Evlilik iki insanın birbirinin hayatına girdiği ve ortak bir aile kurdukları en kutsal kurumlardan biridir. İlkokul yıllarında “Aile, toplumun en küçük parçasıdır” cümlesi mutlaka öğretilmiştir. Bu öğretilerin doğrultusunda çiftler aile olmak için çocuk sahibi olmayı arzu ederler. Hamilelik süreci ebeveynlere beraberinde büyük sorumluluklar yükler. Üstelik bu sorumluluk sadece anne adaylarına yüklenmemiştir. Yeni hayatlarındaki değişimlere adapte olmak isteyen anne ve babalar halk arasında hamileliğe dair dolaşan şehir efsanelerinden de etkilenirler. Anne adayları saçlarını boyatmaz ya da kestirmez veya cinsel ilişkiye girmeyi kabul etmez. Sizler için hamilelik sırasındaki cinsel hayata dair yanlış bilinen bilgilerin doğrusunu araştırdık.
Pek çok çift gebeliğin özellikle ilk üç ayı içerisinde cinsel ilişkiye girmenin düşüğe sebep olabileceğini düşünmektedir. Fakat bu dönem içerisinde gerçekleşen düşüklerin pek çoğu cinsel ilişkiyle ilgili değildir. Bu düşükler genellikle gelişmekte olan fetüsteki genetik bozukluklara bağlıdır.
İlişki esnasında erkeğin penisi fiziksel olarak bebeğe temas etmez. Çünkü bebek rahim kasları ve kese sıvısı tarafından oldukça iyi korunmaktadır. Rahim kanalının girişindeki mukus tıkaç, semenin ve bakterilerin rahme geçişini engeller. Ancak; eğer derin ilişki veya zorlama, ağrıya sebep olursa bundan kaçınılmalıdır.
Gebeliğin başlangıcında cinsel arzularda azalma gözlenebilir.Bu durum, çiftin cinsel hayatını etkileyebilir. Bu dönemde değişen hormon dengeleri, kilo almak ve kendini güçsüz hissetmek cinsel arzuları olumsuz yönde etkileyebilir. Bu isteksizlik durumu, bitkinliğin ve bulantının en yoğun olduğu ilk üç ay boyunca devam edebilir. Ancak; ikinci üç ay boyunca, cinsel dürtülerde bir takım değişiklikler meydana gelmeye başlar.Gebenin kanında dolaşan yüksek seviyedeki progesteron ve östrojen hormonları nedeniyle gebeler cinsel ilişkiye daha hassas ve duyarlı hale gelir.
Gebelikte seksin daha heyecan verici, daha doyurucu olduğu, hatta aynı seansta birden fazla orgazm yaşandığı gebeler tarafından bildirilmektedir. Hatta gebelerin çoğu, gebelikten önceki dönemde almadıkları kadar cinsel ilişkiden zevk aldıklarını söylemektedir. Son üç aya girildiğinde ise; cinsel arzuların tekrar azalmaya başladığı görülebilir.
Orgazm olmak rahmin kasılmasına sebep olabilir. Fakat yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu; normal bir gebelikte, cinsel ilişki olsun veya olmasın, orgazmın, doğum eyleminin başlamasına veya erken doğuma neden olmadığını göstermektedir.
Hamilelik dönemde, orgazm sırasında meydana gelen rahimdeki kasılmalar anne adayı tarafından 4. aydan sonra hissedilir. Bu kasılmalar çok kısa süreli olduğu için bebeğe herhangi bir zarar vermez.
Doktorlar, gebeliğin son haftalarında önlem amacıyla cinsel ilişkiden kaçınmayı tavsiye edebilirler. Gebeliğin son ayında haftada birden fazla cinsel ilişkiye girmenin, rahim içi enfeksiyon riskini arttırdığını ifade eden bir çalışma vardır. Ancak bu çalışmayı destekleyen başka araştırmalar mevcut değildir.
Tüm kadınlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan (CYBH) korunmak için prezervatif kullanmalıdır. CYBH geçiren tüm gebe kadınlar, bebeğe zarar verebilecek enfeksiyonlara açıktır ve erken doğum yapma ihtimalleri yüksektir.
Teorik olarak düşünüldüğünde doğumun başladığı ana kadar cinsel ilişkinin devam edebilmesi mümkündür. Ancak pratik olarak düşünüldüğünde bazı durumlarda cinsel ilişkinin yasaklanması gerekir: