Göller Bölgesi’nde Su Alarmı

Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Diler, Göller Bölgesi’nde gerekli tedbirler alınmadığı...

Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Diler, Göller Bölgesi’nde gerekli tedbirler alınmadığı takdirde ciddi anlamda gelecekte su kıtlığı yaşanacağını belirterek, "Göller Bölgesi’nde olmamız su açısından diğer bölgelerden avantajlı olduğumuz anlamına gelmez" dedi.Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Su Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Diler’in başkanlığında 15 araştırmacının katkısıyla Göller Bölgesi’nde Su Kullanımı Su Potansiyeli ve Etkin Kullanımı konulu rapor hazırlandı. Prof. Dr. Diler, raporun ayrıntılarını açıkladı. Göllere Bölgesi’ndeki mevcut su kaynaklarının niceliksel, niteliksel ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerine etkisine yönelik çalışma yapıldığını belirten Diler, su kaynaklarının sadece insan değil tüm canlıları için önemli olduğunu söyledi. Günümüzde hem kirlenen hem azalan su kaynaklarının öncelikli bir konuma sahip olduğunu kaydeden Diler, "Dünyada yıllık tüketimi bin metreküp altında olan ülkelere su fakiri, bin-3 bin metreküp olan ülkeler su açısından kısıtlı, 10 bin metreküp üzerindekiler su zengini olarak ifade edilmekte. Ülkemizde 500 milyar metreküp su kaynağının 40 milyar metreküpünden yararlanıyoruz. 2010’da kişi başı su tüketim miktarı 1500 metreküp 2030’da yaklaşık 100 milyon nüfus itibariyle bunun 1000 metreküp altına inmesi bekleniyor" dedi.“2030’DA SU SIKINTISI YAŞAYABİLİRİZ”Göller Bölgesi 4 bin hm3 yerüstü 484 hm3 yeraltı su potansiyeline sahip 35 bin kilometrelik alanda yer aldığına dikkat çeken Diler, küresel iklim değişikliğinin sanıldığı kadar zengin olmayan Göller Bölgesi’ni de etkileyeceğini aktardı. Göller Bölgesi’nde gerekli tedbirler alınmadığı takdirde ciddi anlamda gelecekte su kıtlığı yaşanacağını belirten Diler, "2030 diye belirtildi ama belki daha erken de olabilir. Göller Bölgesi’nde olmamız su açısından diğer bölgelerden avantajlı olduğumuz anlamına gelmez. Su kaynakları torunlarımıza bırakacağımız miras olduğu için su tasarrufunun önemini halkımızla paylaşarak gerekli tedbirleri almak zorundayız" diye konuştu.SU ÇERÇEVE DİREKTİFİLERİGöller Bölgesi’nde 175 belediyeden 35’in de artıma tesisi olduğunu bununda sadece 11’inin gelişme arıtma tesisi olduğunu ileten Diler, alıcı ortamlarına göre kanalizasyon şebekesinden deşarj edilen atık suların da mevcut olduğunu, tarımsal amaçlı olarak toplam 893 bin 307 hektarlık alanda sulama yapıldığını iletti. AB’ye girilmesi söz konusu olduğu için ülkemizin su çerçeve direktiflerini yerine getirmeye çalıştığını kaydeden Diler, "Üye ülkeler 2015 yılı itibariyle tüm kaliteli sularını halletme konusunda yönerge söz konusu. Aday ülkelere de 2021’e kadar süre tanınmış durumda" dedi.KORUMA KULLANMA DENGESİ SON DERECE ÖNEMLİÇözüm önerilerini de sıralayan Diler, "Su kalitesi ve miktarının iyileştirilmesinde havza yönetimi planları ve koruma kullanma dengesinin son derece önemli olduğunu belirtmek istiyoruz. Yerleşim altyapısında kullanılan suların kullanım amaçlarının ve koruma kullanma dengesine göre olması lazım. Sanayi altyapısı önemli. Tarımsal altyapıda bölge şanslı olmakla birlikte istenilen seviyede değil. Damla sulamada tam olarak hedefe ulaşılmış değil. Tarımsal ilaçla mücadelenin azaltılması lazım. Damla sulamaya geçilmesiyle yüzde 50 su tasarrufu sağlamış oluyoruz. Drenaj sistemine geçmek lazım. Suya daha az ihtiyaç duyan ürünlerin devreye alınması lazım" açıklamasında bulundu.2050’DE EN DEĞERLİ VARLIK SU OLACAKSu kanunu taslağının mutlaka yasalaşması gerektiğini belirten Diler, "Gelecekte petrolden önemli suyu ülke ihtiyaçları ve menfaatlerini dikkate alarak yönetmek zorundayız. Suyun değeri kuyu kuruyunca anlaşılıyor. 2010’da sevdikleriniz için en değerli varlık elmas iken 2050’de su olacak. Su fakiri olmak da olmamak da bizim elimizde. Su varsa hayat vardır" dedi.BİLİMSEL OLARAK YANLIŞBasın mensuplarının Antalya’nın içme suyu kaynağı Karacaören Barajıyla ilgili sorularını yanıtlayan Diler, "2008’den beri bu konunun muhatabıyız. Farklı zamanlarda TÜBİTAK MAM orada özel hüküm belirleme çalışması yaptı. Bilimsel önerilerimizi aktardığımız halde artık Antalya’nın, Karacaören içme suyu kaynağı kesinleşmiş vaziyette. Isparta Deresi ve Deri OSB atıklarının Karacaören Havsazına aktığı bölgeye gidersek burnumuz tutmak zorunda kalırız. Çok yoğun kirlilik var. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde herhangi bir kullanma suyu arıtılsa da içme suyu olarak kullanılamaz hükmü var Antalya’nın aslında çok alternatifleri var. Manavgat’ta 1995’li yıllarda yapılmış 400 milyon avroluk yatırım bulunuyor ama atıl vaziyette bekliyor. Karacaören Havzası’nın Antalya’ya yakın olması nedeniyle burayı tercih ediyorlar ama bize göre bilimsel anlamda ciddi bir yanılgı var. Isparta Antalya’nın arka bahçesi değil ama gerek siyasilerimiz gerekse siyasi yöneticiler bu konuda çok etkili olamadı" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: