Halep'te sivil tahliyesi için Türkiye'de kırmızı alarm

Halep'te son duruma ilişkin dünya ajanslarından geçen son bilgilere göre 5 bin muhalif ve ailesinin Halep'ten tahliyesi yeniden başladı. Türkiye Halep'ten gelebilecek göç akınına karşı alarma geçti.

Halep'le ilgili bölgeden gelen son dakika haberlerine göre, Türkiye ve Rusya'nın garantörlüğünde yeniden sağlanan ateşkes sonrasında bu sabah itibariyle hastalar tahliye edilmeye başlanmıştı ancak İranlı Şii milislerin tahliye konvoyuna ateş açması sonrasında 1 sivil ölmüş, 4 kişi de yaralanmıştı.

Geri dönen tahliye konvoyuna ilişkin Rusya Savunma Bakanlığı'ndan yapılan son açıklamaya göre, konvoy tekrar yola çıktı. Türkiye sınırına oldukça yakın bir noktada olan, Hatay'ın karşısındaki İdlib kentine getirilmesi planlanan konvoydaki ağır yaralılar çevredeki hastanelerde tedavi altına alınacak, ağır yaralılar ise Türkiye'ye getirilecek.

Reklam
Reklam

Reuters'tan geçen bilgilere göre, Türk Kızılayı'na ait ambulanslar da tahliye ekipleri arasında.

TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DAKİ POZİSYONU HALEP'TEKİ SON DURUMDAN NASIL ETKİLENİR?

Militanlar ve aileleri isteklerine göre, ya İdlib’e yahut da TSK ile (Özgür Suriye Ordusu) ÖSO’nun bulunduğu bölgelere taşınacak. Peki Türkiye sınırına oldukça yakın bir nokta olan İdlib'e gelen siviller ne yapacak? Halep’in Suriye savaşına, halihazırda Suriye’nin kuzeyinde operasyona girişen Türkiye’nin bölgedeki rolüne ve Ortadoğu’daki dengelere etkisi nasıl olacak?

SINIR KAPILARINDA GÜVENLİK ALARMI

Yayladağı ile Cilvegözü Sınır Kapıları’nda güvenlik önlemleri artırıldı. Radikal grupların içinde bulunan militanların yeni göç dalgasıyla birlikte sivillerin arasına karışarak Türkiye’ye sızma ihtimaline karşı kapılarda güvenlik alarmı verildi.

TÜRKİYE HALEP İÇİN HAZIRLIK YAPIYOR

Türkiye, Suriye'nin Halep şehrinden tahliye edilmesi planlanan binlerce sivil için alarma geçti; siviller İdlib'de kurulacak 80 bin kişilik çadırkente yerleştirecek.

Reklam
Reklam

SİVİLLER VE KİTLESEL GÖÇE KARŞI TÜRKİYE KIRMIZI ALARMDA

Halep’ten tahliye edilecek siviller ve olası kitlesel göçe karşı Türkiye’de kırmızı alarm verildi. Türkiye, yeni göç dalgasına karşı sınırı kapatırken, gelecek siviller İdlib’de Türkiye’nin kontrolünde kurulacak 80 bin kişilik çadırkente yerleştirilecek.

HALEP'TEKİ TAHLİYE KONVOYUNDAN İLK GÖRÜNTÜLER

KIZILAY GENEL MÜDÜRÜ KINIK: ÇADIRKENT KURULACAK

Sivillere insani yardım için Türkiye’den 10 TIR yardım malzemesi Suriye’ye gönderildi. Kurulacak çadırkent ve yapılacak insani yardımları koordine eden Türk Kızılay’ın Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, ekibiyle Suriye’ye geçerek çadırkentin kurulacağı İdlib bölgesinde incelemelerde bulundu. Kınık, Hürriyet’e, Türkiye’nin Halep’ten gelecek sivillerin barınması ve insani yardım konusunda tüm hazırlıklarını yaptığını belirtti. Kınık, “Siviller Türkiye’ye alınmadan, Suriye topraklarında insani yardımda bulanacağız. Bu amaç doğrultusunda İdlib bölgesinde 70-80 bin kişiyi barındırmaya imkân sağlayacak çadırkent kurulacak, gelenler bu çadırkentlere yerleştirilecek. İdlib’e bağlı Atme bölgesinde daha önce bizim öncülüğümüzde kurulan kamplar var, aynı şekilde yeni kamplar kurularak gelen siviller buralara yerleştirilecek” bilgisini verdi.

Reklam
Reklam

Yayladağı sınır kapısının karşısında Esad güçlerinin kontrolünde bulunan Lazkiye’ye bağlı Keseb Sınır Kapısı bulunurken, Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısında ise Bab El-Hawa sınır kapısı bulunuyor. Sınırın Suriye tarafı aralarında El Nusra’nın (değiştirdiği ismiyleFetih El Şam) da bulunduğu muhalif grupların kontrolünde bulunuyor. Suriyeli muhalifler bu sınır kapısını kullanıyor.

"İDLİB'E TAŞINAN MUHALİFLER TÜRKİYE İÇİN CİDDİ BİR TEHDİT OLUŞTURABİLİR"

Rus haber ajansı Sputnik'te, Ceyda Karan'ın Gazeteci-yazar Hamide Yiğit'in açıklamalarına dayandırdığı analizine göre, Halep'te 'sıfır noktası'na dönüldü. Bu durumda en çok kaybedenin Türkiye olduğunu savunan Yiğit, İdlib'e taşınan muhalifler ileride Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturabileceği uyarısı yaptı.

"HALEP'TE SIFIR NOKTASINA DÖNÜLDÜ"

Suriye ordusunun Halep’in doğusunu ele geçirmesi konusunda “6 yıldır süren kuşatmada bir kırılma noktası” yorumunu yapan Yiğit, “Bunca yatırım yapılan, stratejik olarak en önemli kent olan Halep’te ‘sıfır noktasına geri dönüldü’ diyebiliriz. Yani sonuçta projeye, ne tür yatırımların, ne katliamların, ne tahribatların yapıldığı saymakla bitmez. Ama geriye baktıklarında projeciler açısından elde var sıfır” dedi.

Reklam
Reklam

Halep’in tüm Suriye ve Ortadoğu’ya yönelik kuşatmanın önemli bir merkezi olduğuna ve çok fazla yatırım yapıldığına işaret eden Yiğit, süreci Musul’daki duruma benzetti. Bu iki kentin de savaşın stratejik merkezleri olduğuna dikkat çeken Yiğit şu tespiti yaptı:

"EN FAZLA KAYBEDEN TÜRKİYE OLDU"

“Bir kere Musul’la kardeş gibi benzerlikleri var. Musul’u IŞİD işgal etti, Halep’i IŞİD’in kardeşleri işgal etti. Özellikle Halep’te çok erkenden başladı bu işgal. 2012’de kışkırtmalardan sonra hatta hain kent ilan edilmişti. Zoraki bir Halep’i kuşatma ve rehin alma durumu söz konusuydu. Bütün batının istihbarat gücünü, Körfez ülkelerinin bütün parasını, Türkiye’nin tüm lojistik gücünü yığdığı bir kent Halep. Çünkü projenin selameti açısından kurgulanan Katar doğalgaz boru hattının güneyden kuzeye doğru yarması gerekiyordu. Bu yarma projesinde en güneyde Dera —ki isyanın başkenti denildi buraya çünkü ilk kıvılcım burada tutuşturuldu- en kuzeyde de tam bir çizgi çizecek şekilde Halep vardı. Halep’i elinde tutan Suriye’yi yüzde 70 oranında elinde tuttu sayılır. İkinci başkenti bir kere. Bu Musul ve Irak için de böyledir. Halep özgürleştirildi Musul da çok yakında böyle bir sonuca varacak demektir. Burada BOP’un sahipleri, teorisyenleri kaybetti ama en fazla kaybeden ülke de Türkiye oldu diyebiliriz.”

Reklam
Reklam

"CİHATÇILAR AKIN AKIN İDLİB'E GİTTİLER"

ABD’nin Rusya ile oturduğu pazarlık masasından kaybederek kalktığını savunan Yiğit, İdlib için şu değerlendirmeyi yaptı:

"Kaybedilen bir süreç var ve kaybeden BOP. Ama en fazla kaybedecek olan Türkiye dememizin nedeni var. Temmuz’dan itibaren Esad’ın da sözünü ettiği gibi, Deraya’dan başlayıp Şam kırsalında Doğu Guta, Batı Guta ve birçok küçük kasabada, yaklaşık dört yıldır cihatçı kuşatma altındaki tüm bu coğrafyada, ciddi bir temizlik yapıldı. Cihatçılar akın akın İdlib’e gittiler. Temmuzdan bu yana akın akın İdlib’e giden cihatçılardan söz ediyorum. Bu cihatçılar aileleriyle birlikte yeşil otobüslere binip İdlib’e gidiyorsa bu onların tercihidir. Deraya denilen yer, o bölgeye çok daha yakın, çok daha zahmetsiz de gidilebilir ve üstelik onların devriminin başkentidir. Fakat Deraya’ya gelmek yerine İdlib’e gelmeleri önemli bir tercihtir.”

'HATAY'IN TEHLİKE ALTINDA OLDUĞUNU SÖYLEMEK MÜMKÜN'

Bu cihatçıların artık normal hayata dönmelerinin mümkün olmadığını ifade eden Yiğit, yüzde 80’inin yabancı olduğunu söylediği cihatçıların çeşitli vaatlerle, aileleriyle birlikte taşındığı Suriye’de mağlup pozisyona düşmesiyle bir intikam durumunun da olabileceği konusunda uyardı:

Reklam
Reklam

"Sahibinin sesiydi bunlar. Paralı ya da inançlı olarak gelmişlerdir. Ama bu vaatler için gelip yeni hayatları için ailelerini alıp getirmişler. 10 binlerden söz ediyoruz ve bunları ‘Tamam artık gelin İdlib’e, ondan sonra biz sizi eritebiliriz’ gibi bir şeye asla gelmeyecekleri açıktır. Başka nerde istihdam edebilir. Türkiye’nin dediğim gibi bataklığın içinde sadece zedelenme durumu vardır. Kendisi yeni özgün taktik geliştirebilecek durumda değildir. Dolayısıyla bunları eritmenin yoluna bakacaklar gibi bir görüş var. Bunlar kendi ülkelerine gidemeyecekler. Topluca geldikleri Libya gibi Kaide’nin etkisindeki bölgelere de gitmek istemeyeceklerdir. Ama Türkiye’de de kalmak istemeyeceklerdir. Türkiye de burada kalmalarını istemeyecektir. Dolayısıyla bir ‘İhanete uğradık’ hissiyatının dikkate alınması gerekiyor. Sahibe güvensizlik oluştuğu anda namlunun nereye döneceği belirsizleşiyor. Böyle bir tehlike var. Bu cihatçı grupların devasa boyutlara ulaşmasının ayrıca kontrolsüzlük ve Türkiye’ye yansıma tehlikesi söz konusu. Türkiye’nin kontrol edemediği noktada gözden çıkaracağı bir bölge olabilir. Çok fazla uçuk bir şey olur bu ama, Hatay’ın bir tehlike ve risk altında olduğunu söylemek ve görmek mümkün."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: