"Hafter, terörizme varacak kadar radikalleşti"

Türkiye'nin Libya Özel Temsilcisi ve AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler: - "(Libya'daki Hafter güçlerinin Türkiye karşıtı tutumu) Milis lider Hafter’e bağlı grupların Bingazi’de 6 Türk vatandaşını alıkoyması olayı, 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla Libya’yı krize sürükleyen ve 2016 yılından itibaren bütün siyasi çözümleri tıkayan Hafter’in, terörizme varacak kadar radikalleşebileceğini ortaya koymuştur" - "Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun kendi vatandaşlarını korumaya muktedir bir devlettir ve bu hususta hiç tereddüt etmeden gerekli tedbirleri alacaktır"

ADEM BALTA - Türkiye'nin Libya Özel Temsilcisi ve AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, Libya'daki Halife Hafter güçlerinin Türkiye karşıtı tutumuna ilişkin "Milis lider Hafter’e bağlı grupların Bingazi’de 6 Türk vatandaşını alıkoyması olayı, 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla Libya’yı krize sürükleyen ve 2016 yılından itibaren bütün siyasi çözümleri tıkayan Hafter’in, terörizme varacak kadar radikalleşebileceğini ortaya koymuştur." dedi.

İşler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Libya'daki Halife Hafter güçlerinin Türkiye karşıtı tutumunu değerlendirdi.

Reklam
Reklam

Emrullah İşler, Türkiye'nin Libya’da krizin siyasi yollardan çözülmesini ve meşru aktörlerin ülke genelindeki siyasi geçişe öncülük etmesini istediğini vurguladı. Askeri çözümde ısrarcı olanların Libya’yı istikrarsızlaştırdığını ve Türkiye'nin bunu istemediğini kaydeden İşler, "Türkiye bu amaca yönelik olarak 2015 yılı sonunda Roma’da küresel aktörler tarafından onaylanan ve bilahare Fas’ta imzalanan Libya Siyasi Anlaşması gereği BM tarafından yetkilendirilen Başkanlık Konseyi (BK) ve Ulusal Mutabakat Hükümeti ile iş birliği yaparak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli desteği sunmaktadır." ifadelerini kullandı.

Milis lider Hafter’e bağlı grupların Bingazi’de 6 Türk vatandaşını alıkoyması ve akabinde bunların serbest bırakılması olayını anımsatan İşler, şöyle konuştu:

"Bu olay, 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla Libya’yı krize sürükleyen ve 2016 yılından itibaren bütün siyasi çözümleri tıkayan Hafter’in terörizme varacak kadar radikalleşebileceğini ortaya koymuştur. Zira Hafter'e bağlı güçler, ulusal ve uluslararası bütün hukuk normlarına ve mutabakat metinlerine göre illegal silahlı bir aktör görülmektedir. Buna rağmen Hafter, bazı küresel aktörler tarafından 'terörle mücadelede partner' olarak takdim edilmektedir. Ancak Hafter’in, Gıryan’da meşru güçler tarafından yenilmesinin ardından terör eylemleri yapmaya başlaması, Hafter’in terörle mücadelede partner olarak takdim edilmesinin yanlışlığını net bir şekilde ortaya koymuştur."

Reklam
Reklam

İşler, Hafter’in 2014 yılı Mayıs ayında Libya’nın seçilmiş parlamentosuna karşı darbe girişiminde bulunduğunu, Trablus’ta göreve başlayan Başkanlık Konseyi’nin Libya genelinde bir geçiş sürecine öncülük etmesini engellediğini ve bu gelişmelere karşı uluslararası toplumun sessiz kaldığını anımsattı.

Hafter'in, 2017 ve 2018 yıllarında Başkanlık Konseyi aleyhine terörle mücadele adı altında askeri saldırılar gerçekleştirirken dünya başkentlerinde ağırlandığına dikkati çeken İşler, "İllegal askeri bir aktör, siyasi bir aktör olarak takdim edilmek istenmiş, BM Genel Sekreteri Libya’da iken Trablus’a saldırması karşısında dahi uluslararası toplum güçlü bir pozisyon almamıştır. Yaşanan süreçlerin tamamı Hafter’in her geçen gün radikalleşmesine neden olmuş, son olarak sivil Türk vatandaşlarını kaçırmak gibi bir terör eylemine dahi cüret edebilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

- "İllegal aktörler meşrulaştırılıyor"

Libya’da eline silah almış illegal aktörlerin meşrulaştırılmasının yanlış olduğunun altını çizen İşler, "Yapılması gereken, Birleşmiş Milletler kolaylaştırıcılığında şekillenen ve uluslararası toplum tarafından onaylanan meşruiyet sınırları çerçevesinde bir siyasi çözümün hayata geçirilmesidir. Uluslararası toplum, meşru otorite olarak kabul edilen Başkanlık Konseyi ve ona bağlı kurumlara saldıran, onların Bingazi ve etrafında yönetimi ele almasına mani olanlara karşı net pozisyon alarak Libya krizine siyasi yollardan çözüm bulmalıdır." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

İşler, Türkiye'nin, Libya krizinin çözümünde meşru kurumlar dışında muhatap arayışında olmadığını, çatışmanın tarafı olmaktan kaçınarak askeri çözümün tehlikelerine dikkati çektiğini kaydetti.

