House’un kendisiyle klişeleşmiş ve mutlaka her sezon sık sık dile getirdiği cümledir. Hayatta kim ne olursa olsun her insanın yalan söyleyebileceğini söyleyen House bir bölümünde “Herkesin yalan söylemesi, insanoğlunun temel gerçeğidir. Tek değişken hangi konu hakkında olduğudur” cümlesi ile yargısını desteklemiştir.
Hayatın adaletini ve insanoğlunun üşengeçliğini sorgulayan bir cümledir. House’a göre insanlar oyunu iyi oynamadığı takdirde hak ettiğini almak yerine önüne sunulanları almakla yetinirler.
İnsanoğlunun en büyük düşmanı 'eleştiriyi' kabullenmeyen insanlardan bahseder. İnsanlar kendileri hakkında özellikle kötü düşünülmesinden, haklarında söylenen doğru olsa bile haz etmezler.
'Önyargı'nın eleştirisidir. Birini yeterince tanıdıktan sonra nefret edebilirsin. Fakat tanımadığın birine duyduğun nefret, sadece önyargı ve kıskançlığın habercisidir.
Bu cümle bize yalnız insanların daha başarısız ve basit olmadığını anlatır. House’ın anlatmak istediği bazen 'bir' tek başına iyiyken 'iki' bazen sadece kalabalıktır. Bu yüzden kalabalık olan her zaman yalnızdan iyi değildir.
Beyin ve kalp arasındaki farkı anlatan bir sözüdür. House’a göre insana en aptalca kararları duygular verirken en mantıklı kararları beyin verirdi. Bu yüzden beyni ile karar veren insanların fikirlerini kalbi ile karar verenlere tercih ederdi.
House’ın realistliğini gösteren ünlü sözlerinden birisidir. Aşk acısının insana çeşitli sebeplerden zarar verebileceğini ancak gerçek denen ‘oksijen’in yani "aşk"tan daha somut bir şeyin önemini vurgular.
Dinin dogmatik bir kavram olduğunu, ve bazı insanların bunu körü körüne kabullendiği için onları mantıklı bir şekilde mantıksızlıkla suçlar. Hatta Tanrı ile yarıştığı bir bölümde ‘dolaba saklanan birine güvenemezsin’ sözüyle göremediği bir varlığa inanmanın, mantığına ters geldiğini açıklamıştır.
Hayranı olduğu fakat işinden mutsuz olan tv yıldızına söylediği cümledir. İnsanların mutlu oldukları işi yapması yerine mutsuz oldukları işlerden şikayet etmeleri yerine o işi bırakmasını açıklar. Bu cümle sadece iş kategorisinde değil hayatın her alanında yaptığımız seçimlerin ardından yakındığımız karakterimize bir nasihattır.
İstesek de her insanı düşünemeyeceğimizi ve öyle bir ihtimal varsa bile acı çekmekten yaşayamayacağımızı ön görmüştür. Acı çekmek elbette kötüdür ancak tüm insanların acısını paylaşacak kadar büyük bir kalbimiz yoktur.