Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda düzenlenen 2009-2010 akademik yıl açılış töreninde, TBMM'nin açılışı dolayısıyla yaptığı konuşmada, üniversitelerden beklentilerini dile getirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Üniversitelerden beklentilerimiz çok büyüktür. Bu da hakkımızdır tabii ki... Çünkü bir ülkenin güçlü olması, bir ülkenin sonunda refaha ulaşması, halkını mutlu etmesi bu ülkenin nitelikli insan gücüyle doğrudan ilgilidir. Şüphesiz ki nitelikli insan gücünün ilk ve ortaöğretimde temeli atılıyor ama esas şekilde üniversitelerde veriliyor. İnsanın hayatta hangi yönde gelişeceği, hayatını nasıl kazanacağı, insanlığa, ülkesine nasıl katkı yapacağı üniversitelerde şekil almaktadır. O açıdan Türkiye'nin güçlü, nitelikli insan gücünün gerçekleştirilmesine üniversitelerin çok büyük katkısı vardır. Bu yüzden üniversitelerden beklentimiz çoktur dedim.''
Üniversitelerin başarılı olabilmesi için akademik özgürlüğün her şeyin başında geldiğini belirten Gül, ''Bilim, araştırma, akademik çalışmalarda sınır koyduğunuz zaman, o zaman siz yönlendiriyorsunuzdur. Doğruyu peşinen kabul ediyorsunuz, onu ispatla uğraştırıyorsunuz demektir. Halbuki akademik çalışmalar doğruyu araştıracaktır. Sınırsız bir şekilde araştırma alanı olacaktır. O açıdan akademik özgürlüğe çok önem veriyorum'' diye konuştu.
Akademik özgürlüğün yanı sıra idari ve mali konuların da önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bunların engel teşkil etmemesi gerektiğini vurguladı. Gül, şunları kaydetti:
''Ama üniversiteler idari konuları öne çıkartan, onlarla daha çok uğraşan bir kurum olursa esas işlevinin de gerisine düşer. İdari ve mali konular akademik özgürlüğün olabildiğine rahat kullanılabilmesi için yedek, destekleyici unsurlardır. Üniversite-YÖK arasındaki ilişkileri ne kadar düzgün olursa, güven ortamı ne kadar çok olursa, işbirliği ne kadar çok olursa çok daha fazla şey üreteceğimize inanıyorum.
Şüphesiz ki siyaset, günlük meseleler, ülke meseleleri üniversitelerin konularıdır. Üniversiteler bunlarla hiç uğraşmasın dediğimizde, o zaman totaliter, otoriter ülkelerdeki üniversitelere dönüşür.
Buradaki sınır şudur, üniversiteler tabii ki ülke meseleleriyle yakından ilgileneceklerdir. Ama biraz önce öğrenci birliği başkanının burada konuştuğu ve çok takdir ettiğim bir şekilde günlük siyasetin, partilerin buralardaki uzantısı gibi olmamalıdır. Siyasetin içine girerek değil, konjonktürlü siyasetin içine girerek değil, daha yukarı perdeden siyaset yapmalıdır.
Daha büyük resmi görmelidir ki söyledikleri dikkate alınsın. Doğruyu söylemekten de çekinmemesi gerekir, açık söylüyorum. Doğruyu ne kadar yapıcı bir şekilde söylerseniz, söyledikleriniz o kadar çok alınır. Önemli olan söylediklerinizden faydalanılmasıdır. Önemli olan söylediklerinizin etki etmesidir. O açıdan da tabii ki söyleyiş şekliniz çok önemlidir. Ama günlük siyasetin parçası olarak bunu yaparsanız o zaman ister istemez diğer siyaset bunu tam kabul etmez. Bu açıdan siyaset, ülke meseleleriyle ilgilenmek, doğruları görmek, analiz etmek, kritikler, tenkitler yapmak üniversitelerin işidir, akademisyenlerin işidir. Hukuk fakültesinde, Mülkiye'de ders öğretenler tabii ki bunları yapacaklardır. Ama bu bir üst seviyeden yapılırsa bu yapılanların hepsinin Türkiye'ye faydası olacağı kanaatindeyim.
Zaman zaman geçmişimizde enerjimizi tükettiğimizi biliyoruz. O açıdan kendimizi devamlı gözden geçirerek hem üniversitemize hem ülkemize hem de bütün insanlığa faydalı olmak için büyük gayretler içerisinde olmamız gerektiğine inanıyorum.''
AA