Libya Özel Temsilcisi sıfatıyla Libya’daki temaslarına değinen İşler, ilk ziyaretini 2014 yılının Kasım ayında yaptığını hatırlattı. İşler, Tobruk’ta Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih ve Trablus’ta Genel Ulusal Kongre Başkanı Nuri Ebu Sehmeyn ile yaptığı görüşmede Türkiye'nin krizin tarafı olmadığını aktardığını belirtti.

Görüşmelerinde Türkiye'nin her türlü yapıcı rolü oymaya hazır olduğunu anlattığını belirten İşler, şunları kaydetti:

"Türkiye olarak, 2015 yılında Fas’ta devam eden müzakere süreçlerinde, tarafların makul bir zeminde birleşerek siyasi çözümde mutabakata varması gayretinde olduğumuz gibi, müzakereler sonunda ortaya çıkan Libya Siyasi Anlaşması’nı destekledik. Bu doğrultuda 2015 yılı sonunda düzenlenen Roma Konferansı'na katılarak da bu desteğimizi tescil etmiş olduk. Öte yandan 2016 yılı Mart ayında Başkanlık Konseyi Trablus’a girdiğinde Başkanlı Konseyi’nin yanında olduğumuzu kaydettik."

Reklam
Reklam

Libya Siyasi Anlaşması'na değinen İşler, şöyle devam etti:

"Anlaşmaya göre Temsilciler Meclisi’nin yasama, Devlet Yüksek Konseyi’nin danışma ve Başkanlık Konseyi’nin de yürütme gücü olduğu en fazla iki yıllık bir geçiş süreciyle ülkenin seçime götürülmesi ön görülmekteydi. Ancak Hafter, Libya Siyasi Anlaşması’nın hayata geçirilmesi ve Başkanlık Konseyi’nın ülkenin doğusunda faaliyet göstermesini silah kullanarak engelledi. Türkiye, yaşanan süreçlerinin tamamında Libya’daki çatışmanın tarafı olmadığının altını çizerek, meşru aktörler dışında bir muhatap arayışında olmadı. Meşru aktörlerden gelen taleplere uluslararası hukuk çerçevesinde karşılık vermeyi tercih etti."

İşler, Hafter’e bağlı güçlerin Trablus saldırısına karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tutum ve açıklamalarını hatırlatarak Türkiye’nin Libya’daki krizin derinleşmemesi için gerekli adımları attığını vurguladı.

Emrullah İşler, Türkiye'nin, Libya’da meşru aktörlerin yanında durmayı tercih ettiğini, askeri ve bürokratik vesayetin yönettiği ülkelerin istikrarsız ve geri kalmış bir yapı üreteceğini düşündüğünü belirtti.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin, Libya'ya ilişkin politikalarını Venezuella örneği ile anlatan İşler, "Türkiye, Venezuella örneğinde görüldüğü üzere, uluslararası hukukun altının boşaltılarak ülkelerin kaosa sürüklendiği bir dönemde, bölgenin bu kaostan en az zarar görmesi gayretindedir. Çünkü Türkiye, bölge ülkesi olması hasebiyle bölgedeki herhangi bir istikrarsızlık ve kaostan doğrudan etkilenmektedir. Türkiye’nin Libya’daki meşru aktörlere bu denli güçlü destek vermesinin nedeni, bölgeye yönelik istikrar merkezli stratejik okuma ve makul siyasi vizyonla alakalıdır." diye konuştu.

Hafter'in Türkiye'ye karşıtı politikalarını eleştiren İşler, şunları kaydetti:

"Hafter’in Giryan’da meşru güçler karşında ağır bir mağlubiyet aldıktan sonra Türkiye’ye yönelik tehdit açıklaması ve akabinde 6 vatandaşımızın Bingazi’de alıkonulması Hafter’in radikalleştiği ve terör eylemleri gerçekleştirmeye başladığını ortaya koymuştur. Artık uluslararası toplum, söz konusu radikalleşmenin sonunun nereye varacağı ve bu silahlı grubun terör eylemlerine bulaşabileceği üzerinde ciddi olarak düşünmesi gerekmektedir."

Reklam
Reklam

Türkiye'nin, dünyanın neresinde olursa olsun kendi vatandaşlarını korumaya muktedir bir devlet olduğuna dikkati çeken İşler, bu hususta hiç tereddüt etmeden gerekli tedbirlerin alınacağını vurguladı.

İşler, açıklamasını şöyle tamamadı:

"Asıl vurgulanması gereken nokta, radikalleşen bir silahlı grubun Libya ve bölgede istikrarı tehdit etmesi ve bunun nereye evrileceğinin öngörülememesidir. Bu nedenle uluslararası toplum koordineli ve senkronize biçimde kendi çizdiği meşruiyet sınırları çerçevesinde Libya’da istikrarı tehdit eden unsurlar karşısında gerekli tedbirleri almalıdır. Libya krizinin çözümü siyasidir, askeri çözüm çabaları krizi derinleştirmekten öte netice vermeyecektir."