Grev karşıtı hutbe!

Düzce Müftülüğü’nün camilerde okuttuğu hutbeden: İşi yavaşlatmak ve işyerine zarar vermek, kârı azaltıcı davranışlarda bulunmak, çalışanı ağır dini mesuliyet altına sokar.

Birleşik Metal-İş sendikasının girişimiyle 10 Mayıs’ta Düzce’den başlayan yürüyüşe katılan işçilerin, bugün İstanbul’da şirket genel merkezine gelmeleri bekleniyor.

Düzce’de Mas-Daf Pompa AŞ’de çalışan 120 işçinin, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle işten atılmaları sonrası ilginç bir gelişme yaşandı. İşçiler nisan ayı başında tazminatsız olarak işten çıkarılırken, Düzce Müftülüğü’nün nisan ayının son cuma günü tüm camilerde okuttuğu hutbedeki “işi gereğinden fazla yavaşlatmak ve işyerine zarar vermek, kârı ve kârlılığı azaltıcı davranışlarda bulunmak çalışanı ağır dini mesuliyet altına sokar” denildi.

Reklam
Reklam

Fabrika önünde eylem

Düzce Beyköy beldesinde Birinci Organize Sanayi Bölgesi’nde su pompaları üretimi yapan Mas-Daf Pompa A.Ş.’de çalışan 120 işçi Birleşik Metal-İş’e üye oldu. Bunun üzerine mart ayında işveren işçileri tazminatlarını dahi ödenmeden işten çıkardı. İşçiler fabrika önünde eylem yaptı, içeri girenleri de engellemeye çalıştı. Eylemler sırasında güvenlik güçleri ve fabrikanın özel güvenlik görevlileri ile işçiler arasında arbede yaşandı. İşçiler Kabahatler Kanunu uyarınca para cezasına çarptırıldı, şirket tarafından da haklarında suç duyurusunda bulunuldu.

Konu camiye taşındı

Bu olaylar yaşanırken, en ilginç mesaj camilerden geldi. Kuyudüzü Mahalle Camii İmamı Nevzat Özalp tarafından hazırlanan ve Düzce Müftülüğü tarafından ildeki tüm camilerde 29 Nisan Cuma günü okutulan “İşçi ve işverenin sorumlulukları” başlıklı hutbede, “iş yavaşlatmanın ağır bir dini mesuliyet olduğu” dile getirildi.

‘Kârı azaltmamak gerek’

Düzce Müftülüğü’nün internet sitesinde de yer alan hutbede özetle şöyle denildi:

Reklam
Reklam

“Yüce dinimiz İslâm’a göre dünya ve âhiret mutluluğunun temeli çalışmak, alın teri dökmek ve helalinden kazanmaktan geçer. Çalışmak, insanı güzel düşünmeye, insana mutluluk yollarını bulmaya sevk eder. Bir insanın elinin emeğinden daha güzel bir kazancı olamaz... Dinimizde işçi ve işverenin karşılıklı olarak hak ve hukukları vardır. İşçinin sorumluluğu işini dürüst bir şekilde yapmaktır. İşini icra ederken bütün iyi niyet ve maharetini kullanmaktır. Bunun aksi, kul hakkı almak olur. Kul hakkı ise sahibiyle helalleşmeden Allah’ın affetmediği haklar arasındadır. İşverenin sorumluluğu ise işçisine ancak gücünün yeteceği işi yüklemek olmalıdır. Ona zulüm etmemelidir... Yüce dinimiz işverenle işçi arasında her zaman adaletli bir bağ kurmuştur. Her ikisinin de karşılıklı olarak uymaları gereken prensipler koymuştur... İşyeri işçi için ekmek kapısı demektir. Çalışanın geçimi bu ekmek kapısına bağlıdır, işi gereğinden fazla yavaşlatmak veya işyerine zarar vermek, kârı ve kârlılığı azaltıcı davranışlarda bulunmak çalışanı ağır dini mesuliyet altına sokar.”

Reklam
Reklam