Gölcük'te vahşet!

Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde işitme engelli işçi Selçuk Çetindağ, gece vardiyasından döndüğünde, eşi Hacer Çetindağ'ı evinde boğazı kesilerek öldürülmüş halde buldu.

Gölcük aynı gün içinde iki kadının feci şekilde ölümüyle sarsıldı.

İlk olay Şirinköy Kalıcı Konutları 496. Sokak F28 Blok'ta sabah 09.00 sıralarında ortaya çıktı.

Bir fabrikada işçi olarak çalışan işitme engelli Selçuk Çetindağ, gece vardiyasından eve döndüğünde yatak odasında kendisi gibi işitme engelli eşi Hacer Çetindağ'ı boğazı kesilmiş halde kanlar içerisinde buldu.

Selçuk Çetindağ'ın haber verdiği komşuları polis ve 112 Acil Servisi aradı.

Gelen sağlık ekipleri yaptıkları incelemede Hacer Çetindağ'ın öldüğünü tespit etti.

Reklam
Reklam

Yapılan incelemenin ardından Çetindağ'ın cesedi Gölcük Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Polis cinayetle ilgili soruşturma başlattı.

İKİNCİ OLAYDA İSE;

Gönül Arslan başına dayadığı tabancayı ateşleyerek yaşamına son verdi.

Değirmendere Kurturuluş Mahallesi’nde bir el silah sesi gelmesi üzerine çevre sakinleri durumu polise bildirdi. Silah sesinin geldiği daireye giden polis ekipleri 44 yaşındaki Arslan’ı başından vurulmuş halde buldu.

Olay yerinde ölen kadının eski yağlı güreşçi Şakir Arslan’ın eşi olduğu belirlendi.

Eşinin sabah dışarıya çıktığı sırada yaşamına son veren Gönül Arslan’ın yanında bulunan tabancanın da eşine ait ve ruhsatlı olduğu belirtildi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Türk Psikiyatri Derneği'nden kadına şiddet açıklaması

TPD üyeleri "ruh sağlığı çalışanları olarak kadın cinayetlerine daha fazla tanık olmak istemiyoruz." dedi. TPD Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi adına Suzan Saner, Zerrin Oğlağu, Leyla Gülseren, Şahika Yüksel tarafından yapılan yazılı açıklamada şu sözlere yer verildi:

BIÇAK, DEMİR ÇUBUK, YAKMA

Kadınların kendi yaşamlarıyla ve bedenleriyle ilgili özgürce karar vermelerini engelleyen her tür durum ya da davranış kadına yönelik şiddettir. Kadına yönelik şiddetin en ağırı ise kadın cinayetleridir.

BAŞI ÖRTÜLÜ, ÖRTÜSÜZ, AÇIK, KAPALI TÜM KADINLARIN ŞİDDETE UĞRADIĞINA TANIĞIZ

Biz ruh sağlığı çalışanları, günlük uygulamamız içinde başı örtülü, örtüsüz, açık giyinen, kapalı giyinen, müslüman, ateist, zengin, yoksul, eğitimli, eğitimsiz farklı sosyal sınıflardan gelen birçok kadın başvurana danışmanlık yapıyor, tedavilerini üstleniyoruz. Kadına yönelik şiddetin her türünün çok yaygın olduğuna ve yol açtığı sonuçlara her gün tanık oluyoruz. Hastalarımızdan dinlediğimiz öyküler ve yapılan bilimsel çalışmalar kadına yönelik şiddetin belli bir sosyal sınıf ya da hayat görüşüne sahip kadınlarla sınırlı olmadığını ancak erkek egemenliğinin yüksek olduğu muhafazakar toplumlarda daha yaygın olduğunu gösteriyor. Kadına yönelik şiddetin en önde gelen nedeni, erkek egemen sistem içinde erkeklerin kadınları kontrol altına alma, kadınların yaşamını ve yaşam alanlarını kendi koydukları kurallara göre düzenleme isteğidir. Hukuk sistemi dışında polis, adli tıp, medya ve politikacılar da cinayet gerekçelerini toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üretmek için kullanabilmektedir.

"RUHSAL SORUNU OLDUĞU, KADININ AÇIK GİYİNDİĞİ GİBİ GEREKÇELERLE YANILTMAYA İTİRAZIMIZ VAR"

Türkiye Psikiyatri Derneği olarak katilin ruhsal sorunlarının olduğu, uyuşturucu kullandığı, sakinleştirici ilaçlar aldığı, öldürülen genç kadının açık giyindiği gibi "sözde" gerekçelerle kamuoyunun yanıltılmaya çalışılmasına itiraz ediyoruz. Seçilmiş politikacıları cinsiyetçi söylemleri bırakıp kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile ilgili doğruları açıklamaya davet ediyoruz. Yirmibirinci yüzyıl Türkiye'si için kadına yönelik şiddetin bir insanlık ayıbı olduğunu düşünüyoruz.

KADINLARIN HAYATI İKTİDAR SAHİPLERİ TARAFINDAN KUŞATILDI

Kadınların yaşamları iktidar sahipleri tarafından kuşatılmaktayken, sadece cinsiyetlerinden dolayı en temel hak olan "yaşam hakkı" ellerinden alınmaktadır. Kadına yönelik her türlü şiddetin failleri adalet sistemi içindeki boşluklardan faydalanmakta, mahkemelerde kolayca iyi hal indirimi almaktadır. Şiddetin faillerinin "cezasız" kalması, şiddete uğrayan kadınların ruhsal iyileşmelerinin önünde büyük bir engel olarak durmaktadır. Cinsiyetçiliğin körüklendiği bir ortamda, kadınların kamusal yaşamdan uzaklaştırılması, tecavüz edenlere cezaların arttırılması çözüm getirmez.

ERKEKLERİN KENDİLERİNİ SORGULAMASINI İSTİYORUZ

İsyan ediyoruz! Cinsiyetçi ayrımcı ve cinsel saldırıları körükleyen zihniyetin bizzat ürettiği kadına yönelik cinsel, fiziksel, ruhsal şiddetin yaralarını sarmak yerine erkeklerin kendilerini sorgulamalarını, "eril tahakküm"de kendi rollerinin uzantılarına bakmalarını, kadına yönelik şiddetin önlenmesini istiyoruz! Sadece "kadın" oldukları için öldürülen Özgecan Aslan ve yüzlerce kadının katlinden sorumlu olan cinsiyetçi ve cinsel saldırıları körükleyen zihniyetin değişmesini talep ediyoruz.
Ruh sağlığı çalışanları olarak bizler, kadın cinayetlerine daha fazla tanık olmak istemiyoruz! İktidarın kadın ayrımcılığına son!

(AJANSLAR)

Anahtar Kelimeler: