Haber Nöbeti'ndeki gazetecilerle Diyarbakır sokaklarında

Çatışmalı bölgelerde görev yapan meslektaşlarıyla dayanışmak ve "haber alma hakkı" için bir grup gazeteci Haber Nöbeti adıyla girişim başlattı. Hatice Kamer bu gazetecilerinden biri olan Evrim Kurdoğlu'yla Diyarbakır sokaklarındaki haber deneyimini yazdı.

Hatice Kamer

Diyarbakır

Türkiye'nin çatışmalı bölgelerinde görev yapan meslektaşlarıyla dayanışmak ve "haber alma hakkını savunmak" için bir grup gazeteci 'Haber Nöbeti adıyla' girişim başlattı.

Haber Nöbeti için Diyarbakır'a gelen ilk grupta yer alan Ergun Babahan, Ceren Sözeri, Ayşe Yıldırım, Evrim Kurdoğlu, Said Sefa, Tunca Öğreten, Celal Başlangıç, Önder Öner Çarşamba günü Sümerpark'ta bir basın açıklaması yaparak bölgede çalışan gazetecilerle bir araya geldiler.

Ben, JINHA muhabirleriyle dolaşacak olan Evrim Kurdoğlu'nu takip etmeye karar verdim.

Reklam
Reklam

Evrim JINHA'yı, JINHA Evrim'i, ben de her ikisini haber yapacaktım.

Sabah ajansın ofisinde gündem toplantısında bir araya geldik.

Gündemde Sur'daki sokağa çıkma yasağı ve devam eden "göç" vardı. Biz de Sur'a giteye karar verdik.

JINHA'dan Şehriban'a eşlik edecektik.

TIKLAYIN: GAZETECİLERDEN ÇATIŞMALI BÖLGELERE HABER NÖBETİ

27 Ocak'ta genişletilen yasakla birlikte binlerce insan Sur'u terk etmek zorunda kaldı.

Urfa Kapı'ya vardığımızda, bir hafta önce başlayan "göç" manzarasının halen devam ettiğini görüyoruz.

Kamyonetler boş girip dolu çıkıyor. Tarihi ilçeye giriş çıkış polis kontrolünden sonra mümkün.

Urfa Kapı'nın her iki kapısında polisler kum torbalarından mevziler yapmış, kurdukları sobaların dumanı tütüyor. Üst baş araması ve çanta kontrolünden sonra içeriye giyebiliyoruz.

Kapının girişinde onlarca kamyonet, çek çek ve motorsiklet müşteri bekliyor.

Esnaf umutsuzHava güzel, Melikahmet çok hareketli. Bir taraftan taşınan insanlar diğer taraftan kalabalığı fırsat bilip dükkanını açan esnaf.

Ercan adlı bir kamyonet sahibi bir haftada sekiz nakliye yaptığını anlatıyor.

Reklam
Reklam

Her nakliyeden 100 TL ücret aldığını söyleyince taşınmak için pazarlık yapan bir Sur sakini fiyatların bir anda yüzde beş yüz arttığını söyleyerek şikayet ediyor.

Kamyonet şoförü, Sur'dan göç edenlerin ağırlıklı olarak Bağlar ve Şehitlik semtlerine taşındığını söylüyor.

Sur'un 15 mahallesi var ve yasak dokuz mahallede kalktı. Çatışmaların çok yoğun devam ettiği Fatih Paşa, Dabanoğlu, Cevatpaşa, Hasırlı ve Savaş mahallerinde ise yasak halen devam ediyor.

Köylerle birlikte 120 binden fazla nüfusu olan ilçede, yasaklardan en fazla etkilenen ilk beş mahallenin nüfusu 26 bindi.

Halihazırda bu mahallelerde çok az ailenin kaldığı ve son bir haftadır devam eden yoğun göç ile birlikte yaklaşık 30 bin insanın Sur'u terk etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Ardından Ticaret Borsası denilen bölgeye gidiyoruz, dükkanlar açık.

Oyuncakçı dükkanında çalışan bir işçi, 15 günden beri ilk defa bugün dükkanı açtıklarını söylüyor.

"Bir haftaya kalmaz kapatırız" diyen görevli, kiraların çok artmasından dert yanıyor.

Reklam
Reklam

Cadde üzerindeki çay ocağının sahibi Harun Harman da diğer esnaflar gibi umutsuz.

Harman, 1990'dan beri burada. İlçede herkesin taşındığını, yakın zamanda kendisinin de taşınmak zorunda kalacağını anlatıyor.

Çay ocağının komşusu, mobilyacı Tekin Yıldırım da arkadaşı gibi umutsuz konuşuyor; "Sizce halimiz ne olacak?" diye soruyor ama verecek cevap bulamıyoruz.

'2006'daki Diyarbakır olaylarında gazeteci olmaya karar verdim'Şehriban Aslan 22 yaşında ve dört yıldır muhabirlik yapıyor.

Şehriban Aslan (solda), Evrim Kurdoğlu (sağda).

2006'daki Diyarbakır olaylarında ortaokul son sınıf öğrencisi olduğunu ve günlerce evden çıkamadıklarını hatırlatıyor:

"Ailem olaylar var diye çıkmamıza izin vermiyordu. Ben o zamanlar gazeteci olmak istemiştim, çünkü onlar dışarıya çıkıp haber yapabiliyorlardı."

Biz Balıkçılarbaşı'na doğru yürürken Şehriban haber yaparken karşılaştığı olayları anlatıyor.

Silvan'daki son yasakta ilçede kaldığını ve yaşanan yoğun çatışmalardan dolayı hangi sesin hangi silahtan çıktığını anlayabilir duruma geldiklerini söylüyor.

Reklam
Reklam

Bir önceki Sur yasağında yaralandığını anlatan genç muhabir, "Sur'dayken bir keskin nişancının attığı kurşun iki duvara sekerek kaşımın üzerinden sıyırarak geçti."

'Patlama ve silah sesleri geldi. Kaçışmaya başladık...'Tam o sırada önce bir patlama sesi, sonra silah sesleri geldi. Sanki olduğumuz yere doğru ateş açılıyordu. Hepimiz bir tarafa doğru kaçışmaya başladık.

Şehriban ile kendimizi iki adım ötedeki sokağa attık. Evrim geride kaldı.

Kaçtığımız sokak boş evler ve cam kırıklarıyla dolu.

Bizimle birlikte sokağa kaçanlardan biri "Kurşun adres sormaz, hemen çıkmayın, bence ara sokaklardan gidin" diyor.

Biraz sonra caddeye çıkıp Evrim'e bakıyoruz. Onu bir dükkanda buluyoruz. Şaşkın. O da bizim gibi korkmuş ve paniklemiş.

Bianet, Evrensel, Sendika.org. gibi sitelere haber yapan Evrim, şu an serbest gazetecilik yapıyor.

Daha önce de Kobani sürecini takip ettiğini ama ilk defa böyle bir durumla karşılaştığını anlatıyor.

Seslerin havai fişek olduğunu düşünmüş. Bu yüzden ne olup bittiğini anlaması biraz uzun sürmüş.

Reklam
Reklam

Sur'a üç hafta önce de geldiğini ve bugünkü havanın son gelişinden farklı olduğunu anlatıyor:

"O zaman Gazi Caddesi'nden yasak kalkmıştı. Ama çok şiddetli patlama sesleri geliyordu. Ulu Cami önünde çay içmiştik. İnsanlar o zaman çok tedirgindi. Bugün Melikahmet Caddesi oldukça hareketli ve renkliydi. Açıkçası böyle bir şey beklemiyordum."

Ara sokaklardan İskender Paşa Mahallesi ve oradan Dağkapı'ya ilerliyoruz. Sokaklarda, evlerin önünde park etmiş kamyonetlere eşyalar yükleniyor.

Fotoğraf çektiğimi gören Aziz Sürme, "Abla sizce bu insanlar geri döner mi?" diye soruyor.

Aziz'e de verecek cevap bulamıyoruz.

Ablasının Alipaşa'daki evine gidip durumu kontrol edecekmiş. Ablası, eşi ve çocuklarıyla birlikte, 65 gündür Şehitlik'te yaşayan ailesinin yanında kalıyor.

"Alipaşa tarafında birçok eve hırsız girmiş diyorlar. Ben de eve gelip bakmak istedim, ne gitmiş kalmış bir göreyim."

'Fotoğraf çözüm olacak mı sanıyorsunuz?'Binanın önünde park eden bir başka kamyonete de eşya taşınıyor. Vedat, Bağlar'a taşındıklarını söylüyor.

Reklam
Reklam

Vedat evi 600 liraya kiraladığını, masraflı olduğu için kayınvalidesi ile birlikte kalacaklarını anlatıyor; ne durumun düzeleceğine ne de bir daha Sur'a geri dönebileceğine inanıyor.

Sokakta Vedat'ın fotoğrafını çekerken bir başka kişi araya girip "Fotoğraflarınızın ve haberlerinizin insanların sorununa çözüm olacağına mı inanıyorsunuz, çekmeyin" diyerek tepki gösteriyor.

Vedat oralı olmuyor ve "Abla sen çek, bizi ne hale düşürdüler dünya alem görsün" diyerek eşyalarını kamyona yüklemeye devam ediyor.