Dünyayı sarsan Wikileaks’in ele geçirdiği belgeler arasında ABD’nin Ankara büyükelçileri başta olmak üzere değişik isimler tarafından gönderilmiş kriptolar ve bilgi notları bulunuyor.
[
Bunlar arasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yapılmış değerlendirmeler olduğu kadar Türkiye hakkındaki analizlere de rastlanıyor. Bu konuda 25 Mart 2005 tarihini taşıyan ve dönemin ABD Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Robert Deutsch imzalı bir “memo” Gül ve Erdoğan arasındaki ilişkileri ele alıyor. Bunu yaparken zaman zaman spekülasyon yapmaktan da kaçınmıyor. Yine Büyükelçi Eric Edelman tarafından kalema alınan ve “merkeze” gönderilen 2004 yılına ait kriptolarda da Başbakan Erdoğan hakkında keskin tanımlamalara girişiliyor. Ak Parti’nin durumu ve geleceği hakkında bazı spekülasyonlara girişiliyor.
25 Mart 2005 tarihli ABD Büyükelçilik Maslahatgüzarı Robert Deutsch imzalı yazıya göre, Ak Parti’de liderlikle ilgili yapsal sorunlar var. Bu yapısal sorunlar nedeniyle Türkiye’de milliyetçiler güçleniyor. Deutsch’a göre o dönemde Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında bir güç mücadelesi var. Deutsch’a göre durum şöyle:
“AKP’nin içinde daha ideolojik olan Abdullah Gül perde arkasında manevralara devam ediyor, Gül Erdoğan’ı altta bırakarak partide daha çok kontrolü ele geçirmeye çalışıyormuş gibi gözüküyor. Nispeten iyi İngilizcesiyle “ılımlı” ya da “modern” bir imaj çizmeye çalışıyor, ancak yakınları Erdoğan’dan daha ideolojik bir batı karşıtı dünya görüşü olduğunu söylüyor. AKP’deki karmaşa içeri de yansıdı. xxxxxx, partideki iki kaynağımıza partinin sınır tanımayan yolsuzluklarından iğrendiği için istifa etmek üzere olduğunu söyledi. Erdoğan’ın çok eski arkadaşı olan ve şimdi de birlikte çalışan bir yakını hükümetin geleceğini göremediğini, daha esnek bir lidere ihtiyaç olduğunu, Gülencilerin de Erdoğan’ın bu işi beceremediğini düşündüğünü söyledi.
AKP’nin zayıflamasının en rahatsız edici yanlarından biri milliyetçiliğin yükselmesi. İmamlar geçtiğimiz günlerde tüm Türkiye’de misyonerlere karşı vaaz verdi, ülkenin en çok satan kitapları milliyetçi romanlar.
‘Kabineyi dahi değiştirebilir’
Başbakan Erdoğan’ın Haziran 2005’te yaptığı kabine değişikliğini yorumlayan Amerikalı diplomatlar merkeze gönderdikleri memoda bunun Abdullah Gül’ü etkisiz hale getirmeye yönelik olduğunu söyledi. 6 Haziran 2005 tarihli notta Erdoğan’ın o güne kadar 22 bakandan yalnızca dördüne güvenebildiği, değişiklik yapmaya çekindiği belirtiliyor. Erdoğan’ın ileride Atalay ve Çiçek gibi Abdullah Gül’e yakınlığını saklamayan bakanları da kabineden çıkarabileceği yorumu yapılıyor.
Raporları okumuyor
25 Mart 2005 tarihli memoda Erdoğan’ın Türkiye’nin iç ve dış politikasının iktidardaki AKP’de yaşanan liderlikle ilgili ve yapısal sorunlar nedeniyle sürüklendiği, oluşan vakumda milliyetçilerin güçlendiği belirtiliyor. Robert Deutsch imzalı memonun bazı bölümleri şöyle: Kaynaklarımızın hemen hepsi Erdoğan’ın çok az ve genellikle yalnızca İslami eğilimli gazeteleri okuduğunu söylüyor. Erdoğan bunlar yerine karizmasına, hislerine ve internetteki komplo teorilerinden bilgi filtreleyen ya da Neo-Osmanlıcı islamcı fanteziler arasında kaybolan danışmanlarından (örnek: İslamcı dış politika danışmanı Ahmet Davutoğlu) gelen bilgilere sırtını yaslıyor.
İslamcı teröriste inanmıyor
11 Ağustos 2006 tarihinde Ankara’dan gönderilen Nancy McEldowney imzalı memoda Başbakan Erdoğan’ın kurmayları ve dışişlerindeki kariyer diplomatları arasındaki bölünmeden bahsediyor. Memoda şu ifadeler yer alıyor: “AKP için en şaşırtıcı olanı belki de ABD’de ve başka yerlerde ‘Biz PKK ile görüşsek nasıl olurdu’ sorusunun sorulması oldu. Erdoğan’ın çevresi için iki örgüt analog değil. Terörizm PKK’ya eşti. Erdoğan için yardımsever islamcı dostu El Kadı’nın terörist grupları desteklediği fikrine inanmak çok zor, tıpkı İslamcı grupları terörist olarak görmelerinin zor olduğu gibi.
Ak Parti’de gruplar var
8 Aralık 2005’te yazılan bir başka raporda AKP’nin basının bir umut yazdığı haberlerin aksine henüz bölünmediği belirtiliyor. Daha sonra Ak Parti içindeki farklı gruplar şöyle tanıtılıyor:
Dindarlar: AKP milletvekillerinin hemen hepsi dindar, mesela çoğu Ramazan’da oruç tutuyor. Ancak büyük ve daha dindar bir grup da var bunlar genellikle Fazilet Partisi’nin çeşitli İslami kardeşlik örgütlerinin eski üyeleri. AKP’nin üst düzey liderlerinin çoğu bu grupta yer alıyor: Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Alptekin... Bu dindar gruptaki milletvekillerinin çoğu Erdogan’ın okullarda türban yasağını yumuşatamamasından çok rahatsız.
Milliyetçiler: AKP’de 50’den fazla milletvekili eski MHP ya da DYP üyesi. Milliyetçi AKP’liler arasında Camil Çiçek, Abdullatif Şener, Kürşad Tüzmen ve Sadık Yakut var. Bu kişiler Kıbrıs ve Kürtler konusunda daha hassas.
Pragmatistler: Bu grubun çoğu İngilizce konuşuyor. İstanbul Ankara gibi büyük kentlerde büyüyen ve diğer partililere göre daha çok seyahat eden bu kişiler AKP’nin dış dünyadaki yüzü. AKP’nin yabancılarla muhatap alan üç başkan yardımcısı da Amerika’da eğitim görmüş: Bülent Gedikli, Reha Denemeç ve Şaban Dişli. Egemen Bağış da bu grupta yer alıyor. Erdoğan bu kişileri kaybederse ciddi zorluk yaşayabilir, bu grup hem AKP’nin büyük çadır imajına uyuyor hem de İstanbul ve Ankara elitleri ile bağlantı sağlıyor.
AKP milletvekilleri karakter olarak da birbirinden çok farklı. . AKP’nin bugüne kadar parlamentoda gösterdiği başarı da Erdoğan’ın bu kişileri bir arada tutabilmesinden kaynaklanıyor. Ancak asıl soru meclis grubunu AKP’yi demokratik olmaktan uzak, tek kişiler bir örgüte dönüştürmeden yapıp yapamayacağı... AKP’ye muhalefet eninde sonunda kendi içinden gelecek.