Röportajlarda o kişiyi analiz etmek için kısıtlı bir zaman olur; kimi kapalı bir kutudur, kimi sormadan anlatır. Hande Erçel ise bu iki tipolojiden de farklı bir çizgide başlıyor hikayesini anlatmaya. Samimi cümleleri gücünü dürüstlüğünden, kendini sakınmayışından ve ruhuyla barışık olmasından alıyor gibi...İlk olarak işinden söz ediyoruz. Şöyle hatırlatıyor kendini:"İlk kez 'Tatar Ramazan'da kamera karşısına geçtim. Tek bir sahnem vardı. Çoban Ahmet karakterinin ölen kardeşini canlandırmıştım. Bir ölüm sahnesiyle bu işe başladım. Çok sevdiğim yönetmen Cevdet Mercan çekiyordu ve ben heyecandan ne yapacağımı bilememiştim. Ama o sahne bana şans getirdi sanırım."
Daha sonra "Çılgın Dershane Üniversitede"de Meryem rolüyle karşımıza çıkan Hande Erçel için "şanslı" diyebiliriz. Günümüzde diziler bir bir tükenirken, önce "Güneşin Kızları", şimdi de "Aşk Laftan Anlamaz" ile hatırı sayılır bir yükseliş hikayesine imza atıyor.
"Aslında bütün romantik komedi dizileri birbirine benziyor. Sonuçta hepimiz aşık oluyoruz, hepimizin duyguları birbirine benziyor. Farkı yaratan doğru yönlendirmek, doğru yazmak, doğru oynamak, doğru çekmek. Ortak duygulara bakış açısında yaratılan farklılık ilgi çekiyor."
-
"Canlandırdığım Hayat karakteri ile çok ortak noktamız var. Ama çok da ayrıyız. O aşık olduğunda hiç tahmin etmediğim yönlerini keşfetmeye başladım. Mesela sevdiği adamı, eski sevgilisinin hamile olduğunu öğrenmesine rağmen bırakmıyor. Kendini çekemiyor. Bu benim yapabileceğim bir şey değil. Dizi ilerledikçe ilk tanıdığımdaki Hayat olmadığını görüyorum. Aşk onu değiştiriyor. Bu da bana daha cazip gelmeye başladı. Ortak noktamız ise hayata başlangıcımız. O da başka şehirden İstanbul'a geliyor ve ailesinden destek istemiyor, kendi başına bir şeyler başarmak istiyor. Oyunculuk okumasaydım nasıl bir hayatım olurdu, bunu Hayat'ta görebiliyorum."
Kaynak: Hürriyet