Belirli bir bölgeye yerleşmeyen ve sürekli göç eden topluluklar, göçebe yaşam tarzını benimsemiştir. Türklerin de uzunca bir süre benimsediği göçebe yaşam tarzına, bozkır kültürü adı da verilmiştir. Toplulukların bu hayat tarzına sahip olmasının başlıca nedeni hayvancılık faaliyetleriyle geçimlerini sürdürmesidir. Hayvanların bakım şartları için faydalı olan göçebe yaşam tarzı, tarımsal faaliyetler üzerinde ise olumsuz etki yaratır. Türklerde aşiret ya da oba olarak adlandırılan toplumlar da iklim şartlarına göre geçmişte sürekli yer değiştirmiştir. Kan bağı ile bir arada bulunan toplumların yer değiştirerek hayatlarını sürdürmesi, “göçebelik” olarak da adlandırılır. Toplumlar yaz aylarında yüksek yerlere, olumsuz kış koşullarında ise ova gibi daha düz ve ılıman bölgelerde yaşamıştır. Ayrıca sürekli göç eden toplumlar, kalıcı yapı oluşturmak yerine çadır gibi kolay taşınan barınakları tercih etmiştir.
Toplumların, yaşamlarını ve soylarını devam ettirmek amacıyla süresi belirsiz şekilde yer değiştirmelerine, göçebe yaşam tarzı denir. Konargöçer hayat süren toplumlar, hayvanlarının bakım ve beslenme ihtiyaçları için sürekli yer değiştirir. Geçimini hayvancılıkla sürdüren göçebe topluluklar, iklim şartlarına göre hareket etmiştir. Anadolu’da bozkır kültürü olarak bilinen göçebe yaşam tarzı, kültürel faaliyetlerin farklı bölgelere aktarılmasında da etkili olmuştur. Orta Asya’da yaşayan topluluklar, çiftlik hayvanlarını otlatmak amacıyla yer değiştirmiştir. Ayrıca toplumlar, yiyecek arayışı için de göçebe hayat tarzını tercih etmiştir. Farklı besin kaynaklarına göçebelik ile ulaşan toplumlar, zaman için de tarımsal faaliyetlere başlamış ve yerleşik hayata adım atmıştır.
Göçebe yaşam tarzı özellikleri şu şekilde sıralanır:
Geçim kaynakları hayvancılık ve toplayıcılık olan toplumlarda görülen göçebe yaşam tarzı, güçlü ve düzenli orduların kurulamamasını neden olmuştur. Sürekli göç eden topluluklar, sanatsal faaliyetlerini ise kolay taşınabilir malzemelerle sürdürmüştür. Yer değiştirme sebebiyle düzenli şekilde kurulamayan hukuk sisteminde de ağır cezaların uygulandığı görülür. Bunun yanı sıra göçebe yaşam tarzını benimseyen toplumlarda, hayvan sayısında artış olmuştur. Hayvancılık ve toplayıcılık faaliyetlerinin gelişmesi, yeni yerlerin keşfi ve verimli tarım arazilerinin kullanılması sonucu gerçekleşmiştir.
Türklerin atları evcilleştirmesi ile Anadolu’da göçebe yaşam tarzı daha kolay hale gelmiştir. Sürüleri beslemek için verimli araziler arayan Türk toplumları, yüksek oranlı kültürel ve ticari faaliyetleri ile ön plana çıkmıştır. Ayrıca iklim şartlarına ve coğrafi konumlarına göre yer değiştiren Türk toplumları, farklı kültürlerden de etkilenmiştir. Bu durum Anadolu’da yaşayan göçebeliği benimsemiş toplumların, yerleşik hayata geçmesi üzerinde etkili olmuştur. Ayrıca eski Türk toplumlarının yerleşik hayata geçmeyi tembellik olarak adlandırması da göçebeliğin uzunca bir süre devam etmesine etki etmiştir.
Malazgirt Savaşı sonrası, Anadolu’ya göç eden Türk toplumları, dağ ve ovalara yayılmıştır. Göç ettikleri bölgelerde kısmi süreli yaşayan toplumlar, hayvancılık alanında ticari faaliyetlerin gelişmesinde rol oynamıştır. Kıyı bölgelerinde yayla ve sahil arasında yaşamlarını sürdüren topluluklar, dağlık bölgelerde kayıt dışı yaşamaları ile dikkat çekmiştir. Devlet düzeni dışında yer alan bu toplumlardan, faaliyetlerine göre vergiler alınmıştır. Yazın sıcak havasından kurtulmak için yaylalara, kış aylarında ise sahil kesimlerine yakın bölgelerde yaşayan göçebe Türk toplumları, Anadolu’da farklı kültürlerin yayılmasında da etkili olmuştur.
745 yılında kurulan Uygurlar, göçebe yaşam tarzını bırakarak yerleşik hayata geçen ilk Türk devletidir. Uygurların yerleşik hayat geçmelerinde, toplumda görülen inanç faktörü etkili olmuştur. Ticaret ve tarımla uğraşan Uygur Devleti, Çinlilerle uzun süre ticari faaliyetlerde bulunmuştur. Bu faaliyetler sonucu kağıt ve matbaayı kullanan Uygurlar, kendilerine özgü alfabeyi oluşturmuştur. Ticari ve sanatsal açıdan gelişen Uygur Devleti, önemli Türk mimari eserleriyle de dikkat çeker.
Uygurların yerleşik hayata geçmesine neden olan Mani dini; et yemeyi ve savaşmayı yasaklamasıyla ön plana çıkmıştır. Uygurlar dini inançları ve toplumsal dayanışma sonucu yerleşik hayatı benimsemiş ve bulundukları bölgede tarımsal faaliyetlerin gelişmesine katkı sağlamıştır.
Göçebe yaşam tarzının Türk kültürüne etkileri şu şekilde sıralanır: