Beraatine ilişkin açıklama yapan Haluk Levent, "Bizi çeteci, mafyavari insanlarla göstermişlerdi. Beraat aldığım için çok mutluyum ama geçmişe baktığımda da neden diyordum. Çünkü, özellikle o dönemdeki soruşturmanın savcısının beni görmek istemeyişi zaten kafadan kumpas gibi bir sos gibi koyulmasının bir nevi ifadesi gibi geliyor bana" diye konuştu.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına sanıklar Mehmet Selçuk Güleçlier ve Hasan Hüseyin Tilki ile başka suçtan tutuklu sanıklar Ali Rıza Garan, Recep Demir ve avukatları katıldı.
Duruşmada cumhuriyet savcısı Bayram Kapucu, esasa ilişkin mütalaasını sundu. Mütalaada, sanık Hakan Çınar'ın yargılama sırasında hayatını kaybettiği bu nedenle hakkındaki davanın düşürülmesine, diğer tüm sanıkların ise "silahla haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurmaya veya kurulan örgüte üye olmak" suçlarından beraatine karar verilmesini talep etti. Sanık Haluk Levent'in tüm suçlardan beraati yönünde karar verilmesi de istenen mütalaada, sanık Sami Aksel hakkında "Tehdit", "Ruhsatsız silah bulundurmak", "Yağma" suçlarından, sanık Ecevit Alaçayır ise "Yağma" ve "Ruhsatsız silah kullanmak" suçlarından cezalandırılması talep edildi.
Savcılık mütalaasında, diğer 10 sanık hakkında da benzer suçlarından hapisle cezalandırılması talep edildi. Sanık ve avukatları da mütalaaya karşı beyanda bulundu. Haluk Levent'in avukatı Meltem Deniz Yeğen de söz alarak, müvekkili yönünden savcılığın mütalaasına katıldıklarını ve beraatine karar verilmesini istedi.
Beraat etti
Dosyayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıklardan Haluk Levent hakkında "Silahla haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "Yağmaya teşebbüs" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığını ancak Levent'in üzerine atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden tüm suçlardan beraatine hükmetti.
Mahkeme heyeti, sanıklar Sami Aksel, Ecevit Alaçayır, Hasan Hüseyin Tilki, Sinan Zöngür, Ali Rıza Garan, Muhammet Demir, Bilim Yıldız, Vedat Yardım, Fatih Kıcırgan, Alaattin Çuhadar, Selahattin Çuhadar, Atila Yılmaz, Mehmet Gülbahar, Mehmet Selçuk Güleçlier, Recep Demir, Tunay Coşkun ve Halil Kengil hakkında "silahla haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurmaya veya kurulan örgüte üye olmak" suçlarından beraatine karar verdi.
Heyet, sanıklardan Hakan Çınar'ın yargılama sırasında hayatını kaybettiği bu nedenle davanın düşürülmesine hükmetti. Sanık Sami Aksel'in "Tehdit", "Yağma", "Basit yaralama", "Ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 18 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar veren heyet, diğer 10 sanık ise benzer suçlardan 3 yıl ile 12 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı.
Haluk Levent: Bizi çeteci, mafyavari insanlarla göstermişlerdi
Beraat kararının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Haluk Levent, "Yaklaşık 10 yıldır süren bir davaydı. 4 bin 300 küsur haber yapıldı. Ellerim kelepçeli bir şekilde 4 gün sorgu odasındaydım ve hiçbir şey bilmeden. Benim ağrıma giden, o dönem savcı beni dahi dinlemedi. Hukuk devleti dediğimiz yerde savcı dahi ifademi almadı. Direkt olarak mahkemeye çıkarıldım. Evet tutuksuz yargılandım, ama 10 küsur yılda binlerce haber, binlerce algı... Yitip giden birçok sponsorluklar, konserler cabası. Ve sonunda beraat. Seviniyorsunuz ama bir yandan da üzülüyorsunuz. Bunu bu kadar uzatmanın, bu kadar operasyonlara ismimizin kullanılması gerekli miydi? Bu nedenle bir yandan sevinçliyim, bir yandan da buruk bir duygu var içimde. O dönemlerde iki tane sponsorluk anlaşmam vardı. Biri tekstil firmasıyla, diğeri gençler için içecek firmasıyla. Onlar da iptal olmuştu. Bizi çeteci, mafyavari insanlarla göstermişlerdi. Beraat aldığım için çok mutluyum ama geçmişe baktığımda da neden diyordum. Çünkü özellikle o dönemdeki soruşturmanın savcısının beni görmek istemeyişi zaten kafadan kumpas gibi bir sos gibi koyulmasının bir nevi ifadesi gibi geliyor bana" diye konuştu.
Davanın geçmişi
2010'da kapatılan Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince aralarında şarkıcı Haluk Levent'in de bulunduğu 19 kişi hakkında "Silahla haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüt kurmak veya üye olmak" ve "Yağma" suçlarından soruşturma başlatılmış, ardından da dava açılmıştı. DGM'lerin kapatılmasının ardından dava dosyası Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.