Göksu Havzasında Ekoloji Temelli Doğa Eğitimi Veriliyor

Mersin Üniversitesi ve TÜBİTAK işbirliği ile ilk olarak 2010 yılında gerçekleştiren Göksu Vadisi ve Deltasında...

Mersin Üniversitesi ve TÜBİTAK işbirliği ile ilk olarak 2010 yılında gerçekleştiren Göksu Vadisi ve Deltasında Ekoloji Temelli Doğa Eğitimi’nin 4’üncüsü başladı. Proje kapsamında bölgenin tarihi ve bitki örtüsü inceleniyor. İlk olarak Göksu nehrinde yapılan incelemelerde suyun akış yönü ve miktarı değerlendirilirken, deltadaki bitki toplulukları, lagün gölü ve göldeki su örneklerinin mikroskobik canlılardaki etkisi incelendi. Daha sonra Ayatekla, Uzuncaburç, Demirci Kalesi gibi tarihi mekanlarda incelemelerde bulunuldu. Projenin koordinatörü Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Akbaşlı, bu yıl dördüncüsüne başladıkları çalışmanın hedef kitlesinin üniversite mezunları, öğretmenler, araştırma görevlileri, yüksek lisans ve doktora öğrenciler, sivil toplum örgütü görevlileri ve kısmen de olsa yerel halktan temsilcilerinden oluştuğunu aktardı. Projenin 10 gün süreli eğitim çerçevesinde drama etkinlikleri, uzak gözlem yaptıklarını aktaran Akbaşlı, ayrıca Göksu Vadisi ile deltasını inceledikleri, bölgedeki suyun akış yönü ve miktarı konusunda çalıştıklarını söyledi. Projeyle doğa, deniz, tarih ve halk kültürü açısından tanınması, bilinçli bir şekilde kültürün korunması ve geleceğe aktarılması, yaygın etkisinin de sağlamasını hedeflediklerini aktaran Doç. Dr. Akbaşlı, “Bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz projeye Türkiye’nin 134 değişik yöresinden başvuru oldu. Geçen yıllara göre büyük talep gören eğitim projemize başvuru yapan 30 öğrenciyle eğitimlere devam ediyoruz.” dedi.Projede coğrafik eğitim veren Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Fakültesi Eğitim Üyesi Doç. Dr. Adnan Pınar, bölgenin coğrafik açıdan çok önem taşıdığını kaydetti. Pınar, “Akdeniz bölgesi iklimi ve coğrafi yapısı itibariyle birçok şekillerin bulunduğu önemli bir bölgedir. Özellikle delta ve Göksu vadisi temel iki unsur olarak karşımızda bulunuyor. Bu iki unsuru yapılan araştırmalar ve proje kapsamında katılımcılara bilgi veriyoruz. Bunların içerisinde karstik şekiller, mağaralar, tarihi alanlar, delta ve deltadaki coğrafik şekillenmeler, lagün gölleri ve kıyı kumu gibi bölgeye has coğrafik özellikler hakkında bilgiler aktarıyoruz.” dedi.Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Eğitim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, “Bölgenin içinde bulundurduğu Toros dağları bir lahitle birleşebiliyor. Oradan da sedir kozalaklarına geçebiliyorsunuz. Yani tam olarak hedefimiz bütün bu aradaki ilişkileri birbirine birleştirebilmek. Kültürü ekolojiden, doğayı bitkiden ayırt etmek mümkün değil. Katılımcılara bilgi aktarmaktan daha çok merak uyandırmak ilişkiler konusunda çok bütüncül bir yaklaşımı gündeme getirebilmek, tarihi kültürün bir parçası doğanın ayrılmaz bir objesi olduğunu görmeyi, anlamayı ve tanımayı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.”BÖLGE HEM KÜLTÜR, HEM BİYOLOJİK ZENGİNİHacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji profesörü Ali Demirsoy ise “Yörenin kültürü, doğasını ve tarihini genç nesle aktarmak için farklı bölgelerde eğitimler verdik. Bunlardan biri de Silifke’ydi. Burası hem kültür, hem biyolojik zenginlik hem de ilerdeki doğal kirlenme ve tehdit açısından önemli bir yer olması nedeniyle kritik bir bölge. Bu nedenle çeşitli mesleklerden bir araya gelen kişilere gündüz uygulamalı gece de teorik ders vermek suretiyle onları eğitiyoruz. Umuyorum ki bu tür okullar ilerler ve buradaki yerel yönetimlerinde bir parçası olur.” diye konuştu.Öğrencilere eski çağ tarihi hakkında eğitimler veren Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihçe Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kurt, “Silifke eski çağ tarihi ve arkeoloji açısından önemini öğrencilerle paylaşmaya çalışıyorum. Bu bölge bulunduğu konum itibariyle jeopolitik ve stratejik konumu itibari ile tarih boyunca ve özellikle de ilk çağda son derece önemli bir yapıya sahip. Bu da kalıntılardan ve gezdiğimiz yerlerdeki her adım attığımız alanda rastladığımız münferit verilerden anlaşılıyor.” dedi.Proje koordinatörü ve aynı zamanda Selçuk Üniversitesi Taşucu Meslek yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Kürşat Sayın şunları söyledi: “Bir insan eğer bir yerden ekonomik girdi sağlıyorsa oradaki ekolojik dengenin bozulmasına kesinlikle imkan tanımaz. Çünkü ekolojik denge bozulursa o insanlarda ekonomik sıkıntı yaşayacaktır. Biz eğitimciler olarak buna dikkat çekmek ve bu konuda katılımcılarımıza bilgiler aktardık. Ayrıca her katılımcı bu eğitimin sonunda TÜBİTAK ve Mersin Üniversite tarafından birer belge verilecek. Bu belge elde edilen manevi boyutunun yanında, yüksek lisans ve doktora yapan öğrenciler bu tür eğitimlerinde ek puan alma şansını yakalayacaklar.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz