Hac: Bir İbadetin Dönüşümü

Hac ibadeti kapitalizmin bir piyasası haline geldi. Kıyafetler tekstil sektörünün, yolculuk turizm acenteleri ve seyahat şirketlerinin, konaklama otellerin, yemekler de gıda tekellerinin bir piyasası.

Dev otellerle çevrili Mescid-i Haram kimisi için sevap, kimisi için para kaynağına dönüştü.

İlk hacı kafileleri Eylül ayı itibariyle yola çıkmaya başlamışken, televizyonda ‘Hac Alışverişi‘ konulu bir televizyon programına denk geldim. Programın sunucusu bir mağazaya gidiyor, hacıların yola çıkmadan önce alması gereken eşyaların kaça patlayacağını hesaplıyordu.

Bu program formatı yaygın. Evlenecek çiftleri boğazlarına kadar borca sokmak için tasarlanmış olanları var. Sunucunun gelin ve damatla mağaza mağaza dolaşarak yaptığı alışveriş, ürünlerin reklamına dönüşüverir.

Reklam
Reklam

Hac ibadeti de bu kapitalist kültürün bir parçası artık.

Hacı Yolculuğu bir sınavdı

Bir hacı adayı çıktığı aylar sürecek bu yolculukta, parası yoksa her köyde ve kasabada bir tanrı misafiri olarak konaklar, yeni coğrafyaların yeni insanlarıyla tanışırdı. Issız bir bozkırdan geçerken gördüğü tek köye sığınmaktan başka çaresi olmazdı. Yolunun üzerinde farklı inançlardan, farklı üretim biçimlerine sahip onlarca topluluğa rastlar, onların hayat felsefelerinden, dillerinden kendine bir şeyler katardı. Hacı olmanın saygınlığı

Eğer bir tüccar ya da gezgin değilse, eski toplumun insanı orta yaşlarına gelinceye kadar kendi köyünün dışına nadiren çıkardı. Bu yüzden de küçük bir dünyaya, dogmatik düşüncelere sahip feodal toplum insanı için tüm yaşamını değiştiren, dünyasını genişleten bir yolculuktu hac. İnsana kurulu düzenin alternatifleri olduğunu öğretir, onu daha bilge, daha tahammüllü, daha cesur kılardı. Bu bakımdan parayla alınıp satılamayan bir şeydi.
Bundan geriye kalanın yine aynı ibadet olduğunu söyleyebilir miyiz?

Reklam
Reklam

Yazının detaylı hali için: **http://dunyalilar.org/hac-bir-ibadetin-donusumu.html

**