Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu 38. Dünya Kongresi’nin kapanış oturumunda konuştu. Gül, kongreyi, tarihi toplantı olarak nitelendirdi. Türkiye’de son on yılda yapılan reformlarla birçok tabunun kırıldığını belirten Gül, “Halkımızın özgürlük alanı genişletildi. Evimizin içini düzene koyduk ve koymaya da devam ediyoruz. Batı ve Doğuda dikkat çeken reformlar AB ile müzakerelerin önünü açarken, pek çok İslam ülkeleri için Türkiye ilham kaynağı olmuştur.” diye konuştu.
Suriye’de büyük bir trajedinin yaşandığını anlatan Gül, “Daha özgür ve haysiyetli düzen isteyen halkların üzerine ağır silahlarla saldıran bir rejim ile karşı karşıyayız. Tüm dünyanın gözü önünde Suriye adeta kendi kendini tüketmektedir. İnsanlık kültür ve medeniyet mirasının en nadide eserleri hatta şehirleri gözlerimizin önünde yok edilmektedir. İç savaşın en büyük maliyeti sayıları 100 bine yaklaşan insan kaybıdır. Türkiye’de milyonu aşkın Suriyeli başka ülkelere kaçmak zorunda kalmıştır. Suriye’deki durum herhangi siyasi ve bölgesel mesele değil tüm uluslararası camiayı ilgilendiren vahim bir insan hakları meselesidir. Burada akan kanın durdurulması hepimizin kollektif mesuliyeti olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Batı dünyasında yükselen ırkçılık tehlikesine dikkat çeken Gül, “Bugün Batı dünyasında farklılıkları çatışma sebebi olarak gören aşırı görüşlerin halen zemin kazanabildiğine maalesef tanık oluyoruz. Irkçılık, İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı, Avrupa’yı etkisine alan ekonomik krizin etkisi ile Batı toplumlarında artmaktadır. Irkçılık ve ayrımcılık demokrasinin düşmanıdır. Bu tehdidi yeni demokrasinin kendini koruma reflekslerini de harekete geçirerek ortadan kaldırabiliriz.” diye konuştu.
Türkiye’de Kürt sorununun çözümü noktasında önemli adımlar atıldığını vurgulayan Gül, “Türkiye, Kürt meselesini çözmek, şiddet ve terörü sona erdirmek için bugünlerde cesur adımlar da atmaktadır. Geçmişte bize büyük acılar yaşatan bu meseleyi çözmek için yürütülen çabaları samimiyetle desteklemek ve yapılanları takdirle karşılamak gerekir. İnancım odur ki sağ duyu ve kararlılıkla yapılan bu çalışmalar neticesinde Türkiye bu meseleyi de çözmeyi başaracaktır.” ifadelerini kullandı.
Demokrasi ve özgürlük alanında yapılması gereken önemli işler olduğunu anlatan Gül, şöyle devam etti: “Son 10 yıl içinde Türkiye’de devrim niteliğinde yapılan pek çok reforma rağmen hala demokrasi ve özgürlük alanında yapmamız gerekenlerin de farkındayız. Yeri geldiğinde ifade özgürlüğü ve uzun tutukluluk süreleri hakkında eleştiri ve temennilerimi kamuoyu ile paylaşıyorum. Uygulamadaki bazı sıkıntılara ve yasalarımızdaki noksanlıklara rağmen Türkiye’nin geçmişle kıyaslanamayacak kadar demokrasi inkişafı bakımından dev adımlarını da teslim etmek lazımdır.
(CİHAN)