Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, kadınlara uygulanan en ağır şiddetin başörtüsü yasağı olduğunu söyledi. Darbe dönemlerinin mağdur ettiği kişilerden, devletin özür dilemesi ve haklarını vermesi gerektiğini söyleyen Gündoğdu, “Devlet, özür borcunu yerine getirmeli, bununla da yetinmemeli açıkta geçirdikleri sürelere ilişkin hak kayıplarını telafi etmeli ve sosyal güvenlik yükümlülüklerini onlar adına yerine getirmelidir." dedi.
Başkent Kadın Platformu, ‘Hayatımızda ve Algımızda Yaşayan 28 Şubat’ ismiyle 28 Şubat dönemi ve etkilerini, düzenlediği iki panelle tartıştı. Başkent Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen ilk panele, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Gazeteci-Yazar Mehmet Altan ve Başkent Kadın Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hatice Güler, konuşmacı olarak katılırken, moderatörlüğü ise platformun dönem başkanı Berrin Sönmez yaptı. Başörtüsü yasağının, kadına yönelik en ağır şiddet olduğunu söyleyen Ahmet Gündoğdu, başörtüsünün yasalarla yasaklanamayacağı gibi, yasalarla da serbest bırakılamayacağını ifade etti. Son günlerin tartışılan yeni eğitim sisteminde ailelere inisiyatif ve yetki verildiğini gözlemlediklerini dile getiren Gündoğdu, “Devletin, çocukların geleceğini belirleme yetkisinden daha çok, anne babanın çocuğunun geleceğine yönelik karar alma ve uygulama hakkı vardır. Kız çocuklarının eve kapatılması gibi bir olay da söz konusu değildir.” ifadelerini kullandı.
"DEVLET ÖZÜR DİLEMELİ"
Ahmet Gündoğdu, 28 Şubat ve darbe dönemlerinin mağdur ettiği bütün kesimlerden özür dilenmesi ve haklarının geri iade edilmesi gerektiğini söyledi. Bu dönemlerin bütün mağdurlarına devlet tarafından, 1402’liklere ödenen tazminat gibi, tıpkı YAŞ kararlarıyla haksız yere silahlı kuvvetlerden uzaklaştırılan ordu mensuplarının kayıplarının tazmin edildiği gibi, gördükleri insanlık dışı muameleler için, maruz bırakıldıkları hakaretler için, işlerinden ve ekmeklerinden edildikleri için tazminat ödenmesi gerektiğini ifade eden Gündoğdu, “Devlet, özür borcunu yerine getirmeli, bununla da yetinmemeli, açıkta geçirdikleri sürelere ilişkin hak kayıplarını telafi etmeli ve sosyal güvenlik yükümlülüklerini onlar adına yerine getirmelidir. Hakları iade edilmeyen hiçbir mağdur kalmamalıdır.” şeklinde konuştu.
ALTAN: "UMARIM 28 ŞUBAT SON DARBE OLUR"
Gazeteci-Yazar Mehmet Altan ise konuşmasında, 28 Şubat’ın yargıya taşınmaya başladığını, belgelerin ise bir başka darbe dönemi ürünü olan YÖK’ten çıktığına dikkat çekti. 28 Şubat’ın tanımı yapılırken, kavram kargaşası olduğunu söyleyen Altan, ‘son darbe’ isminin en mantıklı seçenek olduğunu kaydetti. Altan, "Darbeleri ve darbecileri konuşurken, siyaset kurumunu da ele alalım. Hepsi halkın partisi ama parayı devletten alan bir siyaset var. Kurumsal yapıyı değiştirmeyen, 'ben de bunu kullanayım' mantığı, bir başka rövanşın önünü açar. Bu kadar avantajlı bir durum, Türkiye'de hiç mümkün olmadı. Demokrasiye geçiş için siyaset kurumu bunu kullanmak yerine rövanş alma yerine geçerse, bir anlam ifade etmez. Siyaset, değişim siyasetine dönmelidir. Rövanş algısından çıkarıp, hiç bir mağdur kalmayacak şekilde sistemi değiştirmek gerekir." dedi.
28 Şubat’ın yaptıklarının fazlasıyla konuşulduğunu ifade eden Altan, asıl konuşulması gerekenin ise yapılamayanlar olduğunu kaydetti. “28 Şubat, umarım son darbe olur” diyen Altan, referandumda yüzde 58 ‘evet’ çıkmasına karşın Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’nda paşaların köşke çıkmadığını, daha sonraki süreçte ise toplu istifa müessesesi geliştirdiklerini belirtti.
"BAŞÖRTÜSÜNDEN DOLAYI ÇALIŞMAK İSTEMEYEN KADINA BASKI UYGULANDI"
Başkent Kadın Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hatice Güler de konuşmasında, öğretmenlik yaparken yaşadığı mağduriyetleri katılımcılarla paylaştı. Güler, başörtülü olarak çalışmasını istemeyenlerin, ‘eşiniz çalışmıyor mu, maaş yetmiyor mu, niye çalışıyorsunuz’ ya da ‘çocuklarınızı yetiştirin’ gibi sembolik sözlerle çalışma hayatından dışlanmaya çalışıldığını söyledi.
Çalışırken başörtüsünü çıkarmaya zorlandıklarında, başını açarak çalışmak istemeyen kadınların eşlerinden bile baskı gördüklerini belirten Güler, "Başörtüsü, sakal gibi kesilebilecek, yüzük gibi çıkarılabilecek bir şey değil. Başörtülüleri batılı bir gazeteci, 'yürüyen bilboardlar' olarak nitelendirmişti." dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz