ANKARA(ANKA) - Fethullah Gülen insan hak ve özgürlüklerinin hiç kimsenin kimseye bahşedemeyeceğini, bunların doğuştan kazanılan haklar olduğunu belirterek, "O bakımdan, söz, tavır ve davranışlarımızda lûtfedici imajı uyandırmaktan uzak durmak; bu temel hak ve hürriyetleri başka değerler karşısında pazarlık unsuru olarak görmemek ve kullanmamak, diğer taraftan da, meşru olmayan, evrensel hukuk sınırlarının dışında ve bilhassa şiddet ihtiva eden yollardan her ne maksatla olursa olsun kaçınmak elzemdir" dedi. Gülen Hizmet Hareketi'nin "bir doktrin aşılama" peşinde olmadığını, en mahremin gözlenebildiği bir dünyada yarın asırdan fazla süren bir hareket için ithamları haklı çıkaracak en ufak bir kanıt bulunamadığını bildirdi.
Fethullah Gülen, Erbil'de Kürtçe yayımlanan Rudaw Gazetesi'nin barış süreci, Ortadoğu'daki gelişmeler ve bölgedeki hizmet faaliyetleri hakkındaki sorularına yanıt verdi. Gülen, temel hak ve hürriyetlerin pazarlık konusu yapılamayacağını belirterek, "Çözümün anahtarı, kendimiz için istediğimizi başkası için de istemekte" dedi. Fethullah Gülen, anadilde eğitimin ilke planında kabul edilmesinin, devletin vatandaşlarına karşı adil olmasının gereği olduğunu, bunu kabul ettikten sonra pratikte karşılaşılabilecek problemlerin ayrıca ele alınabileceğini, Kürtlerin dünyaya açılmasında Türkiye'nin bir kapı olması gerektiğini ifade etti ve, "Türkler, Kürtlerden önce Kürt meselesine sahip çıkmalıdır" dedi. Fethullah Gülen'in röportajdaki ifadelerinden bir bölümü şöyle:
"Yıllardan beri bölgede akmakta olan kan ve gözyaşının dinmesine yönelik faaliyetleri desteklememek mümkün değil. Geçmiş acıların geleceğimize set olmasına engel olmak, ufka bakıp yapıcı faaliyetler ortaya koymak esastır... Söz ve tavırlarda asla incitici olmama, herkesi kucaklayıcı ve sabırlı davranabilme de çok önemlidir. Herkesin çok dikkatli ve temkinli olması, kışkırtmalara gelmemesi lazımdır. Bağırıp çağırmalarla ve sloganlarla problemler çözülmez. Meselenin üzerine bağırıp çağırarak, yakıp yıkarak ve öldürerek değil, akıl, feraset ve şefkatle gidilmelidir."
-"TARAFLAR BİRBİRLERİNİN HİSSİYATINA SAYGI GÖSTERMELİ"-
Güvenlik ortamından yararlanıp başta eğitim sosyal ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini belirten Gülen, "Bu maksada yönelik olarak, ma'şeri vicdanın Gönül Köprüleri adını verdiği, Batı'dan Doğu'ya, Doğu'dan Batı'ya ortak projeler hayata geçirilmeli; mevcutların kapasite ve hedefleri geliştirilmelidir. Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerin de birer cazibe merkezine dönüştürülmesi, özellikle de eğitimin cazip hale getirilmesi çok önemlidir. Zira, mevcut eğitim problemleri çözüldüğü zaman pek çok mesele de çözülmüş olacaktır. Dünden bugüne işsiz, güçsüz, okuyamamış insanlar büyük ölçüde kendilerini itilmiş, ikinci sınıf gibi görmüşlerdir. Halbuki bölgenin insanları, geçmişte önemli medeniyetlere beşiklik yapmış çok zeki insanlardır. O psikolojik havadan ve bazıları itibarıyla içine düştükleri kompleksten de onları kurtarmak lazımdır. Bu yapılırken de, kardeşlik ve eşitlik prensiplerinin gereği olarak; taraflar birbirlerinin hissiyatlarını rencide edici davranışlardan uzak durmalıdır" vurgusu yaptı.
Etnik ve mezhep temellerinde ve başkaları aleyhine her türlü ileri faaliyet veya yayılma gayretinden, kışkırtmaya, kavgaya, mücadeleye ve çatışmaya zemin hazırlamaktan, alet olmaktan ve girmekten şiddetle kaçınılmasını isteyen Gülen "Hem ülkeler içinde, hem bölgemizde daha fazla ayrılık ve fitne tohumlarının ekilmemesi ve yeşertilmemesi konusunda da a'zamî dikkat gösterilmesi icap ediyor. Modern dönemde yaşananların tersine, Ortadoğu halklarının beraberce, sulh içinde yaşamaya dair güçlü tarihî ve geleneksel değerleri vardır. Kürt, Türk, Arap, Hıristiyan, Müslüman ve Musevîler beraber yaşama kültürüne sahiptirler. Bu kültürel değerleri yeniden keşfedecek, onları yeniden hayata geçirecek "eğitim modellerine ve sivil toplum kuruluşlarına' ihtiyaç vardır" dedi. Fethullah Gülen şöyle devam etti:
"İnsanların hakları ve hürriyetleri, kimsenin, hiçbir gücün onlara bahşedeceği ve dolayısıyla başkalarından beklenecek şeyler değildir. Bunlar, yaratanımız ve yaşatanımız olan Cenab-ı Allah'ın insan olarak hepimize bahşettiği haklardır, özgürlüklerdir. Peygamber de olsa, insan ve yaratılmış olma konusunda herkes, ama herkes, birbirine eşittir. Bu eşitliği baştan tanımadan adalet de, hukuk da olmaz. O bakımdan, söz, tavır ve davranışlarımızda lûtfedici imajı uyarmaktan uzak durmak; bu temel hak ve hürriyetleri başka değerler karşısında pazarlık unsuru olarak görmemek ve kullanmamak, diğer taraftan da, meşru olmayan, evrensel hukuk sınırlarının dışında ve bilhassa şiddet ihtiva eden yollardan her ne maksatla olursa olsun kaçınmak elzemdir."
-"ENDOKTRİNASYON YAPMIYORUZ"-
Gülen, hizmet hareketi konusunda ise şu bilgileri verdi şöyle dedi:
"Tarih boyunca insanlığa faydalı olmak adına yapılan yardımseverlik faaliyetleri hemen her zaman belirli bir dünya görüşünü empoze etmekle suçlanmıştır. Çalışkanlık, dürüstlük, diğergamlık gibi hemen herkesin olumlu göreceği hasletlere vurgu yapan çalışmalar, projeler bile bir kesim tarafından endoktrinasyon olarak adlandırılmıştır. Ortada aykırı bir ideoloji ve bu ideolojinin propagandası bahis mevzuu olmuş olsaydı, böylesine hassas şartlarda, fertlerin bile mahremlerine kadar gözlenip takip edilebildiği bir dünyada, istihbarat servislerinin her türlü gözleme ve takip imkânına sahip bulunduğu bir zeminde bunun gizli kalabilmesi mümkün olabilir miydi ve mümkün müdür? Yarım asrı aşkın bir süredir böylesi ithamları haklı çıkaracak tek bir emare ortaya konamamışsa, bu ithamların hâlâ ne ifade ettiğine yüksek idrak ve insaflarınızı rahatlıkla hakem kabul ediyor; hükmü ve kararı gönül rahatlığı içinde yüksek idrak ve insaflarınıza bırakıyorum.
Kaldı ki "ideolojik propaganda' ifadesinin bizim ıstılâhımızda olmadığını da hatırlamak gerekir. Hizmet hareketi ahlâki gelişim, sulhun yayılması ve gelişmiş dünyayı yakalayabilecek kaliteli bir eğitimin, yerel değerlere ve hukuka saygı içerisinde verilmesi gibi gâyelere sahiptir. Irak'ta da gâye aynıdır. İdeolojik propaganda bizim ait olmadığımız bir düşünce dünyasından gelir. Biz onu bilmeyiz. Çatışma çözümünün, diyalog ve konsensüsün, cehaletle mücadelenin; ilmî ve teknolojik gelişmeler için uygun ortam hazırlamanın, huzur, emniyet ve barışın yanında olmanın ideolojik propagandayla telif edilmesi mümkün değildir."
-"KUZEY IRAK'TAKİ OKULLARIN KÜRTÇE ŞÖLENLERİ BAŞKALAŞTIRMA YAPILMADIĞININ KANITI"-
Kuzey Irak'taki okulların düzenlediği Kürtçe şöleni gibi aktivitelerinin, ideolojik ya da başka tür başkalaştırma faaliyetlerinin bu okulların açılış felsefesinden fersah fersah uzak olduğunu gösterdiğini belirten Gülen, "İşin doğrusu, bölgedeki dost ve kardeşlerimizin basireti de geçen yirmi yılda, bu okulların bölgede sahiplenilmesinde çok önemli bir faktör olmuştur. Tarih boyunca inanç ve dert ortağı olduğumuz Kürtler, güftugulara hiç aldırmadan, Anadolu'nun temiz sinesinden süzülerek gelen ve Kürt coğrafyasına yeşeren bu okullara daima gönülden sahip çıkarak tarihsel kardeşliğimizi bir kez daha göstermişlerdir" dedi.
Gülen röportajda ayrıca, "Büyük bir köyü andıran bir dünyada, asırlarca birbirleriyle savaşmış Avrupa devletlerinin beraberlik, hattâ siyasî birlik peşinde olduğu bir dünyada, (Kürt veya Türk olmak elimizde ve bizim tercihimize bağlı değilken, anadil olarak Türkçe veya Kürtçeye sahip bulunmak elimizde, tercihimiz ve irademiz dahilinde gerçekleşmemişken) Türk veya Kürt olmayı, Türkçe veya Kürtçe konuşuyor olmayı bir ayrım sebebi yapmak, garabetten ve hepimizin zararına olmaktan başka ne manâya gelir?" sorusunu yöneltti.
-"TÜRKİYE DÜNYADAKİ KÜRTLERE DE ELİNİ UZATSIN"-
Fethullah Gülen, Türkiye'ye dünyanın diğer bölgelerinde de sıkıntı çeken Kürtlere yardım elini uzatması görevi düştüğünü belirtti. Gülen Türkiye'nin siyasî, dinî, etnik sebeplerle sıkıntıya maruz kalan Kürtlerin haklarını başta BM olmak üzere uluslararası organizasyonlarda koruması ve hakkaniyet adına onların da temsilcisi olmasını istedi. dedi.
Gülen, "Kürt meselesinin sadece siyasî açıdan ele alınmak ve değerlendirilmekle de kalmamalı; sadece devlet yetkililerine bırakılmamalı; STK'lar, işadamları, muallimler, kanaat önderleri, Diyanet teşkilatı, öğrenciler, kısaca toplumun hemen bütün kesimleri birliğimizin pekiştirilmesi için ellerinden geleni yapmalı; aramızda daima gönül köprüleri kurulmalı; düşmanlığa düşman olunmalı; her türlü iftirak faktörlerinden uzak durulmalıdır. Kürtlerin meselelerine onlardan önce Türkler sahip çıkmalı; Türklerin yanında da Türklerden önce Kürtler bulunmalıdır" görüşünü savundu.
Gülen Kürt anne-babaların da evlatlarına Türkçe ve hatta İngilizce, Arapça öğretmelerinin de yararlı olacağını bildirdi. (ANKA)