Hamzaçelebi’den Edremit Chp’ye Ziyaret

CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzadeçelebi, CHP Balıkesir’in Edremit İlçe Teşkilatı’nı ziyaret etti.

Başbakan’ın Dağlıca, Hantepe, Reşadiye gibi her büyük terör saldırısından sonra gazete sayfalarında PKK’yı asacağı keseceği bitireceği şeklindeki söyleminin sadece arşivlerde kaldığını hatırlatan Hamzaçelebi “CHP olarak terörü bitirmek için güçbirliğine varız. Ama artık söylem değil eylem zamanı” dedi Cumhuriyet Halk Partisi Edremit İlçe Örgütünü ziyaret eden CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçelebi’yi İlçe Başkanı Yurt Yıldırım, CHP Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş, Zeytinli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Edremit Belediye Meclis Üyeleri Şakir Uyar, Yılmaz Diker, il yönetim kurulu üyeleri ve partililer karşıladılar. Hamzaçelebi partinin binasına hayran kaldığını belirterek “Böyle güzel bir binada sizlerle birlikte olmaktan mutluyum” dedi.

CHP İlçe Başkanı Yurt Yıldırım da Edremit’te beldeler kapansa da kapanmasa da yerel seçimlerden zaferle çıkacaklarına inandıklarını ancak genel merkezden tek ricalarının belediye başkan adayını ön seçimle belirlemesi olduğunu söyledi. Hamzaçelebi bu ricayı yerine getirmenin kendilerinin görevi olduğunu ifade etti. Parti binasında basına kısa bir açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçelebi şunları söyledi; “Bütün şehitlerimize Allah Rahmet Eylesin diyorum, onların ailelerine, yakınlarına, sevenlerine, TSK’ya, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Balıkesirli evladımızın şehit olması nedeni ile bütün Balıkesirlilere sabır ve başsağlığı diliyorum. Terör bu ülkenin en önemli meselesidir. Ve terörü biz günlük siyasetin üzerinde, bütün siyasi partilerin işbirliği yapması, bütün siyasi partilerin karşı durması yolu ile çözülebileceği inancındayız. Elbette Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri terörle mücadele ile görevlidir, terörü önlemek onların görevidir. Ancak böylesine büyük bir mücadelede CHP olarak hükümetin atacağı bütün adımları desteklemeye hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyoruz.

“BAŞBAKAN’IN SÖYLEMİ GAZETE MANŞETLERİNDE KALMASIN”

Gün polemik günü değildir. Gün birbirimizin eksiğini bulma günü değildir. Gün teröre karşı bütün milletin bütün siyasi partilerin dimdik ayakta duracağı gündür, birbirine kenetleneceği gündür. Eğer biz bugün AKP’nin bugüne kadar teröre yönelik uyguladığı politikaları irdelersek bugün şehitlerimizin defnedildiği bugünlerde bunları konuşursak burada AKP’nin alacağı herhangi bir olumlu puan yoktur. Ama diyoruz ki gelin bir işbirliği güç birliği içerisinde terörü yenelim, terörü Türkiye’nin gündeminden çıkaralım. Şimdi Sayın Başbakanın en son Gaziantep’teki terör saldırıları ile ilgili yapmış olduğu açıklamalar umarım gazete manşetlerinde kalmaz. Bugüne kadar Başbakan’ın terör saldırılarından sonra yaptığı açıklamaların hepsi gazete manşetlerinde kaldı. Dağlıca Karakolu, Hantepe Karakolu, Tokat Reşadiye Karakolu daha sayabileceğimiz bir çok terör eyleminden sonra çok sayıda askerimizin şehit olmasından sonra Sayın Başbakan’ın terör örgütüne yönelik şiddetli cümleleri onlara gününü göstereceğiz şeklindeki cümleleri bugüne kadar maalesef hep gazete manşetlerinde, gazete arşivlerinde kaldı. Ertesi gün bunlar unutuldu gitti. Ancak Sayın Başbakanın bu son açıklamasında yine her zamanki üslubunun yanında farklı olan bir şey daha var. O çok önemli. Bugüne kadar Sayın Başbakan terör örgütü için, teröristler için ‘onlar gününü görecektir, onlar Türkiye Cumhuriyeti gününü gösterecektir cümleleri söylüyor. Yine onları söyledikten sonra Başbakan bu defa onlara cehennemi işaret etti, ahireti işaret etti. Yani teröristlerin cehennemde yanacağını, ahrette bunların hesabını veremeyeceğini ifade etti. Elbette bu dünyada insanların işledikleri günahlar var ise inanan insanlar için mutlaka öte dünyada bir cezası vardır amma Sayın Başbakan’a düşen görev terörü, terör örgütünü, insan öldürenleri masum insanları acımasızca katledenleri öbür dünyaya havale etmek değil, bu dünyada bu cumhuriyette şimdi onların cezasını vermektir. AKP’nin dış politikası kelimenin tam anlamı ile iflas etmiştir. Politika diye bir şey ortada yoktur. Bütün komşularımızla kavgalı hale geldik. Bütün sorunlarımızla sorun yaşıyoruz. Türkiye’nin gözü önünde Irak parçalandı. Irak’ta etnik siteye dayalı bir yapı oluşturuldu. Şimdi aynı senaryo Suriye’de gerçekleştirilmek isteniyor. Suriye’de mezheplere ve inanca göre bir devlet veya federasyon oluşturulmak isteniyor. Türkiye’nin yanı başında böyle bir yapının oluşması ulusal bütünlüklerini kaybetmeleri Türkiye için çok açık bir tehdittir. Türkiye komşuları ile bir ilişki içerisinde olacaktır. Türkiye’nin yanı başında kendi ulusal bütünlüklerini kaybetmiş etnik ve mezhep temelli devletçiklere federal devletlere bölünmüş yapılar Türkiye’nin geleceğini de tehdit eder. Suriye için uluslararası güçlerin ön gördüğü tasarı gerçekte Türkiye için de ön gördükleri bir plandır. Bunu bugüne kadar Hükümet fark etmedi, fark etmiyor. Bu Türkiye’ye yönelik bir tehdittir. Arap Baharı adı altında Tunus’ta başlayan, Libya ve Mısır ile devam eden süreç sonrası bu ülkelere baktığımızda ne demokrasi geldi ne de insan hakları geldi. Otoriter yönetim gitti yerine başka bir otoriter yönetim geldi. Bu ülkelerde demokrasi ve özgürlüklerin geleceği meçhuldür. Ama şu kesin ki bu ülkeler çok uzun bir süre karışıklıklar ile iç içe olacaktır. Aynı senaryonun devamında Türkiye vardır. O nedenle Türkiye hassas olmalıdır. Hükümet dış politikasını mutlaka değiştirmelidir. Esad sonrası ülkeyi Esad sonrası Suriye’yi hükümet tasarlamak istiyor ama Esad sonrası Suriye’nin Esad’dan daha iyi olacağının hiçbir işareti yok.”