ANKARA (İHA) - TBMM Genel Kurulu, TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil başkanlığında toplandı. Gündem dışı konuşmaların ardından Başbakan Abdullah Gül söz alarak Kopenhag süreci ve Türkiye'nin AB ile ilgili gelişmeler hakkında Genel Kurul'a bilgi verdi.
"Modern Türkiye'nin en büyük projelerinden biri olarak kabul etitğimiz AB yolunda yeni bir merhale aldık" diye sözlerine başlayan Gül, "Bu toplantıda olup bitenler Avrupa'yı çok yakından ilgilendirdiği gibi Türkiye'yi de çok yakından ilgilendirmektedir. Tarihi kararlar alındı. Yani 10 ülkenin AB'ye üyeliği kabul edildi. AB'nin 15 üyesi 25'e çıkmış oldu. Türkiye'nin AB üyeliği bu toplantıyla yeni bir döneme girdi. 40 yıldır Türkiye AB yolunda çeşitli merhaleleri geçti. Ama bir belirsizlik devam ediyor. Bazılarına göre 'sanal alemde' devam ediliyor. Bunun daha gerçekçi hale getirilmesi, pekiştirilmesi realize edilmesi önemliydi" diye konuştu.
"Türkiye'nin artık AB ile ilişkileri geri dönülemez duruma girmiştir" ifadelerine yerveren Gül, "Müzakere tarihi ile ilgili kesin bir tarih ortaya konmuştur. 2004 yılı Aralık ayında müzakerelerin başlayacağı söylenmiştir. Bu müzakerelerin gecikmeksizin başlayacağı belirlenmiştir. Türkiye'nin attığı adımlar takdirle karşılanmıştır. Bunlar önemli adımlardır takdiri kamuoyunun önündedir. Atılan adımlarda hepimizin katkısı olmuştur" ifadelerine yerverdi.
Gül, açıklamalarında, 15-20 gün içinde son dörece önemli bir performans harcadıklarını kaydederek, "Realist ve gerçekçi olmak zorundayız. Her şeye kendi açımızdan bakmamalıyız. Biz bunları dikkate alarak müzakere tarihinin daha erkene alınması için son ana kadar gayretlerimizi sarfettik. 2004 yılının sonlmarına doğru müzakerenin başlatılması için AB ülkeleri ancak hazırdır. Çünkü AB ülkelerinde karalar oybirliği ile alınmaktadır. Bazı ülkeler bizimle müzakereye hiç başlamak istemediklerini, bazıları 2005 yılında başlatılamsı gerektiğini, bazıları da bizim gibi en erken tarihin verilmesini istemektedirler. Olağanüstü gayretler neticesinde 2004 yılı Aralık ayında gecikmeden müzakerelere başlanması ifadesi de eklenmiştir. Ortaya bir orta yol çıkmıştır. 2004 yılının sonları çıkmıştır. Hükümetimizin gayretleri ortadadır. Hiç kimse bizden bu gayreti beklemiyordu" diye konuştu.
"KIBRIS HEPİMİZİN MESELESİDİR" Gül açıklamalarında Kıbrıs konusuna da değindi. "Kıbrıs meselesi hepimizin meseledir. Ulusal meseledir" diyen Gül, şu ifadeleri kullandı: "Biz Kıbrıs'ta nihai barışın olmasını istiyoruz. Bunlar garanti alındığında bu hepimizin lehinedir. Madem ki AB'yi bir ev olarak kabul ediyoruz bu eve hep beraber girdiğimizde sorunlar çözülecektir. Nasıl bugün 15 ülke arasındaki sınırlar anlamını yitirdiyse. Hep beraber bu evin içerisine girelim ve bu süreci hızlandıralım ve bu problem çözülsün demişizdir. Belli ki bu süreçte katedilecek yollar vardır. Bu yolların uzun olacağı kaaatinde değilim. AB hep bizim üzerimizde baskı kurmaya çalışmıştır. Ama hükümetimizle birlikte biz onlara baskı yapmaya başlamışızdır" dedi.
Gül, açıklamalarında, Türkiye'nin 2003 yılına Türkiye'nin hazırlanması gerekliliğini vurgulayarak, "Bizim hedefimiz şudur. 2003 yılı Ekim ayında bütün üyelerde olduğu gibi Türkiye ile ilgili bir ilerleme raporu çıkacaktır. Bizim hedefimiz 2003 yılındaki bu raporun en iyi şekilde çıkmasıdır. Bizim temel bir anlayışımız vardır. Bütün bu reformları kendi halkımız ve kendi milletimiz için yapıyoruz. AB'ye girsek de girmesek de Türk halkı daha çok özgürlüğü haketmiyor mu. Bireysel hürriyetlerin garanti altına alınması, ifade özgürlüğünün, inanç özgürlüğünü bizim milletimiz haketmiyor mu? Burada bir itiraf da da bulunmak istiyorum. Bunları daha önce yapmamız gerekirdi. Bu fırsatla halkımızın haketti hakları yürütüyoruz. Biz bunları yapmaya devam edeceğiz. Bu yolda devam edeceğiz. Netice ne olursa olsun biz kendi ödevimizi yaptıkça, biz kendi ülkemizi AB seviyesine yükseltmeliyiz" ifadelerini kullandı.
"KIBRIS'TA GİZLİ TAAHHÜDÜMÜZ YOK" Gül açıklamalarında, Kıbrıs'a değinirken şöyle konuştu: "Biz Kıbrıs ile ilgili herhangi bir gizli taahhüt içinde değiliz. Kıbrıs Kopenhag Zirvesi ile esas konu olmamıştır. İkili görüşmelerimizde de beklediğimiz gibi Kıbrıs gündeme gelmemiştir. Helsinki Zirvesi'nde alınan kararla Kıbrıs bir oyla girmiştir. Kıbrıs'taki görüşmeler BM nezdinde devam etmektedir. Bu Türkiye'nin de tezidir. AB'ye taşımamak BM nezdinden çözmek. Burda da böyle olmuştur. Kıbrıs ile ilgili hiçbir gizli mesele söz konusu değildir. Bu meselede uzun vadeli düşünelim. Bu meseleyi hiçbir zaman iç politika meselesi yapmayalım. Bu ulusal meseledir. Hepimizin meselesidir. Gizli hiçbir şey yoktur. Bizim bu konuda soğukkanlı bir şekilde karar vermemiz gerekiyor. KKTC ile de hep görüşme içinde olduk. Kopenhag'da da sayın Denktaş'ı hep aradım, yüzyüze görüştük. Necitece biz bizim de tatmin olacağımız geleceğe baktığımızda bu doğrudur diyeceğimiz bir karar çıkmazsa buna evet demeyiz. Burada herkesin sorumluluk içinde hareket etmesi lazım".
DIŞİŞLERİ BAKANI'NA SAVUNMA
Başbakan Gül, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ı da savunarak, "Sayın Dışişleri Bakanımızın yaptığı mesele budur. Farklı farklı yorumlanabilir. Biz dayanışmamızı hiçbir zaman bırakmayız. Bundan emin olsunlar. Biz kendilerinin geleceğini tehlikeye düşürecek heçbir şey yapmayız. Bir sonuca varılması Türkiye'nin de onların da yararınadır. Önümüzde bir süreç vardır. Bunun tarihi de bellidir. Gizli kapaklı bir şey de söz konusu değildir. Bizleri de tatmin edecek bir mutabakata varırsak buna hep beraber evet diyoruz. Ama bizi tatmin edecek bir sonuç çıkmazsa biz büyük bir ülkeyiz Türkiye'nin de KKTC'nin de haklarını korumaya devam edeceğiz. Bu ulusal meselelerde kesinlikle uzun vadeli düşünelim. KKTC polemiklerden ve iç politika meselesi yapmaktan uzak duralım" diye konuştu.