ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Müzakere Çerçeve Belgesi için kasıtlı olarak yanlış bilgilendirme yapıldığını belirterek "Türkiye bu süreç içerisinde Ermeni soykırımını kabul edecekmiş, Rumlar'ı tanıyacakmış, Dicle ve Fırat'ın yönetimi yabancı bir idareye verilecekmiş. Bunların hepsi yalan. Bunlar ne yazık ki muhalefetin sıkılmadan ortaya attığı yalanlardır" dedi.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile katımı müzakerelerine başlamasını tüm dünya için tarihi bir olay olarak nitelendirdi. Bir dergiye Müzakere Çerçeve Belgesi'ni değerlendiren Gül, 3 Ekim'in ardından Türkiye'nin önünde yeni bir süreç başladığını söyledi. "3 Ekimle birlikte Türkiye'nin statüsü değiştirilmiştir" diyen Gül, bunun siyasi açıdan olduğu kadar ekonomik açıdan da çok büyük önem arz ettiğini kaydetti. Siyasi açıdan Türkiye'nin artık Avrupa'nın her hangi bir ülkesi gibi serbestliğin, özgürlüğün, ifade özgürlüğünün rahat yaşandığı tam demokratik bir ülke haline geldiğini belirten Gül, "Bu tabii ki bizim Türk halkına kazandırdığımız en büyük kazanımdır" dedi. Gül, Türkiye'nin ne kadar çok baskılardan uzak, ne kadar çok demokratik bir ülke olursa insanların o kadar çok
serbest olacağı, o kadar çok güvende ve huzurlu olacağını kaydetti.
Ekonomik olarak ise Türkiye'nin, önü açık ve öngörülebilir bir ülke olduğu için artık herkesin daha iyi planlama yapabileceğinin altını çizen Gül, bunun da yatırımları artıracağını kaydetti. Gül, "Şunu da belirtmekte fayda var. AK Parti iktidar olduğunda yüzde 66 faizler bugün yüzde 14'e indiyse bunda tabii ki ekonomik programımızın yanında AB sürecinin de katkıları var. 17 Aralık'ta faizler yüzde 24'tü, bugün yüzde 14'e düştü. Yani 10 puanlık bir faiz indirimi gerçekleşti. Bir puan 2 milyar dolar olduğuna göre 20 milyar dolarlık bir tasarruf sağlandı. Aynı şekilde özelleştirmede kaydedilen büyük başarılar, yabancı sermayenin Türkiye'ye akın etmesi, bunlarda da AB sürecinin etkisi var" şeklinde konuştu konuştu.
3 Ekim'in ardından Müzakere Çerçeve Belgesi ile ilgili muhalefetin eleştirilerini haksız bulun Gül, "3 Ekim'de biz AB ile bir araya gelip herhangi bir belgeyi imzalamış, bir antlaşma yapmış değiliz. Böyle bir şey söz konusu değil. İnsanlar yanlış biliyorlar" açıklamasında bulundu.
Müzakere Çerçeve Belgesi'nin Türkiye'ye ile ilgili bir kağıt olmadığını, AB'nin yol haritası olduğuna dikkat çeken Gül, Türkiye'nin de aynı şekilde yol haritasını ortaya çıkartan bir Müzakere Çerçeve Belgesi'nin olduğunu söyledi. "Tabii ki Türkiye bu süre içerisinde AB'ye gireceği için onların müzakere kağıdı bizim için önemli. Ama onların ki onları bağlar, bizimki de bizi bağlar" diyen Gül, belgenin en önemli kısmının Türkiye için ortak hedefim tam üyelik olduğunun açıkça ortaya koyması olduğunu vurguladı. Gül, "Müzakerelerin ucu açık, hazmetme kapasitesi" gibi eleştirilere de tepki göstererek, bunların zaten hep var olan bilindik konular olduğunu, AB üyeliğinin sadece kriterlerini yerine getirip getirmemekle ilgili olduğuna dikkat çekti. Gül, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hazmetme kapasitesi tabii ki hem onlar, hem bizim için geçerli olan bir şey. Herkes birbirini hazmedecektir. Bunlar da yeni şeyler değildir. Ta 1993'ten beri gelen konulardır. Bilinçli olarak dezenformasyon yapılıyor. Yalan yanlış bilgi veriliyor. Türkiye bu süreç içerisinde Ermeni Soykırımını kabul edecekmiş de, Rumlar'ı tanıyacakmış da, Dicle ve Fırat'ın yönetimini bir idareye verecekmiş de. Bunların hepsi yalan. Bunlar muhalefetin ne yazık ki sıkılmadan ortaya attığı yalanlardır. Dicle ve Fırat sınır aşan sulardır. Bunların idaresinin Avrupa Birliği'ne ya da uluslararası bir kuruluşa verilmesi diye bir şey asla söz konusu değildir. Ayrıca Ermeni soykırımı meselesini tanımak diye bir şey de söz konusu değil. Bununla ilgili Emeniler Avrupa Adalet Divanına gitti ve Avrupa Adalet divanı bunları hep reddetti. Hiçbir bağlayıcılığı olmayan kararlar bunlar. Yok efendim Türkiye Kıbrıs Rum Kesimini tanıyacakmış. Bunlar hiç inandırıcılığı olmayan ama kasıtlı yapılan propagandalardır. Türkiye Kıbrıs'ta ne asker çekmiştir, ne toprak vermiştir. KKTC'yi de tanımaya devam etmektedir. Kıbrıs'la ilgili ortaya atılan iddialar sadece bazılarının çeşitli hayal ürünüdür."
Gül, bir soru üzerine, Türkiye'nin AB üyeliği için 42 yıl beklemesini AB standartlarındaki demokrasiye geçişi gerçekleştirememesine bağlayarak, "Bir kışın iş yapmak var bir de yazın iş yapmak var. Yazın Türkiye üzerine düşenleri yapmamış, gireceği kulübün şartları belli olmasına rağmen oyalamış kendisini. Herkes oraya girmiş, pasta paylaşılmış, tren kalktıktan sonra artık Türkiye'nin aklı başına gelmiş. Türkiye koşarak bu trene atlamış. Tabii ki şartlar şimdi daha zor. Bu bizim elimizde değil ki. Dünya değişti, Avrupa değişti, Avrupa'nın imkanları değişti. Şunu da herkes bilmelidir ki, iktidarımız bu süreci şimdiye kadar çok dikkatli bir şekilde götürmüştür, bundan sonra da dikkatli bir şekilde götürecektir. Türkiye'nin çıkarına, menfaatine olmayan hiç bir şey yapılmayacaktır" şeklinde konuştu.