Halka Açık Sağlık Konferansı

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Halka Açık Konferanslar kapsamında "Eklem Kıkırdağı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar" anlatıldı.Özel Sani...

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Halka Açık Konferanslar kapsamında "Eklem Kıkırdağı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar" anlatıldı.Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, toplantının açılış konuşmasında, Sanko Üniversitesi'nin faaliyete geçmesiyle birlikte yapılan bu tür toplantıların artarak devam edeceğini söyledi.Gerçekleştirdikleri bilimsel toplantıların sosyal sorumluluk anlamında hem toplum hem de Sanko Holding adına kendileri için çok önemli olduğunu belirten Dr. Yıldırım, “Bu önemi dolayısıyla saygın konuşmacılarımıza, toplantımıza katılımlarından dolayı özellikle teşekkür ediyoruz” dedi.Sanko Üniversitesi Rektör Danışmanı Doç. Dr. Nezih Hekim ise Sanko Üniversitesi’nin bir tıp üniversitesi olduğuna dikkati çekerek, “Üniversitemizin kurucusu Sani Konukoğlu Vakfı, sağlık ve eğitim alanlarındaki çalışmalarından dolayı 1997 yılında yılın vakfı seçildi” diye konuştu.“Yaptığınız işin neye dönüşeceğini düşünerek yapmak gerekir” diyen Doç. Dr. Hekim, Sanko Üniversitesi’nin misyonu, vizyonu ve yapılanması hakkında bilgiler aktardı.Konuşmaların ardından toplantının moderatörlüğünü üstlenen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanlarından Opr. Dr. Cenk Cankuş, programın ilk konusu olan "Osteoartrit’te Tek Sorumlu Kıkırdak Doku Mu?" oturumunu başlattı.Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mahmut Nedim Doral, kişinin genetiğinde eklem harabiyeti varsa kireçlenmenin önlenemeyeceğini ifade ederek, kireçlenmede uygulanan işlemlerin ağrıya yönelik girişimler olduğuna vurgu yaptı.Son yıllarda ağrı klinikleri ve akupunktur gibi alternatif tedavi yöntemleri kullanıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Doral, şunları kaydetti:“Şekil bozukluğu olmadığı takdirde ameliyata gerek duyulmadan tedavi yoluna gidiliyor. Yaşlanmaktan korkmayın. Sağlığımıza özellikle de vücudumuza dikkat etmeliyiz. Kilomuz varsa vereceğiz, şekerimiz varsa dikkat edeceğiz. Konforlu yaşama şansı kendi elimizde. Dokularımız zamanla eskiyor. Önemli olan beynimizin fonksiyonlarını kaybetmemesi.”OPR. DR. CANKUŞÖzel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Cenk Cankuş da yaptığı sunumda ‘diz kireçlenmesi nasıl engellenir’ sorusuyla çok sık karşılaştıklarına değinerek, 45 yaş üzeri diz hasarının 10-20 yıl içerisinde diz protezine doğru ilerlediğini ve bunun engellenemediğini bildirdi.Dünyada diz hastalıkları şikayeti oranının yüzde 8-9 iken bu oranın Türkiye’de yüzde 12-13’lere ulaştığını vurgulayan Opr. Dr. Cankuş, sözlerini şöyle sürdürdü:“Biz neyi yanlış yapıyoruz diye düşünmemiz gerekiyor. İlk akla gelen hareketsizlik ve güneşten uzak durmak. Bizim örf ve adetlerimiz dizi zorlayan hareketler içeriyor. Bu da doğal olarak kireçlenmeye sebep oluyor. Dizin dayanamadığı tek şey uzun süre sabit kalmaktır. Bağdaş kurup oturmak bu açıdan büyük risk. Dizlerimizi zorlayan her türlü yanlış hareketten uzak durmalıyız. Aşırı kilo diz kireçlenmesi açısından riskli. Fazla kilodan uzak durmalıyız. Kilo dizlerde basınç yaparak kıkırdağın bozulmasına sebep olur. Yapılan çalışmalar yüzde 5 oranında verilen kilonun ağrının yüzde 50’sini azalttığını ortaya koymuştur. Bir insanda hem aşırı kilo hem de diz kireçlenmesi varsa ölüm riski 6 kat artmaktadır. Diz kireçlenmesinin önüne geçmek için kilo vermek, dengeli beslenmek, güneşten faydalanmak, az da olsa sürekli egzersiz yapmak ve dizi kollamak gerekir.”OPR. DR. SEVERÖzel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanlarından Opr. Dr. Gökhan Sever ise ‘Eklem Kıkırdağı Tedavisinde Dünyadaki Son Gelişmeler ve Protezsiz Çözümler’ konusunda bilgiler verdi.Eklem içi enjeksiyon yöntemi hakkında konuşan Opr. Dr. Sever, bu yönteminin hangi durumlarda uygulandığını anlattı. Sever, “Eklem içi enjeksiyon yöntemi eklem ağrısını gidermek için kullanılır. Bu yöntem tedavi amaçlı değildir” dedi.Eklem içi enjeksiyon yöntemi içerisinde yer alan uygulamalara dikkat çeken Sever, bu uygulamalar ile ağrının azaltılabildiğini anımsattı.Bir kök hücre tedavi yöntemi olan ve kireçlenmede de uygulanan PRP’nin günümüzde çok popüler olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Sever, sözlerini şöyle tamamladı:“PRP yeni kullanılmaya başlanan bir uygulama. Hastanın kendi kanından hazırlanan doğal bir tedavi yöntemi. Ağrı kesici değil iyileştirici bir tedavi yöntemi. Kıkırdağın tedavisinde faydalı olacağına inanılıyor. İyileşme süreci 3-12 ay arasında değişiyor ve herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.”PROF. DR. SAVAŞ GÜRSOYİkinci bölümde ‘Eklem Kıkırdağı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar’ konusu ele alındı. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Savaş Gürsoy ‘Osteoartritte Güncel Medikal Yaklaşımlar’ konusunda bilgilendirme yaptı.Kireçlenmenin vücudun her yerinde görülebileceğini fakat yaygın olarak diz ve kalçada kendini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Gürsoy, “Kireçlenmenin en yaygın nedeni hareketsizliktir. Toplum olarak egzersiz yapmayı sevmiyoruz. Bu tembellik de bedel ödetiyor bize” ifadelerini kullandı.Her hastanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Gürsoy, “Gün boyu ayakta duran bir öğretmen ya da ev hanımı farklı değerlendirilmelidir. Hastalığın herkeste oluşum şekli farklıdır” şeklinde konuştu.Kireçlenmede ilaçlı ve ilaçsız tedavi yöntemleri uygulandığını anlatan Prof. Dr. Gürsoy, şu görüşleri dile getirdi:“Hastanın dikkat etmesi gereken hususlar var. Her şeyden önce hastanın eğitilmesi, sağlığı için ne yapması gerektiğini iyi bilmesi gerekir. Bir hasta kendisi için ne yapabilir? Her şeyden önce yaşam tarzını değiştirmelidir, sigara içmemelidir. Kilo vermeli ve egzersiz yapmalıdır. Bilinçli bir egzersiz kireçlenmeden korunmada çok önemlidir.”Gen tedavisinin önemine de dikkati çeken Prof. Dr. Gürsoy, hastalığın genetik şifresinin tespit edilmesinin tedavide önemli etken olduğunu söyledi.KİLOYA DİKKATHacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mahmut Nedim Doral, ‘Osteoartrit - Minimalinvaziv ve Diğer Cerrahi Tedavileri’ başlıklı sunumunda, “Bugün cerrahide sentetik girişimler yapıyoruz ancak zaman içinde biyolojik tedaviler ön planda olacak. Kiloya dikkat” dedi.Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanlarından Opr. Dr. Aydın Büdeyri ise ‘Laboratuardan Ameliyathaneye’ konulu sunumuna, “Kıkırdak aslında 55-60 yıllık bir bina” diyerek başladı.Büdeyri, “Bu bir ekip işi. İşçilerden biri isyan ettiğinde kireçlenme oluşur. İsyankar hücreler sağlıklı hücreleri de yoldan çıkarır ve fason hücreler oluşur” ifadelerini kullandı.Sağlıklı hücreleri üretmenin kolay olmadığını ifade eden Büdeyri, sözlerini şöyle tamamladı:“Kıkırdağı iyileştirmek için kıkırdak dokusuna ihtiyaç var. Bunun için de o bölgeyi iyi değerlendirmek gerekiyor. Kas dengesinin bozulmaması önemli. Yine aynı şekilde cerrahın tecrübesi de önemli. İçlerinden biri aksadığında verimli sonuç alamayız. Sadece lezyona ve MR’a bakarak ‘ameliyat gerekir’ demek doğru değil. Kıkırdakta meydana gelebilecek en ufak bir hasar ya da aşırı kilo dokulara zarar verir. Dizdeki kıkırdakların zarar görmemesi için hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Zarar gören kıkırdak sağlıklı olmayan hücreler üretmeye başlar ve kireçlenme kaçınılmaz olur.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz