Hacamat; herhangi bir hastalıktan dolayı veya hastalıktan korunmak amacıyla belli vücut bölge ve noktalarına vakum ile beraber yüzeysel cilt kesileri oluşturarak hücreler arası sıvının çıkartıldığı bir uygulama yöntemidir. Kesinlikle kan çıkarma yöntemi değildir.
Kupa tedavisinde amaç, uygulanan bölgede kan damarlarının genişlemesini sağlayarak bölgenin mikrosirkülasyonunu artırmak, artmış kas aktivitesini azaltarak analjezik etki oluşturmak, akupunktur noktalarını uyarmak, dokuda oluşan yapışıkları ortadan kaldırmak, birçok ilaç metabolitleri, ağır metal, kimyasal ve toksik maddelerin atılımına yardımcı olmak ve ayrıca iltihap öncesi maddeler, iltihabi hücreler, toksinler, bakteriler, zararlı kimyasal ve biyolojik maddelerin patolojik evreye geçmeden önce hacamat ile bölgeden uzaklaşmasını sağlamaktır.
Mümkün olduğunca kapiller damarların travmatize edilerek hasarlanmaması önerilmekte olup özellikle hücreler arası sıvının dışarıya atılması önerilir. Hacamatın cildin boşaltım görevini kolaylaştırdığı rapor edilmiş hatta bilimsel araştırmalarda "derinin böbreği" ifadesi kullanılmıştır.
Kuru kupa, yaş kupa (hacamat), hareketli kupa, boş kupa, İğne kupa tedavisi, su kupa tedavisi, sıcak kupa/moksa kupa, herbal kupa olmak üzere birçok uygulama şekli söz konusudur.
Yapılan çalışmalar, bel ve boyun fıtıkları, bel, boyun ve diz kireçlenmeleri, romatizmal hastalıklar, karpal tünel sendromu, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, huzursuz bacak sendromu, miyofasiyal ağrı sendromu, anemi, baş ağrısı ve migren, hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi ve omuz problemlerinde hacamat uygulanabileceğini gösteriyor.
Vücudun bilimsel olarak belirlenmiş bölgelerine kupa ile emme-çekme yöntemi uygulanarak kesme-delme yolu ile dokudaki kirlenmiş sıvının dışarı alınması esasına dayanır. İyileşmeyi kolaylaştıracağı ve skar dokusunu azaltacağı için cilde atılan çiziklerin cildin doğal kıvrımlarına paralel olması önerilir.
Hacamat özel bölgelere ve akupunktur noktalarına yapıldığında maksimum çözüm alınabilir. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında, İslami literatürde ise kameri ayların yarısından sonraki tek günlerde yapılması tavsiye edilir. Ancak hastalık söz konusu ise her zaman uygulanabilir. Klinik çalışmalar, hacamat yapılanlarda herhangi bir beslenme kısıtlaması gerekmediğini belirtiyor.
Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki hacamatta amaç hücreler arası sıvıyı temizlemektir; kan çıkarmak yani damar kesmek değildir. Hücreler arası ödemin azaltılması ve atıkların temizlenmesi ile doku gevşer, sıkışmış olan lenf ve kan damarları açılır. Kirlenen kan damarları değil, hücreler arasında bulunan sıvıdır.
Genel olarak kalp pili taşıyan hastalar, kansızlığı olanlar, organ nakli olanlar, mens ya da hamilelik döneminde olanlar, hemofili hastaları, böbrek yetmezliği olanlar, kemoterapi alanlar, düşük tansiyon hastalığı olanlar, 2 yaş altı çocuklar, yara, yanık, egzama ve varis olan bölgelere uygulanmaması gerekir. Ancak hacamat aynı zamanda kan yapımını uyardığı için kansızlık (anemi) tedavisinde de kullanılmaktadır. "Kan kaybına neden olduğu için halsizliğe yol açar" fikri doğru değildir çünkü hacamatta amaç kan çıkarmak değil, hücreler arasındaki kirlenmiş sıvıyı çıkartıp atmaktır.
Bilimsel araştırmalara göre hacamatta çıkartılan kan ne kadar az ise, işlemin o kadar doğru yapıldığı ifade edilir.
Her uygulama gibi hacamatın da yan etkisi söz konusu olup bunlar kesin ve muhtemel yan etkiler şeklinde sınıflandırılmıştır. En ciddi yan etkisi nadir de olsa vazovagal senkop yani beyne kan akışının azalmasından kaynaklanan ani ve kısa bilinç ve duruş kaybıdır. Çok kan alınması ve sık sık yapılması durumunda demir eksikliği anemisi gelişebilir.
Bilimsel araştırmalarda dermatit, herpes enfeksiyonu, ciltte pigmentasyon ve laserasyon, servikal epidural apse, kardiyak hipertrofi, ağrıda artış gibi yan etkiler rapor edilmiştir.
Ayrıca profesyonel sağlık uzmanlarınca uygulanmaz ve gerekli sıhhi tedbirler alınmazsa enfeksiyon (Hepatit B, C, HPV veya HIV) gelişebildiği bildirilmiştir.