Bunlardan biri de dış gebelik. Hayatı tehdit eden bu durum, aynı zamanda kadın doğurganlığını da olumsuz etkiliyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ,Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, 20. Yüzyılın ilk yarısında iç kanama nedeni ile anne ölümlerinin en önemli nedeni olan dış gebeliğin son yıllarda da tırmanışa geçtiğini belirtti.
‘‘Her 100 gebelikten yaklaşık 2’si dış gebelikle sonuçlanmaktadır. Son 30 yılda 4-5 kat artmıştır. Sigara içilmesi, tüpleri ilgilendiren iltihabi hastalıkların daha sık görülmesi dış gebeliğe zemin hazırlamaktadır.’’
DIŞ GEBELİK NASIL OLUŞUYOR?
Prof.Dr. Faruk Buyru, gebeliğin rahimiçi yerine, tüpler ve karın boşluğunda gelişmesinin dış gebelik anlamına geldiğini ifade etti. Rahim duvarının gebelikte büyüyüp genişleme özelliğine sahip olduğunu kaydeden Buyru, tüpler ve yumurtalığın böyle bir yeteneğinin olmadığını belirterek şunları söyledi:
‘‘Normalde tüpler döllenmenin gerçekleştiği yerlerdir. Kadının yumurtası ile erkeğin spermi tüpün içinde karşılaşıp döllenme gerçekleşir, döllenen yumurta yani embriyonun rahim içine göç ederek yerleşmesiyle de gebelik oluşur. Embriyonun göçüne engel olan bir durum söz konusu ise dış gebelik riski artar.’’
Faruk Buyru, dış gebeliğin kadın yaşamını tehdit ettiğini de vurguladı. Buyru, ‘’Bir süre sonra tüpe yerleşen gebelik, tüp duvarında incelme ve yırtılmaya, bunun sonucunda da iç kanamaya neden olmaktadır. Bu da şiddetli ağrı, bayılma ve şoka kadar giden bir tabloya yol açmaktadır. Zamanında müdahale edilmezse bu durum kadın yaşamını tehdit eden bir boyut kazanabilmektedir.’’ dedi.
Faruk Buyru, dış gebeliğin erken teşhis edilmesinin önem taşıdığını belirterek, gebeliğin ilk haftalarından itibaren doktor kontrolünün şart olduğunu kaydetti.
DIŞ GEBELİK RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Prof.Dr. Faruk Buyru dış gebelik riskinde artışa neden olan faktörleri şöyle sıralıyor:
1. Daha önce tüplerle ilgili cerrahi girişim geçirmiş olmak: Riskte 6-7 kat artış
2. Daha önce dış gebelik geçirmiş olmak: Riskte 10 kat artış
3. Daha önce pelvik infeksiyon (tüpler ve yumurtalıklarla ilgili iltihabi hastalık) geçirmiş olmak: Riskte 3-4 kat arış
4. Kısırlık tedavisi görüyor olmak: Riskte 2 kat artış
5. Sigara kullanımı: Riskte 2-3 kat artış
DOĞUM KONTROL HAPLARI DIŞ GEBELİK RİSKİNİ AZALTIYOR!
Faruk Buyru, doğum kontrol hapları başta olmak üzere her türlü gebelikten korunma yönteminin, rahim içi gebelikleri ve dış gebelik riskini de azatlığını da belirtti. Buyru, dış gebeliğin en kolay tanı yönteminin ultrasonografi olduğunu söyledi. Kanda yapılan gebelik testi- beta hCG ile birlikte ultrasonografinin kullanımı tanıyı çok kolaylaştırmıştır. Normalde kan beta hCG düzeyi 1200’ün üzerine çıktığında vaginal ultrasonografi ile rahim içinde gebelik kesesinin görülmesi gerekir. Eğer kese görülmüyor ve kadının şikayeti yoksa yapılması gereken 2-3 gün sonra ultrasonografinin tekrarıdır.
DIŞ GEBELİK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Faruk Buyru dış gebelik belirtilerini ise şöyle sıralıyor:
-Kadının beklenen adet günü geçtikten sonra, genellikle leke tarzında kanama,
-Kramp tarzında şiddetli ağrılar,
-Baygınlık hissi, (hatta şoka varan bir tablo oluşabilir.)
Günümüzde genellikle bu aşamaya gelmeden tanı konulup tedavinin gerçekleştirildiğini kaydeden Buyru, bazen de acele edilip, gereksiz tedaviler yapılabildiğini vurguluyor.
Buyru dış gebeliğin tedavisin ise 3 şekilde yapılabildiğini kaydediyor.
1. Bekleme ve takip
2. İlaçla tedavi
3. Cerrahi tedavi
Faruk Buyru, dış gebelik tedavisine karar verirken hastanın genel durumu, şikayetleri, kan beta hCG düzeyi, karın içine kanama olup olmaması ve daha önce dış gebelik geçirip geçirmediğine bakıldığını belirtiyor.
Buyru önemli bir noktaya da dikkat çekiyor:
‘‘Kan beta hCG düzeyi 1000’in altında ise ve takiplerde düşme gösteriyorsa, hastanın genel durumu da beklemeye uygunsa takip yapılabilir. Bu durumda %80 olasılıkla hastalık kendi kendine düzelme gösterir. Günümüzde erken tanının gelişmesi ile birlikte, tedavi yapılmadan kendi kendine düzelecek durumlarda bile gereksiz tedaviler yapılabilmektedir.’’