Tarih sırlarla dolu ve üzerinde yaşadığımız bu topraklar da çok önemli tarihi sırlara ev sahipliği yapıyor. İşte bu sırlardan bir tanesi de Şanlıurfa’da yer alan ve 12 bin yıllık geçmişe sahip olan Göbeklitepe’de saklı. Her sene yerli ve yabancı çok sayıda turisti ağırlayan Göbeklitepe etkileyici tarihi ve keşfedilmeyi bekleyen noktalarıyla kültür turizminin en özel yerlerinden bir tanesi. Son dönemlerde çeşitli yapımlarda yer almasıyla yeniden gündeme gelen bölge çok sayıda vatandaş tarafından araştırılıyor. Peki, Göbeklitepe’de kimler yaşadı? Göbeklitepe neden bu kadar önemli? İşte Göbeklitepe hikayesi ve hakkında tüm merak edilenler...
Alan, Şanlıurfa şehir merkezinin yaklaşık 22 km kuzeydoğusunda ve Örencik köyü yakınlarında yer alıyor. Buluntuların ortaya çıktığı alan, batısında sel yatağı olan, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan, araların hafif çökme olan ve çapı 150 metreye kadar uzanan kırmızı toprak yükseltiler grubudur. En yüksek iki tepecikteki mezarlar ortaya çıkarılmış durumdadır. Tepe üstünden kuzey ve doğuya bakıldığı zaman Toros Dağları ve Karaca Dağ etekleri, batıya bakıldığı zaman ise Şanlıurfa platosuyla Fırat ovasını ayıran dağ silsilesi ve güneye bakıldığında da Suriye sınırına dek Harran ovası görülüyor.
Bölgede kullanılan kireç taşının her yerde olmayan ve oldukça kaliteli, sert bir taş olduğu biliniyor. Dolayısıyla buluntuların inşa edilmesi için hem konumu hem de taş nitelikleriyle özellikle buranın seçildiği düşünülüyor. Aynı zamanda Göbeklitepe’nin bölgedeki tek inanç merkezi olmayabileceği, bölgede birkaç tane daha inanç merkezinin olabileceği düşünülüyor.
Şanlıurfa’ya uçakla seyahat etmek mümkün. Bunun yanı sıra çok sayıda şehirden Şanlıurfa’ya otobüs seferleri düzenleniyor. Özellikle uçakla ya da otobüsle şehre gidenler alanı ve çevresini gezmek için araç kiralayabiliyor. Bunun yanı sıra bölgeye özel turlar da düzenleniyor. Son dönemlerde belediye tarafından bölgeye otobüs seferleri de yapılıyor. Peki, Göbeklitepe kaç yıllık?
Bölgenin sırrını herkes gibi merak edenler Göbeklitepe’yi kim keşfetti sorusunun yanıtını da araştırıyor. Alan 1963 senesinde İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığı ile gerçekleştirilen bir yüzey araştırması esnasında keşfedildi ve V52 Neolitik Yerleşimi olarak tanımlandı. Bölgenin gerçek değeri ise 1994 senesinden sonra başlatılmış olan kazı çalışmalarıyla ortaya çıktı. Bu çalışmaların ardından Göbeklitepe’nin 12000 yıl öncesine dayanan bir kült merkezi olduğu anlaşıldı.
Göbeklitepe tarihi önem açısından etkileyici bir alan. Bölgede; çapları 30 metreye ulaşan yaklaşık 20 yuvarlak ve oval yapı ortasında 2 tane T biçimli, 5 metre yüksekliğinde kireçtaşından bağımsız sütun yer alıyor. Yapıların iç duvarlarında ise küçük sütunlar yer alıyor. Bölgeye dair bilimsel veriler, neolitik dönemle alakalı kuramsal çerçevenin ve tarihlendirmenin tekrar değerlendirilmesini gerektiren önemli bilgiler veriyor. Bölgenin konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapıların anıtsallığıyla Neolitik dönem için ünik bir kutsal alan olduğu anlaşıldı. 12000 yıl süresince doğal çevre içerisinde dokunulmadan kalmış olduğu için önemli arkeolojik buluntular veriyor.
Göbeklitepe’nin sırrı ise herkes tarafından merak ediliyor. Büyük bir organizasyonun ve hayal gücünün eseri olan bölge, bu büyüklükteki en eski anıt ve ilkleri barındırmasının yanı sıra pek çok anlamda tarihin sıfır noktasını oluşturuyor. Avcı toplayıcı olarak yaşamın devam ettiği bu dönemlerde ileri düzeyde mimarlık gerektiren tapınakların inşa edilmiş olması bütün dünyada şaşkınlık yaratıyor. Tarih öncesine dair insanların inanç dünyalarını yansıtan ve animist figürler ile zenginleştirilmiş tapınaklar, bölgenin arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden bir tanesi olmasını sağladı.
Etkileyiciliğine ek olarak kazılarda tarih öncesi yaşama dair elde edilmiş olan tüm veri ve bilimsel sonuçlar insanlık tarihi bakımından büyük önem taşıyor. Tarım ve yerleşim kavramlarından uzak, avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insan topluluklarının zamanında şehir hayatına henüz geçmeden inşa edilen ilk tapınak olan Göbeklitepe, son zamanların en büyük arkeolojik keşfi olarak gösteriliyor. 12.000 yıl önce bu tapınağın nasıl tasarlandığına ise hala cevap bulunamıyor. Mısır Piramitleri’nden ve İngiltere’deki Stonehenge’den yaklaşık 7.500 sene sonra inşa edilmiş olmasıyla da dikkat çekiyor. Aynı zamanda üstünün neden toprakla örtülüp kapatıldığı da gizemini korumaya devam ediyor.