BİLAL ACAR - CEMİL MURAT BUDAK - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin yönetim kadrosunu oluşturan sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin en yüksek rütbelisi olan eski orgeneral Akın Öztürk, aleyhine tanık ifadeleri ve kamera görüntüleri bulunmasına rağmen inkar stratejisini sürdürdü.
Bilirkişilerce "montaj olmadığı" ve "manipülasyona uğramadığı" tespit edilen fotoğraf, görüntü ve tanık ifadelerini reddeden FETÖ'cü askerler, savunmalarında darbeden haberdar olmadıklarını ve haklarındaki suçlamaların gerçeği yansıtmadığını öne sürüyor.
Bunların arasında, darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü'nde sabaha kadar darbenin başarılı olması için çalışan eski orgeneral Akın Öztürk de bulunuyor.
- Balyoz operasyonlarıyla önü açıldı
Öztürk, örgütün kumpaslarından olan Balyoz operasyonundan sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki birçok komutanın tutuklanmasının ardından 2013’te Hava Kuvvetleri Komutanlığına getirildi. Bu görevi iki yıl sürdüren Öztürk, Ağustos 2015'te Yüksek Askeri Şura üyesi oldu.
Öztürk, darbe girişiminin yaşandığı gün İstanbul Moda Deniz Kulübü'nde Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününde nikah şahidi olmasına rağmen, düğüne saatler kala eşinin rahatsızlığını bahane ederek törene katılmadı.
İzmir'de tatildeyken darbe planlaması kapsamında askeri uçakla 15 Temmuz saat 13.00'te Ankara Etimesgut Askeri Havaalanına gelen Öztürk, askeri araçla saat 14.10'da Akıncı Üssü lojmanlarında bulunan damadı eski 141. Filo Komutanı Hakan Karakuş’un evine gitti.
Darbe girişiminin icra aşamasında görev alan Öztürk, kuvvet komutanları bir bir derdest edilip Akıncı Üssü'ne getirilirken üssün içerisindeki lojmanda darbeciler tarafından kendisine verilen görevi yerine getirmek için bekliyordu.
Eski YAŞ üyesi Akın Öztürk, darbecilerin gasbettiği uçaklar Ankara semalarında göründükten bir müddet sonra FETÖ'nün sivil imamları Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş'in olduğu 143. Filo'ya geçti.
Öztürk, burada bulunurken damadı Karakuş'un kuleden komuta ettiği 143. ve 141. Filo'dan kalkan uçaklar da halkın üzerine bomba yağdırdı.
Darbe girişiminin başladığı saatlerde Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargahında, komutanın genel sekreteri eski albay Veysel Kavak ile telefon görüşmeleri yapan Akın Öztürk, Hava Kuvvetleri karargahındaki darbeciler ile Akıncı Üssü arasındaki irtibat ve koordinasyonu sağladı.
- "Komutan yok, komutan Akın Öztürk Paşa"
Öztürk, darbecilerin sözde atama listesinde "Genelkurmay İkinci Başkanı" olarak yer alıyordu ve Genelkurmay Başkanı'nın cuntanın başına geçmeye ikna edilememesi halinde Genelkurmay Başkanlığı'na getirilmesi planlanıyordu.
Darbe girişiminden sonra itirafçı olan gizli tanık "Kuzgun", ifadesinde bunu teyit ederek Ankara'daki darbeye hazırlık toplantısında Genelkurmay Başkanlığı'na Akın Öztürk'ün getirileceğinin konuşulduğunu söyledi.
O dönemde Genelkurmay Başkanı Protokol Şube Subayı olarak görev yapan Bayram Akpan da ifadesinde, darbe girişiminin yaşandığı gece neler olduğunu öğrenmek için Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü Özel Kalem İşlem Subayı Mehmet Akçara'ya "Ne oldu, Komutan (Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar) nerede?" diye sorduğunu, onun da "Komutan yok, komutan Akın Öztürk Paşa" cevabını verdiğini beyan etti.
- Darbe başarısız olunca "takiye"ye başladı
Darbe girişiminin bastırılmasının ardından yakalanan Öztürk, ifadelerinde, sabaha kadar darbecilerle müzakere yaptığını ve onları bu işten vazgeçirmeye çalıştığını iddia etti.
15 Temmuz darbe girişimi esnasında Akıncı Üssü'nde Uçaksavar Tabur Komutanı olarak görev yapan Albay İbrahim Galin, ifadesinde, darbecilerin üsteki faaliyetlerini anlatırken, özellikle darbeci general Akın Öztürk'ün, kalkışma başarısız olunca yaptığı takiyeyi şöyle anlattı:
"İçeride elleri ve ayakları kelepçelenmiş üst rütbeli askerler vardı. Bunları makasla kesip kurtardık. Bu sırada orada bulunan ancak derdest edilmediği her halinden belli olan Akın Öztürk de bana doğru yönelip, 'Beni de kurtardın Galin' diyerek sarılmak istedi. Akın Öztürk'ün durumunu derdest edilenlerden farklı değerlendirdiğim için sarılma isteğini elimle iterek reddettim. Aralarında Akın Öztürk'ün de yer aldığı grup kendilerini Yuva- 4 misafirhanesine götürmemi istediler. Orada yaklaşık 10 generali ve üst rütbeli kişiyi kurtardıktan sonra Akın Öztürk, 'Diğer 6 kişi nerede?' diye sordu. Bu sözünden de Öztürk'ün aslında orada kaç kişi olduğunu önceden bildiğini fark ettim."
Darbe girişiminin ertesi günü askeri savcının üsse gelmesini fırsat bilip kendisini derdest edilmiş gibi gösteren Öztürk, helikoptere binip Hava Kuvvetleri Komutanlığına gitti.
Ancak Öztürk, tanık ve müşteki beyanları üzerine 18 Temmuz 2016'da gözaltına alındı.
Öztürk, ilk ifadesinde Akıncı Üssü'ne torunlarını görmek için gittiğini, gece boyunca damadını hiç görmediğini iddia etti. Darbeci askerleri vazgeçirmek için görevlendirildiğini ileri süren Öztürk, kamera görüntüleri ve tanık beyanları kendini yalanlamasına rağmen mahkemedeki savunmasında da inkardan vazgeçmedi.
Üsse girdikten sonra sivil kıyafetlerini değiştirip üniformaları giydiği görülen Öztürk'e bu hareketi niye yaptığı sorulduğunda "Beni havacılar tanır ama karacılar tanıyamaz. Can güvenliğim için yaptım." iddiasında bulundu.
- "İsrail bizi sattı" itirafı
1996-1998 yılları arasında İsrail Tel-Aviv'de askeri ataşe olarak görev yapan Öztürk'ün gözaltındayken çevresindekilere söylediği sözler de darbe girişiminin dış bağlantılarını ortaya çıkardı.
Darbe girişimi sırasında gözaltına alınıp daha sonra delillerin incelenmesi sonucu darbecilere karşı mücadele ettiği anlaşılan emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı ise mahkemede tanık sıfatıyla verdiği ifadede, "Gözaltına alındığımızda başımızda polisler olduğu için Akın Öztürk ile sohbet etme imkanı bulamadım. Akın Öztürk bir ara benim de duyabileceğim bir şekilde kendi kendine 'İsrail bizi sattı' dedi. Bu sözü duyduğumda darbe girişiminde dış güçlerin parmağı olduğunu düşündüm." diye konuştu.