Gülen başörtüsüne "teferruat" dedi mi?

Fethullah Gülen'in bir gazete röportajında başörtüsü için kullandığı "füruat" kelimesinin yanlış olarak "teferruat" şeklinde basıldığı, bu tanım üzerinden de camiaya saldırıda bulunulduğu iddia edildi

ANKARA(ANKA) - Gülen'in internet sitesinde başörtü konusundaki "teferruat-füruat" tartışmasına açıklık getirildi. "Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ilmî bir hakikat olarak ifade ettiği "füruat' kelimesi etrafında yıllardır sürdürülen tartışmanın üslubu ve argümanları bu tartışmanın hakperestçe bir itiraz değil bilakis düşmanca bir saldırı güdüsüyle yapıldığı intibaını kuvvetlendirmektedir" denilen açıklamada konu şöyle açımlandı:

"-Öncelikle meselenin ilk gündeme geliş sebebi olan 1995 yılındaki bir röportajdaki uzunca açıklamalardan sadece (gazetenin yazdığı şekliyle) "başörtüsü teferruattır' ifadesi veya asıl doğrusu olan (Gülen'in dediği şekliyle) "başörtüsü füruattır' ifadesi alınıp bağlamından koparılmıştır. Böylece sanki "başörtüsü olmasa da olur' manasında sarf edilmiş bir ifade gibi yansıtılmaya çalışılmış ve bu şekilde kasıtlı bir yönlendirmeyle kamuoyu yanlış bir algıya sevk edilerek Gülen'e yönelik aleyhte bir kampanya yürütülmüştür. O zamandan bu zamana yapılan onca açıklamaya rağmen ne yazık ki bu insafsızca faaliyete hâlâ devam edilmektedir.

Reklam
Reklam

-Nedense füruat açıklamasının öncesinde yer alan "Örtü konusunda bir şey demeye hakkımız yok. Kur'an'ın içinde açık sarih nasslar var yani. Bu mevzu bizim yorumlamamızın dışında kalıyor. Çünkü bu Allah'ın emridir. Kadının başını örtmesi meselesi bir iman meselesi ölçüsünde önemli değildir. Allah'a karşı kulluk, umumi manada kulluk meselesi ölçüsünde önem arz etmez bunlar' ifadeleri görmezden gelinip sadece füruat/teferruat ibaresine odaklanılmaktadır.

-Ayrıca Hocaefendi, hiçbir zaman tesettür ve başörtüsünün farz olmadığı veya önemsiz olduğu gibi dine aykırı bir beyanda bulunmamıştır. Bilakis Allah'ın emri olduğunu hep söylemiş, ama daha önemli esaslara nazaran önem derecesini ifade etmeye çalışmış ve ülkede toplumsal kesimler arası bir kavga sebebi yapılmaması gerektiğine dikkat çekmiştir. Bu açıklamaları yaparken de İslam âlimlerinin dine dair esas ve meseleleri dinin usulü (Usuluddin / İtikat) ve dinin füruu (Füruuddin / Fıkıh) yani iman ve amel alanı olarak iki ana kategoride değerlendirmelerine uygun bir şekilde füruat ifadesini kullanmıştır."

Reklam
Reklam

-"KUR'AN'A GÖNÜL VERMİŞ İNSANLAR HAFİF OLMAMALILAR"-

Bazılarının "Gülen önce "teferruat' demişti, gelen tepkiler üzerine sonradan "füruat' dedi" iddiasında bulundukları hatırlatılan yazıda Gülen'in "Çıkar birisi füru dediğinizden dolayı sizi tenkit edebilir. Hemen onu tenkite yönelmemelisiniz. Şuna vermelisiniz: Bir, Usuluddin ulemasının bu mevzudaki usul, füru' tefrikini bilemeyebilir o. İki, sırf sadece birini yerden yere vurmak için bir hafifliğe kendisini salmış olabilir. Fakat Kur'an'a gönül vermiş insanlar hafif olmamalılar bence" eleştirisine de yer verildi. Yazı Gülen'in şu sözleriyle tamamlandı:

"Usuluddin uleması usulü, fürû'u birbirinden ayırmıştır. Bazı meseleler dinin temel disiplinleridir. Onları demediği, etmediği, yapmadığı zaman insan dinin dışına çıkar. Bazı şeyler de vardır ki füru'dur onlar usule göre. Temel disiplinlere göre Usuluddin ulemasının sahabe-i kiramın tarz-ı telakkilerine dayandırarak ortaya koyduğu disiplinlerdir bunlar. Onu yapmadığı zaman kafir olmaz. Yani bir insan namazı inkar etmiyorsa namaz kılmadığı zaman kafir olmaz. Orucu inkar etmiyorsa tutmadığı zaman kafir olmaz. Ve bunun gibi diğer füruât-ı şer'iyyeye dair şeylerde de hüküm böyledir. Ama hafizanallah Allah'ı kabul etmeme, peygamberi kabul etmeme, erkan-ı imaniye dediğimiz şeyleri kabul etmeme ki bunlar usuluddin'dir, ümmühat'tır, bunları kabul etmeme insanı küfre götürür, insan kafir olur, mülhit olur ve ebedi cehennemde kalır. Allah'ın hususi bir muamelesi olmazsa. O mevzuda da bir şey söylemeye mezun değiliz."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: