'Halkın çözüm sürecine büyük desteği var'

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, halkın yüzde 60'a yakın bir bölümünün çözüme sürecini desteklediğini söyledi.

Partisinin Edirne İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Soylu, burada basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin "Muhalefetin yeteri kadar destek vermemesi çözüm sürecini olumsuz etkiler mi?" sorusu üzerine Soylu, halkın ve uluslararası toplumun çözüm sürecine katkısının mutluluk verici olduğunu kaydetti. Bunun Türkiye açısından büyük bir avantaj olduğunu ifade eden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz arzu ederiz ki, muhalefet partileri vagonların sonuna kalmasınlar. Çözüm sürecisini, birliği, beraberliği, kardeşliği ve bir arada yaşayabilmenin heyecanını onlarla birlikte tadalım. Muhalefeti ötekileştiriyor değiliz. Hiçbir zaman ötekileştirmiş değiliz. Bu sürecin başında sayın Başbakanımız CHP'ye uzattığı el, birlikte çözüme gitme eliydi. Bunu red eden, oyalayan ve bugüne kadar buna anlamlı bir cevap vermeyen ana muhalefet partisinin kendisidir."

Reklam
Reklam

"Onların bu tavrı çözüm sürecini engeller mi?" konusunda herkes gibi bir düşünceye sahip olmadığını anlatan Süleyman Soylu, "Onların reddedici tavrının da çözüm sürecinin içinde olduğunu düşünenlerdenim. Yani onların da bu çözüm sürecine bir şekilde eleştiriler getirmesini çözüm sürecinin içine dahil olma süreci olarak görüyorum. Bunu çok önemsiyorum, eleştirmelerini de önemsiyorum. Ortaya koymuş oldukları eleştirileri de önemsiyorum. Eleştirilerinin dozlarını da önemsiyorum. Ve bunun bizim için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmalarını da önemsiyorum." dedi.

Çözüm sürecinde yapılanları ve yapılmayanları tarihin ve milletin yargılayacağını ifade eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, yapılanların milletin karşısında yaşandığını belirtti. En kötüsünün milletten gizlenilerek ve kaçırılarak yapılan işler olduğunu ifade eden Soylu, "Oysa bugün iktidarın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yaptığı, muhalefetin, sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları ve yapmadıkları milletin gözü önünde cereyan etmektedir. Ben bunu demokrasi ve açık toplum açısından çok doğru bir süreç olduğunu kanaatindeyim. Yani salı toplantılarından çıkıp CHP ve MHP genel başkanlarının çözüm sürecine ilişkin eleştirmesi çözüm sürecine dahil olması anlamına gelmektedir. Yani onu görmezden gelmesi esas itibariyle daha tehlikeli bir durumdur. Oysa böyle yapmamaktadırlar. Tam tersi eleştirmektedirler. Evet eleştirilerin dozu açısından itirazlarımız var. Elbette bizim de itirazımız var. Katılmalarını isteriz. Bu da çok doğrudur. Çünkü bu şerefi hep birlikte yaşayalım." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Soylu, "Yani bunu yarın Türkiye'ye getireceği bu primini hep birlikte yaşayalım. Buna dünya ülkeleri barış birimi derler. Bu mutluluğu bu heyecanı birbirimizle olan diyaloğu hep birlikte yaşayalım. Çünkü bugün güneydoğuya gidemeyen MHP ve CHP yarın bu tartışmalar ortadan kalktıktan sonra bizden daha rahat oraya gidecekler ve kendi dertlerini anlatacaklar. Hiç olmazsa gitmeye yüzleri olsun. Buradaki rekabeti centilmence ve dostça muhalefet partileriyle yapma içerisinde olalım. Yarın huzur geldiği zaman gidip orada siyaset yapacaklar. Ama oradaki millet size sorar. Siz dün neredeydiniz? Siz dün en zor zamanlarda yoktunuz. Bu işin çözüm süreci içerisinde yoktunuz. Bugün niye geldiniz diye sorarlar? Yani bu soruyla karşı karşıya kalmak istemiyorlarsa- bakın halk acımasızdır. Yani kendisine karşı yapılan duyarsızlığa karşı acımasız bir tavır ortaya koyar. Ben muhalefetin bu acımasız tavırla karşılaşmasını doğrusu istemem. Eğer halk kendisine karşı duyarlı olmayan bir anlayış varsa burada sözünü çıplak bir şekilde karşıdakine söyleyebilirler. Biz yaparsak bize de söyler. Eğer iktidarın bu konuda bir eksikliği varsa bu eksiklikleri sağduyu ile birlikte ortaya koyabilmektir. Eksikleri yok, desteklenecek tarafları varsa onu desteklemek gerekir. Bunda muhalefet prim kaybetmez. Burada muhalefet olgunluk, milletin gözdesi olma hali, pozitif muhalif bir anlayış ortaya koyma şeklini kazanır ki, bu Türkiye'nin ilerlemesi için en doğal işlerden bir tanesidir." açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

"BOŞ İŞLERLE UĞRAŞANLARIN KAFASI BAŞKA İŞLERE ÇALIŞMAZ"

