Eskişehir’de 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve 37 kişinin hayatını kaybettiği depremde saatlerce göçük altında kalarak kurtarılan Meral Şurabatır, yaşadıklarını anlatan bir kitap çıkarttı.17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan Gölcük depreminde Eskişehir’de yıkılan ve tek apartman olan Tarhan Apartmanı'ndan 20 saat sonra göçük altından çıkartılan Meral Şurabatır (29), göçük altında yaşadıklarını kaleme aldı. Sivrihisar Caddesi’nde 8 katlı binanın 4’üncü katında depreme yakalanan ve depremde ağabeyi Metin Şurabatır ile teyzesi Bahriye Bahtiyar’ı kaybeden Şurabatır, kaleme aldığı ‘İlk Önce Yıldızları Gördüm” kitabında yaşamla ölüm arasında yaşadıklarını anlattı.MİSAFİRLİKTE YAKALANDIKDepreme, ağabeyi Metin Şurabatır ile misafir olarak gittikleri teyzesi Bahriye Bahtiyar’ın evinde yakalandıklarını anlatan Meral Şurabatır, “17 Ağustos 1999 tarihinde ağabeyimle teyzeme yatılı olarak misafirliğe gitmiştik. Gölcük depremi ile Eskişehir’de yıkılan tek apartmanda depreme yakalandık. Apartmanın 4’üncü katındaydık. 20 saat göçük altında kaldım” dedi.BU AKŞAM ÖLÜRÜM BENİ KİMSE TUTAMAZDeprem gecesi ve göçük altında yaşadıklarını anlatan Şurabatır, “Ağabeyim Metin Şurabatır’ın teyzeme geleceğinden haberimiz yoktu. Gece ilerleyen saatlerde eve geldi ve Murat Kekili’nin ‘Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz’ şarkısını söylüyordu. Hepimizin neşesi yerindeydi. Teyzem, ben ve ağabeyim aynı odada yatıyorduk. Gece yattığımızda ağabeyim zorla benim kolumdan çekiştirerek kendi yeri ile benim yerimi değiştirdi. Deprem sırasında ağabeyimin göğsüne bir kolon devrilmiş ve o anda hayatını kaybetmiş. Biz teyzemle enkazda aynı yerdeydik” diye konuştu.SENİ ANAN BENİM İÇİN DOĞURMUŞGöçük altında 1-2 metrekarelik alana sıkıştıklarını ve 20 saat kurtarılmayı beklediklerini ifade eden Şurabatır, “Hayat üçgeni denilen bir üçgenin arasında kalmışım. Kaldığım yer çok karanlık ve dardı. Başımın üstüne bir koltuk devrilmiş ve o koltuğun üzerine de bir kolon devrilmiş. Yan tarafımdan bize ait olmayan bir çamaşır makinesi çıkıyor ve o çamaşır makinesinin üzerine de bir kolon devrilmiş. Tam olarak bahsedilen o hayat üçgeninde kalmışım. Sıkıştığım yerde hiçbir şekilde hareket edemiyordum. Sağ elim ve ayağım tamamen sıkışmış durumdaydı. Elim başımın altında kalmış. Elimi hiçbir şekilde oynatamadım. Ayağım da bir kolonun altında kalmış. Göçük altında kurtarılmayı beklerken 20 saat boyunca teyzem ile sürekli konuştuk ve birbirimize destek olmaya çalıştık, moral vermeye çalıştık. Sonunda teyzem uykusu geldiğini söyledi. Ben kendisini uyutmamam gerektiğini biliyordum. Onun için sürekli kendisiyle konuşmaya ve şarkı söylemeye devam ettim. Teyzeme arkası arkaya Ebru Yaşar’ın ‘Seni anan benim için doğurmuş’ şarkısını bağıra bağıra tüm gücümle söyledim. Ben sağ olarak kurtuldum. Teyzem de çıkartıldığında yaşıyormuş, ancak ambulansta hayatını kaybetmiş. Ağabeyimin cesedi de bizden yarım saat sonra enkaz altından çıkartılmış. Çıkartıldığımda elim ve ayağım kangren durumundaydı ve uzun tedaviler sonucu tekrar sağlığıma kavuşabildim” şeklinde konuştu.17 AĞUSTOS BENİM DOĞUM GÜNÜM OLDUAslen 8 Mart tarihinde doğmasına rağmen göçük altında yaşadığı her an ölümü yaşadığını ve kurtulduktan sonra da 17 Ağustos tarihinin kendisi için bir doğum günü gibi hissettiğini belirten Şurabatır, sözlerine şöyle devam etti:“Göçük altında kaldığım 20 saat boyunca ölümü yaşadım, ölümün o soğukluğunu yaşadım. Kurtulma umudum hep vardı. Ama zaman geçtikçe ve zaman ilerledikçe bu umudumu yitirmeye başladım. Enkaz altından sürekli sesler geliyordu, iniltiler geliyordu. Zamanla bu seslerin ve iniltilerin azalmasıyla insanların teker teker öldüklerini düşündüm. Bu da hayatta kalma mücadelemde oldukça direncimi düşürdü. Benim de çıkamayacağımı, benim de orada öleceğimi düşündüm. Göçük altından çıkartılışımı halen hatırlarım. Beni çıkarttıklarında hava kararmıştı ve ilk yıldızları gördüm. Enkaz altından ilk önce başım çıktı. Bu yaşadıklarımla ilgili, 20 saat enkaz altında kalmamla ilgili bir kitap yazdım. Kitabımın adı benim için unutulmayacak olan o an yani çıkıp ta yıldızları gördüğüm ve her şey buraya kadar bitti, kurtuldum ve yaşıyorum dediğim andı. Bu nedenle kitabımın ismini de ‘İlk Önce Yıldızları Gördüm’ olarak koydum. Kitap tamamen beni ve depremi konu alıyor. 20 saat boyunca teyzem ile göçük altında verdiğimiz yaşam mücadelesini konu alan bir kitap. Depremlerde hayatını kaybedenlerin hepsine Allahtan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyorum.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz