Koronavirüsün hayatımızdan çıktığı güzel bir günde, arkadaşlarınızla toplandığınızı ve son aylarda geçirmediğiniz kadar eğlenceli bir vakit geçirdiğinizi düşünün. Bu vakti, Instagram'a yüklenmek üzere bir selfie çekerek taçlandırmak istediniz. Fakat o da ne! Oldukça hızlı bir şekilde deklanşöre basmanıza rağmen gözünüz kapalı çıkmış. Üstelik bu sorun, ilk kez yaşadığınız bir sorun da değil. Murphy kanunları işliyormuşcasına her selfie çekiminde gözünüzün kapalı çıktığını görüyorsunuz. Neyse ki size en az sizin kalbiniz kadar güzel bir haberimiz var. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) sizin bu sorununuza çözüm bulmuş gibi.
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü yeni bir kamera sistemi geliştirdi. Sıkıştırılmış ultra hızlı spektral fotoğrafçılık (CUSP) adı verilerek geliştirilen yeni kamera sistemi, siz gözünüzü açıp kapayıncaya kadar tam 70 trilyon kare çekiyor. Böylece en çok bin kareye kadar kamera çekimi yapabilen telefonların yanında CUSP dünyanın en hızlı kamera sistemi unvanını kazanıyor. Peki CUSP nasıl oluyor da saniyede trilyonlarca fotoğrafı aynı anda çekebiliyor?
Bunun cevabı oldukça basit. Öncelikle CUSP sıradan kameralar gibi bir teknolojiye sahip değil. Onun sahip olduğu teknoloji güncel olarak kullandığımız diğer kameralardan oldukça farklı. İşin sırrı, her biri sadece bir femtosaniye süren lazer ışığı darbelerinde yatıyor. CUSP'de yer alan optik sistem, bu lazer ışığı darbelerini daha kısa flaşlara ayırıyor ve özel bir sensöre düşürüyor. Bu sensörde de görüntü oluşuyor. Her bir saniyede sistem bunu 70 trilyon kez yapıyor. Bir düşünsenize, siz göz açıp kapayıncaya kadar CUSP 70 trilyon kare elde ediyor.
CUSP, aslında yeni bir teknoloji değil. Bu çalışmanın başındaki isim Lihong Wang, ilk kez 2014 yılında çalışmalarının meyvesini almış ve CUSP'i saniyede 100 milyar kareye ulaştırmayı başarmış. 2018 yılına kadar yapılan geliştirmeler sonucunda ise bu sayı 10 trilyon kareye kadar çıkmış. 2020 yılına geldiğimizde ise telaffuz edilen sayı tam 70 trilyon kare.
CUSP'de görev alan araştırmacılar sistemin daha küçük ve daha hassas elektronik cihazlar geliştirmeye oldukça büyük fayda sağlayacağı inancındalar. Lihong Wang, Ultra kısa ışık yayılımı, dalga yayılımı, nükleer füzyon, bulutlarda ve biyolojik dokularda foton taşınması gibi çeşitli çok hızlı fenomenlerde uygulamalar öngördüklerini belirtiyor. Yani, bu teknoloji sayesinde akıllı telefonların oldukça küçük yapıları da daha kullanışlı hale getirebilir gibi görünüyor. Yani gözümüzün kapalı çıkmadığı günler çok yakın olabilir.