Son günlerde yaşanan TC tartışmalarına değinen Soylu, boş işlerle meşgul olanların kafasının başka işlere çalışamayacağını söyledi.
Göktürk uydusu, üniversitelerin kalitesinin artırılması, ileri teknolojinin geliştirilmesi ve uluslararası sermayenin artırılması tartışmalarını yapmak gerektiğini vurgulayan Soylu, "Mügalatanın, laf salatasının, edebiyatın ötesinde bir tartışma inanın Türkiye'nin gündemini yormaktadır. Bakın Türkiye Cumhuriyeti'ni şaha kaldıran, TC ismini şaha kaldıran son 10 yıllık iktidardır. Onun pasaportunu yurt dışında her gümrük istasyonunda itibarlı hale getiren AK Parti iktidarıdır. Onun Türkiye'nin 81 vilayetinde üniversitesinde TC şu şu üniversite adını taşıyan AK Parti iktidarıdır. Yani bir bölümde bir şekilde verilmiş bir kararı ve kesinlikle kötü niyet içermeyen, nerede yaşıyoruz? Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşıyoruz. Hepimizin nüfus cüzdanında TC vatandaşı olduğumuz yazılıyor. Bunun onur, gurur ve mutluluk duyuyoruz. Eğer bunun üzerinden aman bir açık bulalım, bir eksik bulalım, Aman iyi niyetle gidilmiş bir yolda farklı bir yol bulalım da bunu eleştirelim gayesi içerisinde olanlar bugüne kadar yüzde 20, yüzde 10'luk seviyelerin içerisinde bir siyaset anlayışı ortaya koymuşlardır. Bugüne kadar bunu yaptılar zaten. Birçok defa yaptılar. Bugüne kadar hiç sonuç alamadılar." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Ak Parti'nin bu büyük millete karşı sorumluğu bulunduğunu anlatan Soylu, "AK Parti'nin amacı TC'yi bulunduğu bölgede lider yapabilmektir. Bunu bir ideolojik tartışmaya itmek ve milletimizi şu çözüm süreci içerisinde bir çeşit ürkütmeye, onların samimi duygularını istismar etmeye çalışanlar niye arzu ettikleri hedefe ulaşamayacaklar. Bizim hiçbir dönemde böyle bir derdimiz olmadı. Bizim en büyük derdimiz, bu ülkenin onurunu uluslararası alanda en yüksek seviyeye ulaştırmaktır ve bu ülkenin insanını da uluslararası alanda en itibarlı noktaya ulaştırabilmektir. Kendi içerisinde standartları yüksek bir hale getirebilmektir. Ama onlar da muhakkak bir şeylerle uğraşacaklar. Ben onlara kızmıyorum. Allah bazılarını boş işlerle meşgul eder, bazılarını çalışmakla meşgul eder. Sabahtan akşama kadar boş işlerle meşgul olan insanların kafası muhakkak ki, başka işlere çalışmaz. Kim bu ülkeyi bir kat fazla seviyorsa biz ona saygı duyarız. Ama bizim iddiamız şudur: Her kim varsa biz bu ülkede ondan bir kat daha fazla sevmeye talibiz ve seviyoruz. Bu ülkenin cumhuriyetini, Türkiye'sini, bayrağını, milletini, medeniyetini, geleceğini de. Bir kere korkular üzerinde bir siyaset üretmenin hiçbir anlamı yoktur. Her halde bir başka memlekette yaşamıyoruz. Adı Türkiye Cumhuriyeti olan bir memlekette yaşıyoruz. Yani ne yapacağız. Kendimizin ülke sevgisini kanıtlayabilmek için başka türlü nasıl kanıtlayacağız. Nasıl çaba göstermek gerekiyor. Geçenler Tunceli'deydim. Aynı huzur ve sükun orada da var. Önemli olan bu TC lafının altını doldurmaktır. Bugün TC'nin altını dolduran da, ona itibarını veren de, onu uluslararası bir alanda çok itibarlı hale getiren de AK Parti iktidarıdır. Muhalefetin garip garip işler yapıp bir tabela üzerinde, bir sprey boyayla biz bunu ilave ettik, bunu yazdık demekle neyi yapmaya çalışıyorsunuz. Bu ülkenin itibarını kurtaranları yaklaşık bir ay önce biz Çanakkale'de büyük bir gururla andık. Onlar bu ülkenin adını Kurtuluş Savaşı'nda koymuşlar. Ve bu ülkenin ismi konulduğu andan itibaren de devam ediyor. Kimsenin bu ülkenin ismini değiştirmeye gücü ne kudreti yeter. Hele AK Parti'nin bu konuda son 10 yılda ortaya koymuş olduğu politikaya ne CHP ne MHP'nin anlamaya aklı yeter. Ne de o bir grup sabahtan akşama kadar ülke insanımızın dengesini bozmaya çalışan o ulusalcı grupların aklı yeter. Biz yolumuzda aynı şekilde yürümeye devam ediyoruz." şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

(CİHAN)

[

](https://www.mynet.com/politika-haberler)

Anahtar Kelimeler: