Hanefi Bostan: "doçent Araştırma Görevlileri Ders Verebilecek Ve Tez Danışmanlığı Yapabilecek"

Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, araştırma görevlisi kadrosunda olup...

Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, araştırma görevlisi kadrosunda olup doçentlik unvanına sahip bir sendika üyesinin, Yükseköğretim Yürütme Kuruluna açtığı bir konu ile ilgili davayı kazandığını duyurdu.Bir üniversitede araştırma görevlisi kadrosunda bulunup doçentlik unvanına sahip sendika üyesinin Yükseköğretim Yürütme Kuruluna dava açtığını söyleyen Bostan, konunun içeriğini aktararak, "Sendikamız tarafından, araştırma görevlisi kadrosunda olup doçent unvanına sahip olan bir üyemiz adına, üniversitede araştırma görevlisi kadrosunda bulunup doçentlik unvanına sahip olanların ders vermesi ve tez danışmanı olmasının uygun olmadığı yönünde Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla dava açılmıştır. Açılan dava sonucunda; Ankara 12. İdare Mahkemesi Yükseköğretim Yürütme Kurulunun kararını bozmuştur"dedi.Mahkemenin, Yükseköğretim Yürütme Kurulunun kararı hangi gerekçelerle iptal ettiğini anlatan Bostan, "Orijinal, bilimsel araştırma ve yayınlar yapmış olmak, doçentlik sınavına katılabilmenin şartlarından birisidir. Doçentliğe yükseltilme aşamasında, ilgililer bu yönden değerlendirilmekte ve bilimsel yeterliliği olanlar doçentliğe yükseltilmektedirler. Hangi kadroda görev yaparlarsa yapsınlar, doçent unvanını alan öğretim elemanlarının, doçentliğin her türlü akademik haklarından yararlanabilecekleri Danıştay’ın yerleşik içtihatlarındandır. Kaldı ki, davalı idarenin de işlem tarihi öncesi işlemleri yargı kararlarından da bağımsız olarak bu yöndedir. Kamu personel rejimimiz kadro esasına dayanmaktadır. Ancak, üniversitede asıl olan akademik yetkinlik ve bunun objektif bir kriter olarak göstergesi akademik unvandır. Üniversitelerde kadro, öğretim elemanının ekonomik güvencesini temin etmeye yönelik, bu sayede akademik çalışmayı garantiye almak amaçlı düzenlemedir. Üniversitedeki hizmetin özüne ilişkin bir durumda, bir güvence unsurunun işin esasına hakim olması düşünülemez. Diğer taraftan, benzer bir davanın görüldüğü Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2016/2983 esas sayılı dava dosyasında anılan Mahkemece verilen 21/11/2016 tarihli dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması yolundaki kararda, "...dava konusu işlemlerin tesisinin ardından dava konusu olay açısından önem ve etkinlik arz eden Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 18.05.2016 tarih ve 10 sayılı kararının alındığı; işbu karar da; ’hangi kadroda görev yaparlarsa yapsınlar doçent unvanı alan kişilerin kadro unvanlarının gerektirdiği görev ve sorumluluklarını yerine getirmek şartıyla doçentliğin her türlü akademik hakkından yararlanabileceğinin belirtildiği" hususuna yer verildiği görülmektedir. Bu durumda; gerek Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2016/2983 esas sayılı dava dosyasında verilen 21/11/2016 tarihli dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması yolundaki kararda atıf yapılan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 18/05/2016 tarih ve 10 sayılı kararı gerekse doçent unvanını alanların, ders vermesi ve tez danışmanı olması yönünde hukuki bir engelin bulunmadığı hususları birlikte dikkate alındığında, aksi yöndeki dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir."Bostan konuşmasının devamında, "Böylelikle üniversitede araştırma görevlisi kadrosunda bulunup doçentlik unvanına sahip olanların ders vermesi ve tez danışmanı olmasının uygun olmadığı yönündeki Yükseköğretim Kurulu kararı iptal edilmiştir" ifadelerini kaydetti.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: