Göz içi lenslerin özellikle katarakt hastalarında avantaj sağladığını belirten Doç. Dr. Şener, "Kataraktı yeni başlamış hatta çok yeni başlamış hastalarda da bu yöntemi kullanıyoruz. Çünkü bu yöntemle hastayı hem kataraktından kurtarabiliyor hem de yakın ve uzak görme kusurlarını aynı anda düzeltebiliyoruz." diye konuştu.
Akrilik ve silikon gibi farklı malzemelerle yapılan göz içi lenslerin gün geçtikçe geliştiğini ve güvenirliliğinin arttığını vurgulayan Doç. Dr. Şener, "Lensin yapıldığı maddelerle göz herhangi bir reaksiyona uğramıyor. Uygun şekilde göze yerleştirilen göz içi lensler daha sonra hiçbir probleme de neden olmuyor" dedi. Doç. Dr. Şener; gelişen teknoloji ile göz içi lenslerin hemen hemen her göze uyumlu hale getirildiğini söyleyerek "Lenslerin değişik yapıları ve muazzam optikleri sayesinde; Acaba lens bozulur mu? Göz içinde lensin üstünde birikim olur mu? Gibi düşüncelerimiz artık son buldu."diye konuştu. Lazer operasyonu için gelen hastalara yapılan muayeneden sonra göz içi lensleri önerebildiklerini belirten Doç. Dr. Şener, beklentisi yüksek olan hastalarda göz içi lens operasyonlarının tercih edildiğini söyledi. Doç. Dr. Şener şöyle devam etti; "Lazer ameliyatı için korneası uygun olmayan, numarası yüksek olan ve buna rağmen fazla beklentisi olan hastalarda göz içi lensleri tercih ediyoruz. Çünkü numara yüksek ama beklenti de yüksek. Bu durumlarda lazer hastaların beklentilerine cevap verilemeyebilir ancak göz içi lens kesin çözüm getirebilir. Gözün kaç numara ise, o numara da bir lens takılır. Hastanın beklentisine çok daha fazla cevap verebilir."
GÖZİÇİ LENSLER KONFORDA SINIR TANIMIYOR
Sarı nokta hastalığı olma ihtimali olan kişilerde bazı göz içi lensler özel bir renk ile kaplanabiliyor ve güneş ışınlarından gelen zararı engelleyip olası bir sarı nokta hastalığına engel olabiliyor. Doç. Dr. Bozkurt Şener bu tedavide optik olarak lensin üzerine uygulanan birkaç yöntem olduğunu söyleyerek, "Şimdilerde lensin açılıp kapanan ve şişen şeklinin yapımına doğru gidiliyor. Bunlara akomodatif lensler diyoruz. Aynı kendi doğal merceğimiz gibi yakına ve uzağa bakarken açılıp kapanan bir şekle sokulmaya çalışılıyor."diye konuştu. Teknolojide ki gelişmeler sayesinde hastanın gözüne hiç dokunmadan, ölçüm yapıp kaç numara lens takılması gerektiğini bulabildiklerini anlatan Doç. Dr. Şener; "Bir lens yerleştirilmesi gerektiğinde hangi lens bu göze uyar deme seçeneğimiz var. Hasta sadece uzağı mı görsün? Sadece yakını mı görsün? Hastanın astigmatı da birlikte mi düzelsin? Göze göre seçimi yapıyor, uyguluyoruz. Gerçekten göz içi lensler görme konforunda mükemmel sınırlara yaklaşıyor." dedi. Multifokal lensler yakın gözlük düzeltmede de oldukça tercih ediliyor. Uzağı iyi gören ancak yakını göremeyen kişilerde olası katarakt temizlenerek, yerine uygun lens yerleştiriliyor, bu şekilde hem uzak hem de yakın gözlüğe çare bulunmuş oluyor. Göz içi lens ameliyatları hastanın durumuna göre damla ya da anestezi uygulanarak gerçekleştirilebiliniyor, iki uygulamada da değişen hiçbir şey olmuyor.
Göz içi lensi göze uygulanmadan önce yüksek teknolojili cihazları ile mutlaka ölçüm yapılması gerektiğini de belirten Doç. Dr. Şener, "Ölçüm cihazları gözün korneasını, derinliğini, kalınlığını, lensin olduğu yerin yaklaşık ne kadar geride olduğunu ölçüyor, sonra bir değer veriyor. Bu yüzden teknolojik olarak çok yeterli olmayan ve sonuçları yaklaşık değer olarak veren cihazlar kesinlikle tercih edilmemelidir. Bu cihazların vereceği yanlış değerler ile takılan yanlış numaralı göz içi lensler gözde beklenen görme kalitesinin çok altında sonuçlar verir." diye konuştu. Yanlış numaralı göz içi lensler ile hastanın iyi görmeyi beklerken görmesinin iyice bozulacağını söyleyen Doç. Dr. Şener, "Bu tip sorunların düzeltilme şansı var, lens çıkartılıp yenisi koyulabilir bu da yeni bir ameliyat gerektirir." şeklinde konuştu. Göz içi lens ameliyatlarının yalnızca orta yaş ve üstü kişilere uygulanmadığını bazı özel durumlarda 20–30 yaş arası hastalarda da bu tekniğin kullanılmaya başladığını belirten Doç. Dr. Şener, böylece yüksek hipermetrobu olan kişilerin ömür boyu uzak ve yakın gözlüğünden ve bununla birlikte olası kataraktlarından da kurtulabileceklerini dile getirdi.
• Excimer lazerle düzeltilemeyecek kadar yüksek miyop, hipermetrop veya astigmatı olanlar
• Kornea kalınlığı lazere izin vermeyenler
•Kataraktlı ve yüksek kırılma kusurlu hastalar
•Göz numarasının ilerlemediği sabit olduğu hastalar
• Hemen hemen her derecede kırılma kusurunu tedavi edebilme,
• Her derecede öngörülebilir sonuçlar,
• Görmenin hızlı düzelmesi,
• Korneada incelme, doku kaybı olmaması, yüksek optik kalitesinin muhafazası,
• Başarılı bir ameliyattan sonra hemen hemen hiç yan etki olmaması,
• Gerekirse diğer refraktif ameliyatlarla kombine edilebilmesi,
• İstenirse geri dönülebilmesi
Acıbadem Göz Hastanesi
Medikal Direktörü
Doç. Dr. Bozkurt Şener'in