Dünya gülyağı üretiminin yüzde 65’ini tek başına karşılayan ve Türkiye’nin gül bahçesi olarak nitelendirilen Isparta’da, gül üreticisi, Gülbirlik tarafından öngörülen 7.80 tutarındaki taban fiyatına tepki gösterdi. Girdi fiyatlarının artması, ancak gül fiyatının geçen yıla göre 1.20 lira daha ucuza alınmasına karşı çıkan Gönen ilçesine bağlı Güneykent Kasabası’ndaki üreticiler, soğuk havaya rağmen akşam vakti toplanarak durumu protesto ettiler. Emekli imam ve gül üreticisinin duası ile başlayan protestoda daha sonra üreticiler sıkıntılarını ortaya koydular.
Kentte, en verimli güllerin üretildiği bölgelerin başında gelen ve 2 binin üzerindeki nüfusunun yüzde 95’lik kısmının gülcülük ile uğraştığı Güneykent’te üreticiler, Gülbirlik’in daha önce açıkladığı 7.80’lik taban fiyatına tepki göstererek, “Biz, Gülbirlik ve özel tüccardan bu paraları almayacağız” dediler.
Isparta’daki gül üretiminde, yüzde 30’luk kısmın alımını yapan Gülbirlik ve özel firmaların kendilerini ‘köle gibi’ gördüğünü öne süren üreticiler, bu durumun devam etmesi halinde önümüzdeki hasat sezonunda kendi kurdukları fabrikada üretim yapmayı hedeflediklerini açıkladılar.
Güneykent Kasabası Belediyesi önündeki Gül Anıtı yanında bir aya gelen yaklaşık 200 kişilik grup, aralarından seçtikleri temsilciler vasıtasıyla gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Çarkçı: “Girdiler artarken, verilen bu fiyatlar 2004’ün fiyatları”
İhlas Haber Ajansı’na (İHA) konuşan Güneykentli üreticilerden Gürkan Çarkçı, “Bu fiyattan memnun değiliz. Zaten bizim gül çiçeğini toplatma ücretimiz kiloda 3 lira, bunun 3 lira da masrafına gidiyor 6 lira. Bizim fazla bir kazancımız yok burada, bu fiyatlar 2004’ün fiyatları. Ürettiğimiz mahsulün karşılığını alamıyoruz. Şu enflasyona göre bizim güllerimizin fiyatı en az 9 - 10 lira olması lazımdı. Biz, Güneykentliler olarak emeğimizin karşılığını istiyoruz. Gül çiçeği fiyatında düşüş varken, gübre zaten aldı başını gidiyor, mazot zaten öyle. Masrafımız 6 lira iken kazancımız 1 lira. Acaba 1 liraya bu emek çekilir mi? Biz, emeğimizin karşılığını istiyoruz” dedi.
“Bu gidişle gül üreticisi geriye çekilmek durumunda kalacak”
Güneykent’te düzenlenen toplantı ve tepki birlikteliğinde, Gönen ilçesini temsilen bulunduğunu dile getiren üreticilerden Halil Dursun Gezgin ise, “Gülün, 9 liradan aşağı düşmesi zaten yanlış. Geçen yıldan bu yıla kadar mazot, gübre ve ilaç fiyatları arttı, girdiler fazlalaştı. Bunlar fazlalaşırken fiyat aşağı düşüyor. Bu gidişle gül üreticisi geriye çekilmek durumunda kalacak. Zarar ettiği zaman insanlar bırakır. Bunun, zamanında ayarlanması lazım” diye konuştu.
Güzel: “Maliyet zaten 7 lira tutuyor, kendi çalışmalarımız ve ürünümüz bedavaya gidiyor”
Toplantının başında üreticiler adına dua ile başlangıç yapan emekli imam ve gül üreticisi Davut Güzel ise, “1 kilogram gülün fiyatını hesap ettiğiniz zaman bugün kilo başına 7.80 lira gibi bir para verildi. Bunun hesabını yapalım; 3 liraya bunu toplatıyoruz, yedirdiğimiz - içirdiğimiz ve toplayıcıların nakli ücretleri ile bu 4 lira oluyor. Gübreyi eklediğimizde 5 lira ediyor. Tarlayı sürme ve bakım giderine 1 lira daha eklersek etti 6 lira. Bunu, senede 4 defa çapalatıyoruz, 1 işçinin günlük maliyeti 80 lira, 10 kişi götürünce bu maliyet 800, 4 ile çarpınca 3 bin 200 lira yapıyor. Hesapladığımız bu maliyete 1 lira daha ekleyince zaten 7 lira yapıyor. Benim kendi çalışmam, tarlaya gitmem - gelmem, yaktığım mazot zaten sıfır. İlacı zaten hiç saymadık bile” şeklinde konuştu.
“Bu fiyat bize, ‘Arkadaşlar, siz bize köle olun, biz sizi sömürelim, köle gibi çalışın’ demektir”
Üreticinin gül alımı yapan birlik ve özel kuruluş tarafından ‘köle’ ve ‘sömürülmek istenen kişiler’ olarak görüldüğünü savunan Güzel ayrıca, “Bu fiyat bize, ‘Arkadaşlar, siz bize köle olun, biz sizi sömürelim, köle gibi çalışın’ demektir, bundan başka bir şey değildir. Gül üretimi oldukça yayıldı. Bu arz -talep meselesine göre gül fiyatları değişiyor ama devletin buna el atması gerekiyor. İlahi sistemin bir kuralı var. Cenab-ı Allah tarafından, ‘Uluborlu İleydağı’na kiraz ile, Eğirdir’e elma ile, Konya’ya Buğday ile, Güneykent’e de gül ile geçin’ denilmiş. Devlet yöneticilerimiz, bu gül üretimi konusunda, en azından yöresi dışındaki farklı üretime bir sınırlama koyarlarsa, gül üreticilerinin yeri belli olur. Bu gibi tedbirlerin alınması bizleri memnun eder.
Ben, Gülbirlik üyesiyim. Gülbirlik, burada bizim elimize küçük küçük poşetler verdi. İçerisinde gül suyu ve gül kremi gibi üretilen birçok mamul var. O kendi verdiğimiz güllere, ürünleri Rosense markasıyla almaya kalktığımız zaman gülsuyunun litresi 100 lira. Bize, 100 lira değil, suyunun suyunun suyunun parasını bari versin. Biz, yağının parasını istemiyoruz, alsınlar yağ onların olsun, bize suyunu sıksalar onun parasını verseler yine yetecek. Bizi, bu millete artık köle gibi yapmaktan ve çalıştırmaktan da utansınlar, başka diyeceğim bir şey yok” ifadelerini kullandı.
Kozluca: “Artık, tüccarlara köle olmaktan kurtulmak istiyoruz, fabrikamızı çalıştıracağız”
Güneykent’teki üreticiler başta olmak üzere, hiç kimsenin verilen 7.80 liralık fiyattan memnun olmadığını vurgulayan üretici Onur Kozluca da, “Maliyetler görüldüğü üzere, mazot - gübre -ilaç - işçi ve buna benzer masraflar çok yüksek. Buna bir çözüm bulacağız. Zaten, Güneykentliler olarak günlerdir toplantı halindeyiz. Bizim, burada bir fabrikamız var, artık orada gül yağımızı kendimiz çıkarmayı düşünüyoruz. Artık, tüccarlara köle olmaktan kurtulmak istiyoruz. Fabrikamızı çalıştıracağız, bu fiyatlar böyle giderse, kendi yağımızı kendimiz çıkaracağız artık, başka yapacak bir şey yok” dedi.
“Bizi ahmak yerine koyuyorlar”
“Bu fiyatlarla Gülbrlik’e veya diğer tüccarlara gül vermeyi düşünmüyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Kozluca, “Çünkü, bırakın yağı, bize suyunun parasını bile vermiyorlar. Bizi ahmak yerine koyuyorlar, biz bunun derdindeyiz. Biz, kendimiz ürettiğimiz ürünü kendimiz işlemeyi düşünüyoruz. Şimdi, birde şu var; güldeki yağ ve verim oranı bölgeye göre değişiyor. Keçiborlu ilçesine bağlı Senir Kasabası ve Kılıç Köyü gibi bölgelerde 6 ton gülden 1 litre gülyağı çıkıyor ama bizim burada yer yer 3 tondan 1 litre yağ çıkıyor. Bizler, bölgeler farklı olmasına rağmen aynı ücretin verilmesini de kabul etmiyoruz zaten. Tüccarın verdiği parayı kabul etmeyeceğimiz gibi kantarcılardan da bu paraları almayacağız. Aslında burada alınacak tedbir çok basit, çiftçinin elinden tutsalar yetecek. Gülü almadan önce fiyat verilmesi gerekiyor. Bizden gülü aldıktan 6 ay sonra fiyat açıklanıyor. Biz, daha kantara gülümüzü koymadan, bize 9 lira- 10 lira, fiyat budur demeleri gerekiyor. Bizden gülü alıyorlar, 6 ay sonra ‘Gülünüz şu fiyat’ diyorlar. Çok yanlış bir şey bu. Tüccar, şimdi kalkıp ‘Gülünüz 5 lira’ dese, yapacak bir şeyimiz kalmıyor bu saatten sonra. Gül, kantara girmeden fiyatın belli olması lazım. Emeklerimizin karşılığını alamıyoruz” görüşlerinde bulundu.
Kaya: “Gül, Isparta’mızın şah damarıdır, şah damarımız kurumasın”
‘Gülbirlik, bu fiyatlarla kendi ayağına kurşun sıkmaktadır’ ifadeleriyle konuşmasına başlayan üretici Durmuş Kaya, “Gül, Isparta’mızın şah damarıdır. Bir siyasetçi, geçenlerde bu ürünün 50 bin kişinin yiyeceği olduğunu söylemiş, hayır. Gül, 250 bin, hatta 300 bin Ispartalının şah damarıdır. Bu durumda, şah damarı kurutulmak isteniyor” şeklinde konuştu.
Isparta’da üretildikten sonra çıkarılan gülyağının farklı ülkelerdeki gül yağlarıyla harmanlanmasına da tepki gösteren üreticiler, “Bizim burada ürettiğimiz güllerden çıkan gül yağını alıp, Bulgaristan’ın gülyağı ile paça yapıyorlar. Buna da şiddetle karşı çıkıyoruz. Bizim Isparta’mızın gülyağı, bu durumda marka olmaktan çıkıyor. Aslında, yetkililerimizin buna da el atmaları lazım. Gülün desteklenmesi lazım. İhracatı destekleme fonundan Gülbirlik’in de desteklenmesi lazım. Gülbirlik’in de böyle fiyat açıklayarak, kendi ayağına kurşun sıkmaması lazım. Şah damarımız kurumasın” ifadelerini kullandı.