaryen ile doğumda tansiyon düşmesi daha fazla görüldüğü için doğumsal problemler dışında tercih edilmemelidir.

Reklam
Reklam

KALP SORUNU OLAN GEBELERDE DOĞUM KISA SÜRMELİ VE AĞRISIZ OLMALI

Kalp kapak hastası olan anne adaylarının doğumu mümkün olduğunca kısa sürede, ağrılı süreç kısa tutulacak şekilde düzenlenmeli; gerektiğinde vakum, forseps gibi yardımcı cihazlardan yararlanılmalıdır. Kalp kapağı hastalıklarının ilerlemiş evrelerinde kapağa yönelik bir girişim yapılmadan gebelik ve doğum mümkün olmayabilir. Mitral kapak darlığı için balon anjioplasti ile doğum gerçekleştirilebilmektedir. Aynı şekilde aort darlığının ileri evrelerinde TAVI yöntemi ile aort darlığının giderildiği ve doğumun gerçekleştirildiği anne adayları da bulunmaktadır. Günümüzde nadiren açık kalp cerrahisine başvurulmaktadır. Kapak yetersizlikleri (regürjitasyon yani geri kaçırma) genellikle gebelerde ciddi sorunlar oluşturmaz ancak yakın takip edilmelidir. Aort damarının genişlediği durumlar gebelerde çok yakın takip edilmelidir. Tansiyon yükselmeleri bu hastalarda çok ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Özellikle “Marfan sendromu” olarak bilinen bağ doku hastalığı ile aort damarının genişlemesi riskli bir gebelik oluşturur. Sezaryen ile doğum bu tür hastalarda daha uygundur.

Reklam
Reklam

DOĞUM STRESİ KALBE ZARAR VERMESİN

Doğum, kalbin en fazla stres altında kaldığı dönemdir. Kalp hızı, kan basıncı ve kalbin atım hacmi artarak doğum süresince devam etmektedir. Doğumdan hemen sonra kalbin ritmi ve kan basıncı normale dönmektedir. Genel olarak anne normal doğum sırasında 300 – 400 ml, sezaryen ile doğumda ise 500 – 800 ml. kan kaybetmektedir. Sağlıklı bir annede doğum süreci herhangi bir sorun oluşturmamaktadır. Ancak doğumsal ya da edimsel bir kalp hastalığı bulunan anne adayının kendisi ve bebeği risk altındadır. Bu nedenle gebelik sırasında kalp ve damar hastalıklarının tanısı önemsenerek bu belirtilere dikkat etmek gerekmektedir.

  • Dudaklar veya parmak uçlarında morarma görülüyorsa
  • Gebenin günlük aktivitesinde belirgin bir düşüklük ve çabuk yorulma hali varsa
  • Önceki gebelikte şeker hastalığı ve yüksek tansiyon görülmüşse
  • Annede bilinen bir kalp hastalığı varsa,
  • Önceki gebelikte erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek öyküsü ise, gebe kalp ve damar hastalığı yönünden risklidir.
  • Anne ve bebek sağlıklı bir gebelik için hekimler tarafından düzenli takip edilmelidir.
Reklam
Reklam