1 hafta öncesinden telefonla Alpar Turizm’den İskeçe (Xanthi)’ye gidiş dönüş 30 euro’ya otobüs bileti rezervasyonu yaptırdık. Neden buradan araba ile gitmedik? Uluslararası ehliyet, yeşil kart sigortası, uluslararası ehliyet, yurt dışında geçerli kasko masraflarından kaçmak için :) Tv, USB girişi, ikramlar ve tepesi cam olan konforlu bir otobüsle 21.00'da yolculuğumuza başladık. Bir yerde ihtiyaç molası verdikten sonra 1 gibi sınıra vardık, görevli otobüsün yanına gelip pasaportlarımızı aldı, çıkış damgaları basılmış şekilde geri verdi. Biraz daha otobüsle gittikten sonra tekrardan inip Yunan polisinin kontrolünden geçtik. Çıkış harcınızı gitmeden öderseniz orada bir daha uğraşmazsınız. 04.20’de İskeçe’de Astron Centre’nin önünde otobüsümüz bizi bıraktı. (Astron Center hemen Kentriki Platia'nın önü)
İlk önce mutlaka turist info'dan şehir haritası alın. Platia Yunanistan'ı gezerken alfabesinden dolayı ne yazık ki diğer şehirlere göre biraz zor oluyor. Bu yüzden sizinle bir google haritayı paylaşıyorum.
Şık butiklerin, mağazaların, kafelerin bulunduğu bu caddede bir de alışveriş merkezine dönüştürülmüş bir tütün deposu bulunuyor.
En güzel şehir manzarası tabii ki burada. Arabayla epey çıktıktan sonra 5 dk yürüyünce kaleye ulaşabiliyorsunuz.
Giriş: 2,5 euro
İbrahim Paşa Camii olarak da bilinen bu yerin minaresi kaldırılarak kilise haline getirilmiş.
Şehre Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan, şehrin bir ucundan bir ucuna uzanan bu tarihi su kemeri altından giriliyor.
Kavala'ya gitmişken Kavala Kurabiyesi yemeden dönülmez. Kavala Kurabiyesi'nin kilosu 10 euro. Bir de Yunan baklavasının tadına bakalım dedik burada. Yer fıstığıyla yapmışlardı, değişikti.
Adres: Dagkli 4.
Eskiden imarathane olan bu yer şu anda lüks bir otel olarak kullanılıyor.
> Town Hall
> Panagia Kilisesi - Poulidou 69
> Kavalalı Mehmed Paşa'nın Evi
> Halil Bey Camii ve Medresesi
Biz burayı çok sevdik. Plajdaki Psili Ammos restoranında denize nazır öğle yemeğimizi yedik. Yunan salatası, karides, ahtapot, midye, kızarmış peynir ve uzoya 5 kişi 48.5 euro ödedik. İsterseniz Mythos markalı yerel biralarını da tadabilirsiniz. Uzoda %40 oranında alkol bulunuyormuş, rakıdan alkol ve aroma bakımından daha hafif olan bu içki su ile değil buz ile içiliyormuş.
Adanın en merkezi yeri Limenas, ardından Limenaria. Adada bir sürü koy ve plaj var. Gönül ister ki hepsine gidelim, ancak bizim gibi çok vaktiniz yoksa imkansız. Bu yüzden biz belirli yerleri seçerek oraları gezdik.
Adada en dikkatimizi çeken şey plajlarda lüks yok, girişler genelde ücretsiz. Şezlong ve şemsiye ücretleri epey uygun, kafeler yine öyle, otopark ücretsiz. Hal böyle olunca neden birçok Türk turistin olduğunu anlıyoruz.
Pırıl pırıl bir deniz, hafif soğuk, sakin ve huzurlu. Gün batımına doğru vardık. Hava hafif kızıllaşmıştı, deniz de bir o kadar sakindi. Buraya en köşedeki ΛEΩNIΔAΣ Kafe'de Yunan yoğurdu yemeye geldik. Ballı mı yoksa meyveli mi diye sordular biz karışık olmasını istedik :) Yoğurt güzel ancak bir süre sonra bayıyor.
Yoğurt: 2 euro
Karışık: 2,5 euro
Ucu bucağı görünmeyen bu plaj yine ücretsiz ve çok güzel! Plajın kafesinde kahvaltımızı yaptık ve yola çıktık!
Soluk kesici bir turkuaz! Bembeyaz mermer parçacıklarından oluşan kumsalı ve muhteşem renkteki deniziyle yolları biraz bozuk olmasına rağmen kesinlikle gidilmesi gereken bir plaj. Makryammos tabelalarını takip edip sağa saptığınızda ulaşabilirsiniz. Burada bir sürü Türkle karşılaştık. Plajın kafesinde Oreolu Frappe içmeden dönmeyin! (Oreolu frappe : 3.5 euro)
Adanın en doğal köyü.. Prinos'a çok yakın olan ve yeşilin her tonuna rastlayabileceğiniz bu köye uğrayıp bir kahve içebilirsiniz.
Adanın merkezi olan Limenas, Thassos Town olarak biliniyor. Bir sürü restoran ve hediyelik eşyacılar burada mevcut. Bol bol lokumi (evet lokum :)) , sabun, uzo, magnet bulmanız mümkün. Patisserie AΛΛOTINO'dan da tatlı alabilirsiniz. Biz karnımız tok olduğu için gitmedik ancak adanın en çok tavsiye edilen restoranlarından biri olan Simi Taverna burada bulunuyor. Önceden rezervasyon yapmak gerekiyormuş.
