Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Aralık 2004 verilerine göre dünyada 44.5 milyon kişi HIV/AIDS hastalığı ile beraber yaşamaktadır. Epideminin başından beri yaklaşık 33 milyon kişi ise hayatını bu hastalık nedeni ile kaybetmiştir. Bu sayılara günde 14 000, yani dakikada 10 kişi ilave olmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin açıklamasına göre HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı demeden herkesi tehdit edebilen, henüz tam kür sağlayabilecek tedavisinin ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Kullanım şemaları karışık, yan etkileri fazla ve ekonomik olarak büyük yük getiren tedavi protokollerine rağmen, hastalıktan ölüm hemen hemen tamamen ortadan kalkmış, HIV enfeksiyonu ölümcül hastalık olmaktan çıkıp, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür.
HIV ancak 3 yolla bulaşabilir:
1. Korunmasız yapılan her türlü cinsel temasla,
2. Kan ve kan ürünleriyle,
3. Anneden bebeğe gebelikte, doğumda ve emzirmekle bulaşabilmektedir.
Bu yolların dışında dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, aynı yerde oturmak, aynı havayı teneffüs etmek, aynı tabaktan yemek yemek, aynı çatal-bıçak-kaşık-bardağı kullanmak, aynı saunayı, havuzu, banyoyu, tuvaleti paylaşmak, giysileri ortak kullanmak, telefon kulaklığı, gözyaşı, ter ile, sivrisinek, böcek, arı sokması ile HIV bulaşmamaktadır.
Tüm dünyada HIV pozitif vakalarının hızla arttığı gözlenirken Türkiye'nin bu salgının dışında kalması beklenmemektedir. Ülkemizde ilk defa 1985 yılında iki HIV/AIDS vakası olduğu bildirilmiş, daha sonra her yıl vaka sayılarında giderek artma gözlenmiştir. T.C. Sağlık Bakanlığı Haziran 2004 verilerine göre ülkemizde 1802 HIV/AIDS hastası bulunmaktadır. En sık görülen bulaşma yolu korunmasız yapılan heteroseksüel cinsel temas (%50-60), ikinci sırada damar içi uyuşturucu madde kullananların ortak paylaştığı enjektör (%9) ve üçüncü sırada ise homoseksüel cinsel temas (%8) gelmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen yaş 20-49 yaş arasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü 1 Aralık Dünya AIDS Günü için bir slogan belirlemekte ve her yıl tüm ülkeler bu slogan çerçevesinde aktivitelerini gerçekleştirmektedir. 2004 yılının sloganı "Kadınlar ve HIV: Bizi duyuyor musunuz?" 2004 ve 2005 yılının kadınlar ve kız çocuklara yoğunlaşmasının nedeni, son yıllarda kadın ve erkek oranının eşitlenmiş olması ve dolayısı ile kadınların enfekte olma oranları arttıkça HIV enfekte doğan bebek sayısının da artmasıdır.
Gerekli önlemlerin alınmaması, korunma yöntemlerinin yaygın olarak uygulanmaması ve gizli kalan olguların da ortaya çıkacağı dikkate alındığında, HIV enfeksiyonunun dünyada olduğu gibi ülkemiz için de önümüzdeki yıllarda sorun olarak karşımıza çıkacağı düşünülmektedir.
Tüm enfeksiyon hastalıkları gibi HIV/AIDS hastalığı da önlenebilir bir hastalıktır ve her hastalıkta olduğu gibi korunma önlemleri tedaviden daha ekonomiktir. Eğitim ile korunmayı öğrenmek, öğretmek ve davranış değişikliğinde bulunulmasını sağlamak hastalığın yayılmasını önlemede en etkili yol olarak kabul edilmektedir. Toplum tarafından dışlanma, işini ve çevresini kaybetme korkusu, HIV enfekte kişilerin kendilerini gizlemesine yol açan nedenlerdendir. Bu korku tedavilerinin gecikmesine de neden olmaktadır. Önemli olan HIV enfekte kişileri dışlamadan hep beraber elele vererek yaşayarak bu hastalığa karşı mücadele edebilmektir.