Günümüzü bu köyde bitirmek istedik. Daha önce burada oğlak etinin meşhur olduğunu duymuştuk. Tavern Grill Elena'da oğlak etini sipariş ettik. (2 kişi bir tane söyleyebilirsiniz) Köy capcanlıydı akşam vakti olmasına rağmen, yerli halk da kahvelerde oturuyordu. Biz de köy kahvesinde Yunan kahvesini denedik. Evet gerçekten bizim kahvemizden hiçbir farkı yok :)
Kahve: 1.5 euro
Oğlak eti porsiyon: 8.5 euro
Limenas bölgesinden sonra ikinci büyük bölge. Plajı diğer plajlara göre çok güzel olmasa da burada sahil boyunca birçok taverna var, dilerseniz burada yemek yiyebilirsiniz. Adaya gelip de deniz ürünü yemeden olmaz değil mi? Hediyelik eşya almak istiyorsanız en ucuz bu bölgede.
> Birkaç Yunanca kelime öğrenmekte fayda var:
Merhaba: Ya sas Günaydın: Kalimera İyi akşamlar: Kalispera Lütfen: Parakola Teşekkürler: Efkharisto
> Çoğu yerde krizden dolayı kredi kartı geçmiyor, yanınızda nakit para bulundurun.
> Minimum 2 tam gününüzü bu ada için ayırın.
> Hediyelik olarak sabun, zeytinyağı veya uzo alabilirsiniz. Orijinal hediyelik eşyalar için Limenaria'daki Molly's e uğrayabilirsiniz.
7'den 70'e bütün halk günün her saatinde burada! Kafelerin, meşhur saat kulesinin ve kilisenin bulunduğu bu meydan her an capcanlı. 110 binlik şehir nüfusunun 40 binini Türkler oluşturuyormuş. Bu yüzden kendimizi hiç başka bir ülkeye gelmiş gibi değil, Türkiye'de gibi hissettik. Kulağımıza gelen Türkçe konuşmalar, mağazalar, dükkanlar, tabelalar..
Palia Ksanthi Mahallesi'nde Osmanlı mimarisi gözümüze çarpıyor. Taş evler, dar sokaklar sizi Anadolu'nun bir köyünde gibi hissettiriyor. Cumartesi günleri kurulan pazara da uğramayı unutmayın :)
Dagkli sokağı üzerinde bulunan bu kahveciyi işleten kişi Türk. Türk kahvesinden hiçbir farkı olmayan bu Yunan kahvesinin paketini 2 eurodan alıyoruz.
İlk defa girdiğimiz bir yerde Türkçe bilmiyorlardı, çalışan bayan Türk birini çağırdı, biz çikolata nedir ne değildir diye konuşurken adam hepimize birer tane Karyoka tatlısı ikram etti. Hediye götürmek için güzel bir seçenek.
Karyoka’nın kilosu: 14 euro
Yemeklerin hepsi bizim yemeklere benziyor. Burada çalışan garson çok sempatikti. Yunan olmasına rağmen Türkçe de konuşuyordu biraz komik olsa da. Tam biz yemek yerken askerler sokaktan saat kulesine doğru geliyorlardı. Garson ayağa kalkmamızı, marş okunacağını söyledi. Her pazar, askerler bu meydana gelir halk ile birlikte marşlarını söylermiş. Tavsiyesi üzerine yemeklerimizi söyledik. Afiyetle yedikten sonra çantalarımızı burada bırakıp şehri keşfetmeye koyulduk.
Adres: 28is Oktovriou caddesi üzerinde, meydana çok yakın.
Akşamları küçücük İskeçe inanılmaz canlı. Kafeler rengarenk, her yer dopdolu! Biz, Me Pakı adlı kafeyi tercih ettik. Milli içecekleri olan Frappe’yi sabah, öğle, akşam sürekli Yunanlılar'ın elinizde görmeniz mümkün. Yunanistan’daki kafelerin ve yemek yerlerinin en güzel özelliği ise siz oturur oturmaz masanıza bir şişe suyun ücretsiz olarak gelmesi.
Frappe’nin fiyatı: 2.5 euro Biz biraz daha sokaklarda gezdikten sonra La Mariposa adlı kafede son kahvelerimizi yudumladık. Astron Center'ın içinde bulunan Alpar Turizm ofisinden 00.00'da İstanbul için yola çıktık. Gittiğimiz gün ülkede seçim olmasına rağmen kimsenin pek umrunda değil gibi görünüyordu. Ülkenin %45'inin oy kullanmaya gitmesinden de bunu anladık. Ofisteki abi, zibidilerin hiçbir şey umrunda değil, baba parasıyla sabaha kadar eğleniyorlar, çok duyarsızlar ancak kriz bizi ağır vurdu, diyor. Başka bir zaman Şubat sonu Mart başı gerçekleşen İskeçe Karnavalı'na ve Ağustos sonu Eylül başında gerçekleşen Kasaba Karnavalı'na gelmek üzere abi ile vedalaştık.
Muhakkak lazım olacak; Yunan alfabesinin Latin alfabesinde karşılığını da unutmadan paylaşayım, oraya gidince yeni okuma öğrenen çocuk gibi her şeyi okumaya çalışıyor insan çünkü :)
Durma Keşfet'e ait daha fazla içerik için sizi şöyle alalım.